Bilindiği gibi; “tuzak odasındaki görüşmede hazır bulunan İsrailli gazetecilere hitap eden, İsrail Dış İşleri Bakan Yardımcısı Danny Ayalon, ibranice olarak, şu düşündürücü sözleri sarf etmiş. Gerçi bir sır olmayıp, hemen hemen bütün gazetelerimizde neşredilmiş bir beyanattır. Ancak, bizim daha değişik bir perspektiften konuya eğilmemiz. Musevi gazetecilerine verilen beyanatın, hayli düşündürücü yönleri olduğunu göstermektedir. Zira, mesajın içinde bir başka gizli mesaj daha geçilmiştir ki, hemen bir çok açıdan önemlidir!... “KURTLAR VADİSİ” adlı ve halkımız tarafından pek sevilen TV dizisinde; “Mossad Ajanları tarafından kaçırılan çocuk” karesinden rahatsız olan İsrail; Sayın Başbakanımız Tayyip Erdoğan’ın, Lübnan Başbakanı Hariri ile düzenlediği basın toplantısında: “Ne oldu da Gazze bombalandı?” sorusunu yöneltince. İsrail; demeçle, dizideki sahneyi birleştirerek; “Tuzak Odası” taktiği ile kendince bir karşılık verdi ve fakat peşinden de özür dilemeye mecbur kaldı !... Ve lâkin, İsrail yetkilileri bunun böyle olacağını rahatlıkla bilmekteydi ve asıl gayeleri bu yolla; hemen bir çok ülkeye bazı mesajlar iletebilmekti!.. Meselâ; İsrail Dış İşleri Bakanı, Avigdor Lieberman : (Türklere gelince, onlar, İsrail devletine ve Dünyanın en ahlâklı Ordusu olan İsrail Savunma Kuvvetleri’ne vaaz verecek en son kişilerdir.) ifadesini kullanmıştır. “Dünya’nın en ahlâklı Ordusu” olarak tanıttığı İsrail Silâhlı Kuvvetleri’nin; hemen, hemen bütün dünya ordularından daha ahlâklı askerlere sahip bulunduğunu anlatmaya çalışmış ki, Ordu mensuplarının milletlerin bünyesinden çıktığına ve bu ifadeye göre: En ahlâklı millet Yahudiler olmaktadır!.. Bir de milletlerarası münasebetlerde, muhatap aldıkları millete nasıl bir değer biçtiği de değil, nasıl bir politik yaklaşım gösterdiklerine gelince. Bu yönleri de hayli düşündürücüdür. Zira en ufak bir anlaşmazlıkta, daha doğrusu muhatapları tarafından tenkit edildiklerinde nasıl bir tavır sergiledikleri de ayrıca tetkike şayandır!.. Bu konuda “Hürriyet Gazetesi’nden aldığımız pasajlarla, aynen sizlere aktarıyoruz: (İsrail Dış işleri Bakan Yardımcısı, Danny Ayalon, Türkiye’nin Tel-Aviv Büyük Elçisi Oğuz Çelikkol’u önceki gün Dışişleri Bakanlığındaki makam odası yerine, diplomatik bütün kuralları çiğneyerek Meclisteki bürosuna çağırdı. Büyük Elçi Oğuz Çelikkol diplomatik nezaket sınırları hiçe sayılarak önce koridorda bekletildi, ardından küçük bir odaya alındı ve Bakan Yardımcısı Danny Ayalon’un oturduğu koltuktan, çok daha alçak bir koltuğa kasıtlı olarak oturtuldu. Özellikle davet edilen İsrailli gazeteciler; fotoğraf için ikilinin tokalaşmasını istedi. Ayalon, İbranice: “Hayır! Tokalaşmayacağız. Görüyorsunuz, bizden aşağıda oturuyor, biz yüksekteyiz ve önüne tek bir bayrak koyduk (İsrail bayrağı) dedi) Bir takım karmaşık duyguların tezahürü olarak görüp, hafife almaya çalıştığımız bu tarihi olay. Aslında bizi, Türkiye açısından değil, tam aksi İsrail hesabına üzmektedir!... Çünkü bütün bu davranış ve ifadelerden tek bir mânâ çıkmaktadır: (İSRAİL’DE HASTA POLİTİKACILAR VAR!) Ve de böylesi politikacılar, bu çiçeği burnunda devletin yarınlarını, karanlıklara sürüklemek eğilimindedirler ki, bu tutumlarının en acı tarafı da, bu yanlışlarının doğruluğuna inanarak hareket edişleri olmaktadır. Evet bunlar Yahudi Kavmini ve İsrail’i canlarından ziyade sevmektedirler. Lâkin, bu aşırı sevgileri onları birer basiretsiz, Irkçı konumuna sokmuş ve böylece sıhhatli düşünebilme kabiliyetlerini yitirmişlerdir. İşte İsrail’in asıl derdi bu noktadadır ki, şayet ülke idarecileri bu acı gerçeği görmez ve böylesi maceraperestlere idareden el çektirmezse, İsrail’in yarınlarını kapkara bulutlar sarabilir!... Evet! Durum gerçekten vahimdir!.. Çok şükür ki, İsrail’de, Cumhurbaşkanı Sayın Şimon PERES, Başbakan Sayın Binyamin NETANYAHU ve Sayın Başbakan Yardımcısı ve Savunma Bakanı Sayın Ehud BARAK gibi değerli devlet adamları var da, böylesi ileri görüşlü devlet adamlarının oluşları İsrail için gerçekten büyük bir şanstır diyebiliriz!... Nitekim, Türkiye ile İsrail arasındaki olumlu gelişmelerde bu değerli siyasilerin payı büyük olmuştur denebilir. İsrail’in; olsun politik ve olsun askeri alanlarda niçin her daim saldırgan bir tavır takındığı suali sorulduğunda? İlk akla gelen; Yahudi Kavmi’nin tarihi varlığını tam bir samimiyetle tetkik etmek lâzımdır. Zira, bu önemli sualin en açık cevabı ve çözüm kapısının anahtarı; Yahudi Kavmı’nin tarihinde yatmaktadır. Aynı konu olmamasına rağmen, Sayın Çetin Altan üstadımızın “22 Ocak 2010 Cuma” tarihli ve “MİLLİYET” gazetesinde yayınlanmış olan, makalesi’nin bir pasajında geçen, 2-3 satır; sanki benim anlatmak istediğime rehber olmaktadır. Buyurun okuyun: (Ve piskososyolojik değişmez bir kural: -Eziklikten gelen kişi, eline olanak geçtiğinde ezer. Çünkü, kendini ezen güce özenir, o gücü model alır.) İşte İsrail tamamı, tamamına bu durumdadır; ne bir eksik, ne bir fazla!. Yânî, bu devletle değil müttefik, sadece samimi bağlar tesis etmek dahi sizi doğrudan; problemler dünyasına iter... Düşünün; İsrail’in icraatlarındaki tek bir yanlışı dahi, hatırlatmayacak ve hatta sadece temas dahi etmeyeceksiniz. Aksi taktirde; “Anti-Semitizst” sayılmanız işten dahi değildir!... Meselâ, önceki satırlarda da temas ettiğimiz gibi, diplomatik skandalın arkasındaki isim olarak ileri sürülen Dışişleri Bakanı Lieberman, olaya temas ederken: (Tel-Aviv’in İsrail karşıtı yorumları ve dizileri protesto etmesinin “Özünde meşru” olduğunu, ancak yapılanların hata olduğunu, ifade ederek; “Kimseyle kavga etmek istemiyoruz. Umarım Türkler, İsrail’e ve Yahudilere saygılı davranır. Tarih bize başka türlü bir davranışa izin vermeyeceğimizi göstermiştir.” diyebilmiştir?!... Yânî, Devlet adamı sıfatını taşıyan bu zat-ı muhterem bizlere saygılı davranmamızı tavsiye ediyor. Yânî aksi taktirde, hiç umulmayan sonuçlar doğabilirmiş ?... Bu ağır beyanatın cevabını çok şükür ki, İsrail’in şuurlu Devlet adamları vermiş ve böylece İsrail’i karşılaşabileceği hayati bir tehlikeden uzaklaştırmışlardır!... Saygıdeğer okuyucularım bu önemli konunun devamına gelecek yazımda temas edebilmem ümidi ile mutlu tatiller dilerim efendim. Önemli Not: (Mezkûr makale: “20 Ocak 2010 Çarşamba” Yazılmıştır.)