Pazar günkü “Milliyet”te “İSTANBUL VAPURLARI” başlıklı bir makale gördüm, renkli vapur resimleriyle donanmış magazin yönlü bu yazıyı okumak istediğimde, ilk ana fotoğraf altını gözden geçirdim ve şu gerçekle karşılaştım: Yazının sahibi şayet edindiği bir kaynak kurbanı değilse, o zaman siyaset yaptığına inanmam lazım!... 
Bu neyin siyasetidir? “Irki açıdan; Azınlık, çoğunluk” siyasetidir. Bu öyle bir inancın ürünüdür ki, sadece muhatap aldığına değil. Bilakis kendisine de zarar veren bir zararlı fikir yapısıdır!... 
Dolayısıyla, yazı sahibinin adını zikretmiyorum. Zira, nasıl bir fikrin takipçisi olduğu benim meçhulümdür? Dolayısıyla durup durduğum yerde kimseyi itham etmek istemem ve zaten benim muhatabım yazarı değil, yazının taşıdığı fikir yapısıdır. 
Gazetedeki iddiaya göre: (1828 yılında İstanbul’a gelen ilk buharlı Gemi Swift, hemen herkesin dikkatini çekmiş ve İngiliz yapımı bu buharlı Gemi’yi: (İstanbul’un sayılı zenginlerinden) İpek tüccarı Artemis Efendi’nin öncülüğü ile bir grup Tüccar Padişah’a hediye etmek için getirmişler miş!...) İlk şu hususu açıklamak isteriz: (Ermenilerde “ARTEMİZ” diye bir ad yoktur. Bizde kullanılan isim aynen şudur: (ARDEMİS) ve bu erkek değil Bayan adıdır. Erkek adı ise (ARDEM’di) Malûm Gemi’yi Tüccarlar değil, İngiltere göndermiştir: Gemideki şeref konuğu ise: “Osmanlı Türkiyesi hakkında meşhur bir seyahatnâme yazmış olan ünlü müellif “Charles McFerlane”dir. 
Sayın Yazar: Zengin İpek Tüccarları ve Artemis(!) Efendi’den söz ederken, bu bonkör Tüccarların hangi milletten olduğu hakkında herhangi bir bilgi lütfetmemiş?... Şimdi gelelim yüzde yüz doğru olan asıl kaynaktaki kayıtlara: Levon Panos Dabağyan tarafından yazılan, “OSMANLI ERMENİLERİ” adlı telif eserin (290-291-292-293-294-295.) nolu sahifelerindeki kayıtlara: Türkçe ve Ermenice ana kaynaklardan istifade ile yazılmış ve neşredilmiştir. 
“YEDİ RENK YAYINLARI” Baskı: 2010. İstanbul. 
MEŞHUR BUĞU GEMİSİ’NİN HİKAYESİ
Evet! Geminin satın alınmasına öncü olan zat, İpek imalat ve tüccarıdır. Ancak adı (ARTEMİS) değil: (HARUTYUN AMİRA BEZCİYAN)dır. Gemiyi satın aldığı zaman da İpek Tüccarı değil, üst düzey Devlet Memuru idi. 
Şimdi lütfen okuyalım ve meselenin asıl çehresini görebilelim: 
(Osmanlı Türkiye’si hakkında meşhur bir seyahatnâme yazmış olan ünlü Müellif Charles MacFerlane’i Payitaht Beldesine getiren İngilizler’in “Swift” adındaki meşhur buharlı gemisidir. 
Malûm Gemi, 20 Mayıs 1828’de Orta-Köy açıklarında demir atınca halk sahile koşuşmuş ve bu değişik gemiyi merakla izlemeye koyulmuş. 
Aynı merakla, izleyenler arasında Gemiyi temaşa eden “Harutyun Amira Bezciyan”da vardır. Amira, tabii ki, ayrı bir merakla izlemektedir. Onun tasarladığı ise; Mevzubahis Gemiyi satın alıp, Haz.Padişah’ına hediye edebilmektir. 
Bu sebeple düşüncesini Ermeni zenginlerinden İpek Tüccarlarına açınca, Tüccarlar Amira’nın düşüncesini olumlu bulmuş ve aralarında para toplayarak, Amira’nın Ermeni kavimi adına gemiyi satın almasını sağlamışlar ve böylece mezkûr Gemiye Türk Bayrağı toka edildikten sonra, sade bir merasimle Sultan II. Mahmud Hân’a takdim etmişler. 
Son derece memnun kalan Padişah; Ermeni kullarının bu içten gelen samimi davranışlarını dikkate alarak, onları memnun kılabilmek düşüncesiyle mezkûr Gemi ile ülke içinde muhtelif seyahatler yapmışlardır. 
Bu şirin teknenin asıl değeri o yıllarda İstanbul’u ziyaret eden ilk buharlı Gemi oluşudur. Türk Bayrağı toka edildikten sonra “Sû’at” adı konmuş ama, halk daha ziyade “Buğu Gemisi” adıyla andığından, İstanbul halkı’nın yakıştırması daha ağır basmış ve tarih kayıtlarına iki adı ile birlikte geçirilmiştir. 
(350,000 Kuruş’a) satın alınan mezkur Gemi ile alakalı bir çok kaynakta, nasıl ve kimler tarafından satın alındığına dair hiçbir bilgi yoktur? 
Peki, bu niçin böyledir? Niçin gerekli bilgi sunulmamıştır?... 
Gayet basit: Bir nevi Gökten inmiş misali, pek cüz’i tanıtımlarla Geminin asıl hikâyesi özel işleve tabi tutulmuş ve böylece “Ermeni” adı, mevzu dışı tutulmuştur!... Çünkü, Ermeni adı sadece ve sadece: “Vatana ihanet” veya “Komitacılık” gibi menfi şekilde anılıp, Ermeni düşmanlığını daha da güçlü duruma getirebilme marifetine bağlıdır. 
BEZCİYAN AMİRA’NIN KAZANDIĞI UNVAN VE NİŞANLAR
Darphâne Amirliğine atanmış, 5 Eylül 1819 tarihinde “Âmira” ünvanı almış ve ayrıca: Tasvir-i Hümayun nişanı ile İslâm Devlet ricalinin giydikleri esvapları giyebilme hakkı tanınmış ve fesinde “Padişâh Tuğrası” taşıyabilme imtiyazı lütfedilmiştir. 
Padişah fermanı ile “Mahmudiyye Sikkesi” ve “Gümüş ayak” paraları bastırmıştır. 
İstifade edilen kaynaklar: 
1-: SULTAN II.MAHMUD HÂN VE HARUTYUN AMİRA BEZCİYAN. 
Yayınlayanlar: Onnik Çatalyan ve Bedros Minasyan. 
Baskı tarihi: 1930 İstanbul “Ermenice” 
2-: İZAHLI OSMANLI TARİHİ KRONOLOJİSİ. Cilt: IV. Sahife: 112
İsmail Hami Danişmend Yayın: Türkiye Yayınevi, 1972 İstanbul 
3-: İSTANBUL İL YILLIĞI. Sahife:42. Baskı: 1973. İstanbul 
4-: İSTANBUL ANSİKLOPEDİSİ – Reşad Ekrem Koçu Cilt: VI. 
Sahife: 3097-3098. 
5-: HAYOTZ BATMUTYUN “NOR ŞIRÇAN” 
YENİ DÖNEM ERMENİ TARİHİ. Bölüm II. “Ermenice” 
Hazırlayan: Arvestakes H.Bohaçyan Neşir: 1922 İstanbul 
6-: HASKÖY FAKİRLERE YARDIM KOLU’NUN 50.YIL HATIRASINA: (1878-1928) 
Arvestakes “Baş-Papaz” Hiraslıyan. Neşir: 1929 İstanbul 
Görülüyor ki; siyasi inançla, gerçekler hiç bir zaman örtüşmemektedir!... Dahası, Osmanlı-Türk Tarihinden, “Ermeni adını” tamamen silmeye hiç kimsenin gücü asla yetmez ve yetmeyecektir. Çünkü aralarındaki bağ; bir elmanın iki yarısından farksızdır. Saygılarımla.