Kitap okumanın önemini anlatmaya gerek yok. Okumak özgürlüğe kanat çırpmamdır.

Okumak, cehalete baş kaldırılır.

Okumak, sonsuzluğa yelken açmak ve bulutların üzerinden inmemektir.

BIR KISSA

Kitap okumanın faydası nedir?'' diyenlere...

Bir defasında hocama dedim ki: “Bir kitap okudum ama zihnimde kitaptan hiçbir şey kalmadı.”

Bana bir meyve uzattı ve dedi ki: “Bunu ağzında çiğneyip ye.”

Yedikten sonra sordu:

”Şimdi sen büyüdün mü?

” Hayır,” dedim.

Dedi ki: “Büyümedin ama o vücuduna dağıldı; et oldu, kemik oldu, sinir oldu, deri oldu, tırnak oldu, hücre oldu…”

Anladım ki, okuduğum kitap da öyle dağılıyor:

Bir kısmı kelime dağarcığını zenginleştiriyor. Bir kısmı bilgi ve irfanını artırıyor, bir kısmı ahlakını güzelleştiriyor, bir kısmı yazı ve konuşmada üslubuna incelik katıyor, bir kısmı hayata farklı bakmanı sağlıyor, bir kısmı içindeki sevgi-merhameti arttırıyor, bir kısmı özgüvenini arttırıyor, düşünmeni, sorgulamanı tetikliyor, olaylar karşısında nasıl davranman gerektiğini öğretiyor… her ne kadar sen bunların farkında olmasan da.

Kitap okumak bir şeye yaramaz, çünkü kitap okumak çok şeye yarar! O kadar çok şeye yarar ki neye yaradığını söylemek imkansızdır.

“İyi dostlar, iyi kitaplar, bir de huzurlu bir vicdan: İşte ideal hayat.”

İSMET İNÖNÜ SOFYA'DA REHİN KALDI MI?

25 Nisan-10 Mayıs 1932 tarihleri arasında İsmet İnönü, resmi konuk olarak gittiği Rusya dönüşü, Bulgaristan da Sofya’nın Türkiye Büyükelçiliği konutunda mahsur kalmıştır.

Bulgar çetecileri ve muhtemelen bunlara katılan resmi makamları elçilik konutunun etrafını kuşatmışlardır ve İnönü’nün oradan çıkarak trene binmek üzere gara gitmesine 

izin vermemektedirler.!

Konu ülkemize yansıyınca, Dışişleri Bakanlığı telaşlanır ve diplomatik olarak çözüm için telefonlar çalışmaya başlar. Bulgaristan'a 

ihtar verilir; ama Bulgar Hükümeti umursamaz.!

Ankara'dakiler çareler düşündüler. 

İşin içinden çıkamadılar.

Atatürk'e sordular..?

-Atatürk "sizler ne düşünüyorsunuz"?, diye onlara sordu.

- yetkililer "Bulgaristan'a ekonomik baskı uygulayalım ...", dediler.

Atatürk, güldü: "Telefonu verin bana", dedi. Atatürk donanma komutanını aradı emir verdi.;

- İsmet’ kurtarmak için hemen Yavuz zırhlısı yola çıksın. Zırhlının komutanına gerekli talimatlar yazılı olarak kendisine iletilecektir.

Kısa bir süre sonra Yavuz zırhlısı yola çıktı 

ve Varna’nın karşısına demirlemiştir.

Yavuz zırhlısı top atışlarına başlar, havaya 

tam 101 pare top atışı yapar. Varna da panik başlamış ve liman yakınındaki evlerin camları bile kırılmıştır.

Son top atışı sonrası,Yavuz zırhlısının komutanı amiral, Varna valisini arar ve talebini söyler; “Sayın İsmet İnönü’yü almaya geldim!”

Bu talep yeterlidir. İsmet İnönü özel ve zırhlı 

bir trenle hemen Varna’ya getirilir ve bando eşliğinde törenle Yavuz zırhlısına yolcu edilir.

Bu arada gemi komutanı kırılan camların parasını da ödemiştir. Ve İsmet Paşa yurda döner...

HAZIR CEVAP

Antalya'da bir ilçeye kaymakam atanmış.

Kaymakam yanına baş çavuşu alıp, köylülerle tanışmak üzere köy köy dolaşmaya başlamış.

Köyün birinde, yolda kucağında yeni doğan eşek sıpasıyla giden bir köylüyü görmüş..

 Kaymakam baş çavuşa dönerek 'köylüye biraz sataşayım' demiş.

Baş çavuş kaymakamı uyarmış. 'Bunlar lafta altta kalmazlar, dikkat edin' dese de, Kaymakam 'bir şey olmaz, ben yıllarca mektep okudum. Cahil bir köylü mü beni lafta yenecek' demiş.

Arabayı durdurup köylüye yanaşmışlar.

- Kaymakam selam verip, 'hemşerim, kucağına yavrunu da almışsın nereye böyle' demiş.

• Köylü, bir kaymakama, bir de baş çavuşa bakmış; "sıpayı mektebe yazdırmaya gidiyorum, efendim, okursa kaymakam, okumazsa baş çavuş olsun" demiş...