Hiç kimse ve özellikle İSTANBULLULAR bunu unutmamalıdır.

Bu nedenle 29 Mayıs 1453’ü heyecanla,çoşku ile kutlayan iktidar ve Türk halkım;

24 Temmuz 1923 ve 6 Ekim 1923’ü LOZAN BAYRAMI VE İSTANBUL BAYRAMI olarak büyük heyecan ile kutlamalı,hatırlamalı ve unutturmamalıdır.

LOZAN ZAFERİ olmasaydı;İTİLAF KUVVETLERİ;İSTANBUL VE BOĞAZLARI TERKETMEZ yani 1453 İstanbul Fethinin kutlanacak bir yeri,zamanı olmazdı.

Çünkü 9 Eylül 1922’de düşmanın İzmir’de denize dökülmesi ile kesin zaferle sonuçlanan Büyük Taarruza rağmen,İTİLAF KUVVETLERİ İstanbul ve Boğazlardan ayrılmak istememiş ve özellikle Boğazlar üzerinde söz sahibi olma arzularından vazgeçmemişlerdir;Ta ki Lozan Anlaşması imzalanana değin.Hatta öyle ki;İngiltere ile sıcak savaş noktasına varacak yazışmalar olmuştur Ankara Hükümeti ile İngiltere arasında.

Bu nedenle İSTANBUL BAĞIMSIZLIĞINI KURTULUŞ SAVAŞI ve KURTULUŞUN BELGESİ “LOZAN ANLAŞMASINA”BORÇLUDUR.

...

İSTANBUL'UN  KURTULUŞU KUTLU OLSUN;

KUTLANSIN...

6 EKİM 1923,GÜZEL İSTANBUL'UMUZU 

KALAN İŞGAL KUVVETLERİDE TERKETTİ.

ATATÜRK 1918'DE YANINDAKİ BİR KAÇ ARKADAŞINA:"GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER”

demişti ve “GELDİKLERİ GİBİ GİTTİLER İŞGAL GÜÇLERİ"ZATEN...

...

İSTANBULDA YAŞAYAN HALKIMIZIN VE TÜM VATANDAŞLARIMIZIN ;

İSTANBUL'UN İŞGALDEN KURTULUŞUNUN 

96.YILINI ÇOŞKU İLE KUTLAMASI DİLEĞİYLE 6 Ekim 1923 tarihine gidelim ve Sevgili İstanbullular bu tarihi asla unutmayalım! 

Eğer unutur ve tarihten ders almazsak Allah korusun İstanbul tekrar aynı tehlikeyi yaşayabilir. 6 Ekim 1923’te Şükrü Naili Paşa komutasındaki 3. Kolordu İstanbul’a girdi ve  işgal resmen sonlandı. İşgal 4 yıl 10 ay 23 gün sürmüştü.

ATATÜRK’ÜN dediği gibi:”Geldikleri gibi gittiler.”İstanbul 4 yıl işgal altındaydı;bu dört yılda neler oldu bir bakalım 30 Ekim 1918-6 Ekim 1923 tarihleri arasına.

DOLMABAHÇE ÖNÜNDE 55 PARÇA DÜŞMAN GEMİSİ vardı bu tarihler arasında.

İtilaf Devletleri donanmaları 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması’na dayanarak, 13 Kasım 1918’de Haydarpaşa önlerine demirleyip İstanbul’a girdi. Fiilen gerçekleşmiş olan işgal, 16 Mart 1920 tarihinde resmi işgale dönüştü. 6 Kasım 1918’de Boğazlar silahsızlandırıldı. 7 Kasım’da işgal güçleri Çanakkale Boğazı’ndan geçti ve İstanbul’a ulaştı. 13 Kasım 1918’de Müttefikler’in 55 parçalık gemilerinden İstanbul’a 3 bin 500 asker çıkarıldı. İngiliz Albayı Muerpi İstanbul’a geldi. İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar, bu güçleri takip etti. 465 yıllık Osmanlı Başkentinde ilk kez yabancılar askeriyle giriyor, İstanbul esaretle tanışıyordu.

FRANSIZ GENERALİN TERBİYESİZLİĞİ HAD SAFHADAYDI.

Fransız General D’Esperey İstanbul’a Roma İmparatoru gibi beyaz at üzerinde,büyük bir şaşaa ile girmişti. İtilaf Devletleri Mondros Ateşkes Antlaşmasından hemen sonra antlaşma gereğince 13 Kasım 1918’de İstanbul’u fiilen işgal etmişlerdi. 16 Mart 1920’deki ikinci ve sert işgal dalgası tam bir gözdağı niteliğinde idi. Bu işgal sırasında İngiliz askerleri Şehzadebaşındaki Mızıka Karakolunu basmışlar, askerlerimizi süngülemişler, resmi daireleri işgal etmişler ve Meclis-i Mebusan milletvekillerinden bir kısmını tutuklayıp Malta Adasına sürgün etmişlerdi.

İŞGALCİLER YÜZ YILLIK KİNLERİNİ KUSTULAR BU TARİHLER ARASINDA.

İşgalin en başından itibaren işgalci subay ve askerler içlerinde barındırdıkları yüzlerce yıllık kini ortalığa saçmaya başlamışlardı.

...

İSTANBUL İŞGALDEN LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASI İMZALANMASI İLE KURTULDU.

Türk Ordusu’nun İzmir’e girmesinden sonra Fahrettin Paşa komutasındaki 5. Süvari Kolordusu İtilaf Devletleri kontrolündeki tarafsız bölgeye doğru ilerlemeye başladı. Bunun üzerine Müttefik kuvvetlerde bulunan Fransız ve İtalyan birlikleri derhal geri çekildi. Çanakkale’de bulunan İngiliz birlikleri General Harrington’un emriyle savunma pozisyonu aldı.

İngiltere, Ankara Hükûmeti ile anlaşma yolları aramaya başladı. Ankara Hükûmeti İstanbul ve Çanakkale boğazlarının denetimini istedi. İngiltere başbakanı Lloyd George bu istekleri reddetti. Birliklere savaş pozisyonu alması emrini verdi. Fakat Harrington ateş açılmaması emrini verdi. Türk birlikleri, İngiliz direnişi ile karşılaşmadan tarafsız bölgeye girerek Çanakkale Boğazı’na doğru ilerlemeye başladı. Türklerle savaşılmasını istemeyen Winston Churchill’in başını çektiği bir grup bakan istifa etti.

Diğer taraftan İzmir’in Kurtuluş’undan sonra Damat Ferit Paşa 21 Eylül 1922’de ülkeden kaçtı. Mudanya Mütarekesi gereği Trakya topraklarının teslimi yapılırken Türkiye’yi temsil edecek kişi olarak Mustafa Kemal Paşa’nın isteği ile Refet Paşa; İstanbul komutanı olarak da Millî Müdafaa Umumi Katibi Selahattin Adil Paşa görevlendirildi. Refet Paşa, 19 Ekim tarihinde TBMM Muhafız Grubu’ndan 100 kişilik bir kuvvetle Gülnihal vapuru ile Mudanya’dan ayrılıp İstanbul’a geldi. Ardından “İstanbul Komutanı” sıfatıyla Selahattin Adil Paşa, 81. Alay ile İstanbul’a geldi. Refet Paşa ve Selahattin Adil Paşa’nın İstanbul’a gelmesine rağmen işgal sonlanmadı. Çünkü mütarekeye göre işgal kuvvetleri barış antlaşması imzalanmasından hemen sonra İstanbul’u boşaltacaktı.

24 Temmuz 1923 tarihinde Lozan Barış Antlaşması’ndan sonra, 23 Ağustos 1923’ten itibaren İtilaf kuvvetleri İstanbul’dan ayrılmaya başladı. Son İtilaf birliği ise 4 Ekim 1923 günü Dolmabahçe Sarayı önünde düzenlenen bir törenle Türk bayrağını selamlayarak şehri terk etti.

6 Ekim 1923’te ise Şükrü Naili Paşa komutasındaki 3. Kolordu İstanbul’a girdi ve işgal resmen sonlandı. İSTANBUL 4 yıl 10 ay 23 gün esaret altında kalmıştı toplam olarak.

Bu nedenle “29 Mayıs 1453 İSTANBUL FETHİ’Nİ”ÇOŞKU VE HEYECANLA KUTLADIĞIMIZDAN DAHA BÜYÜK BİR HEYECAN VE ÇOŞKU ile “24 TEMMUZ 1922 LOZAN BAYRAMI”ve “6 EKİM 1923 İSTANBUL KURTULUŞUNU”kutlamalıyız.