“Milli” ve “milliyetçilik” düşmanı olmak, nasıl İslami bir tavır oluyor, anlayabilmiş değilim.

Tek tek İslam ülkelerini saymamızın lüzumu yok, lâkin alın elinize dünya haritasını ve bir bakın:

“Milli” ve “milliyetçi” olmayan tüm İslam devletleri, çağımızın Firavun’u olan, emperyalizmin oyuncağı pozisyonunda, başta kültürel olmak üzere, her noktada sömürgeye tabii tutulmuş, milli ve dini değerlerinden yoksun, üretmeyen tüketen, akletmeyen- aklı öteleyen, Marx’ın “din afyondur” sözünü tasdikler nitelikte, beyni uyuşmuşçasına tavır sergileyen; haksızlık, adaletsizlik, yoksulluk, yolsuzluk, arsızlık ve yozlaşma karşısında kıyam edeceği noktada, rükûya eğilmiş, tabir-i caiz ise tesadüfen doğmuş, zoraki yaşayıp, ölmüş olan ruhunun, bedenen ölümünü beklemektedir!

Tüm bu sorunlar dağ gibi önümüzde dururken, İslam’ı referans göstererek, emperyalizmin karşısında başkaldırmamız gerekirken, anti-emperyalist ve Yüce Buyruk Hazret-i Kur’an’ın çizgisinin dışına taşmayan bir “milliyetçilik” anlayışını, nasıl olur da reddetme gafletine ve şuursuzluğuna kapılabilirsiniz?

Sergilemiş olduğunuz tavır, bilerek veya bilmeyerek, emperyalizmin ekmeğine yağ sürmekten başka bir şeye yaramamaktadır.

Eğer “ırkçılık” ile “milliyetçilik” bir olsaydı, Arap ırkına mensup olan Hazret-i Peygamber’e iman etmez, “biz üstün milletiz, eğer peygamberlik verilecekse, bu bizim ırkımıza verilmeliydi!” diye rest çeker, Allah’a değil, şeytana hizmet eder, her zaman olduğu gibi, tavrımızı net ve mert bir şekilde, ortaya koyardık!

Ayrıca; milliyetçilik anlayışımız, labaratuvar esaslarına dayanıp, biyolojik bir kan davası gütmez, aksine ortak kültürden hareket eden, kendini Türk olarak hisseden herkesi kucaklayan, bir anlayış yapısına sahiptir.

Millet gerçeğini inkâr etmek demek, Yüce Allah’ın ilmini inkâr etmek demektir!

Cenab-ı Allah, Yüce Buyruk’unun Hûd Suresi 118. Ayet-i Kerime’sinde: “Rabbin dileseydi bütün insanları bir tek millet yapardı. (Fakat) onlar ihtilafa düşmeye devam edecekler.” diye buyurur iken, insanları tek tipleştirme çabalarına girerek, haşa ve haşa kendi soysuzluğunuzu Allah’a dayandırma müfteriliğini, nasıl gerçekleştirebilmektesiniz?

Kendinize İslam’ı referans gösterip, Allah’ın dinini parça parça edip, hiziplere bölmekte pek mahir olup, sonra milliyetimizi inkâr etmemizi istemeniz, doğrusu aklı ötelenmekten başka bir şey değildir.

Siz, ata dini mukalliti olduğunuz mütevellit, Yüce Allah’ın En’âm Suresi 159. Ayet’indeki Buyruk’undan habersizsiniz, anlaşılan:

“Dinlerini parça parça edip fırkalara, hiziplere bölünenler var ya, senin onlarla hiçbir ilişiğin yoktur. Onların işi Allah'a kalmıştır. Allah onlara, yapıp ettiklerini haber verecektir.”

Bu Buyruk, suratınıza tokat gibi insin ve emperyalizmin karşısında inen başlarınız, artık kıyama dursun!

Selâm, sevgi ve muhabbet ile...