Bu demek değildir ki, evin işlerine koşmaz, gerekeni yapmaz! Yapmasına yapar ama; mecbur olduğu için değil, yapmak istediği için yapmalı. Kendisini yapmaya mecbur hissederek yapmamalı. İstediği için yapmış olmalı. İşte koca, bu inceliğin farkına varmalı. Eşine o şekilde davranmalı.

X

Adamın biri, Hz. Ömer’in kapısını çalar. Fakat içerden sesler gelmektedir. Seslerden, Hz. Ömerin eşinin, ona bağırıp çağırdığını duyar. Gerisin geriye döner.

O arada, kapının vurulduğunu duyan Hz. Ömer kapıyı açar. Hızla uzaklaşan adama niçin geldiğini sorar. Adam:

-Önemli değil ya Ömer! Bir şey yok! Diyerek kaçamak cevap verirse de, Hz. Ömer ısrar eder:

-Geldiğine göre der, muhakkak bir sorunun var!

Adam ister istemez şöyle der:

-Ya Ömer! Sana, benim hanımı şikayete gelmiştim. Fakat baktım ki, sizin eşiniz benimkinden daha beter! Sizi üzüyor, size karşı geliyor! Ve siz buna karşı susuyorsunuz! Bu durumda, kendimden utandım. Şikayetten yani ona nasihat etmenizi istemekten, bana iyi davranmasını öğütlemenizden vazgeçtim!

Hz. Ömer, şu anlamlara gelecek şekilde bir cevapta bulunur:

-Kardeşim der, eşim evimin direği, evimin ve namusumun bekçisidir. Çocuklarımı yetiştiriyor, ev işlerini yapıyor, çamaşırlarımı yıkıyor, nefsimi teskin ediyor. Bütün bunlardan sonra o kadar da taşkınlığı olsun artık canım! Buna sabretmek lâzım. Her şeyi mesele etmemek, doğal karşılamak gerek.

Adam dersini almış, rahatlamış ve memnun olarak oradan ayrılır.

İşte büyük Ömer! İşte kadına karşı takındığı büyük tavır.

X

Yine Hz. Ömerden başka bir harika örnek:

Adamın biri, Hz. Ömer’e eşinden şikayete gelir. Kazancının az olduğunu söyler. Buna rağmen karısının, kendisinden; güç yetiremeyeceği eşyayı satın almasını istediğinden yakınır. Binaenaleyh eşine birkaç lâf etmesini ister, Hz. Ömerden. Eşinin baskılarına bir son vermesini bekler Halîfeden.

Dikkat! Hz. Ömer: “Bu nasıl kadın? Nasıl olur da, gelirinden fazla imkân sağlamanı ister senden? Haddini bilsin! Olmaz böyle istek!” demiyor. Kadını paylamıyor! Kadını eleştirmiyor! Bizim böyle cevap vereceğini sandığımız gibi.

Ya ne yapıyor? Adama soruyor:

-Hangi semtte oturuyorsun?

Adam, oturduğu semti söyleyince, Hz. Ömer onun, zenginlerin bulunduğu bir mahallede oturduğunu öğrenir. Kadının çevresindeki yaşantıya özendiğini sezer. Bu yüzden kocasını bunalttığını anlar.

Kadını tenkit edeceğini sandığımız Hz. Ömer çok realist ve gerçekçi davranır. Şu anlamlara gelen muhteşem bir cevapta bulunur.

-Kardeşim der, ya oturduğun mahalleyi terket, başka bir yere taşın. Evini bütçene uygun bir yere naklet. Ta ki, kadıncağız çevresinin etkisinde kalmasın. Çünkü görülen şey ihtiyaç olur. Kendisini istetir. Onu da seni de rahatsız eder. Huzurunuzu kaçırır. Ya da hanımın isteklerini yerine getir.

İşte koca halifenin realistliği; hissiyat ve duygusallıktan uzak olarak soruna eğilmesi.

İşte İslâmdan sonraki Ömer’in kaynağını İslâmdan alan; kadına bakışındaki isabetliliği.

İşte Halife ömer,

Kadını böyle över.