İsimsizler dizisinin ikinci sezonunda Tufan karakterine hayat veren Best model of Turkey ardından Best model of World seçilen Mert Öcal ile Önce Vatan Gazetesi olarak bir araya geldik. Best Modellikten oyunculuğa uzanan hikâyesinde bütün samimiyetiyle sorularımızı yanıtlayan Mert Öcal, İsimsizler dizisinde canlandırdığı Tufan karakterini çok sevmiş ve karakterle bütünleşmiş durumda… 
 

İsimsizler dizisindeki Tufan karakterinizle başlamak istiyorum. Tufan kimliğinin oluşum sürecinden bahseder misiniz? 

Dizinin ikinci sezonunda tanıştık kendisiyle. Eski sat komandosu Yüzbaşı Tufan Aslan Kalender. Yıllarca ülkesi için subay olarak savaşmış, ölümden dönmüş ama yaşama enerjisinden ve vatan sevdasından hiç bir şey kaybetmeden ülkesi için canı pahasına savaşmaya devam eden birisi Tufan. Karakteri yaratırken bolca silah ve dövüş eğitimi aldım. Yönetmenimiz Volkan Kocatürk ile de oturup karaktere bir kişilik yükledik.

İsimsizler dizinde aranan bir karakter haline geldiniz. Bunu neye borçlusunuz?

Teşekkür ederim. Üstüme düşen ne varsa fazlasıyla yapmaya çalışıyorum. Karaktere kendimden de bir şeyler katıp bir samimiyet yaratmaya çalışıyorum.

En büyük ütopyanız nedir? Oyuncunun en büyük rüyası yeni bir karakter midir? Bu işin bir zirvesi neresi?

Realist bir insanımdır. Çılgınca hayallerim yok, ama insanın gerçekten inandığı şeylerin de olabileceğinin farkındayım. Bu işin bir son noktası zirvesi olduğunu düşünmüyorum. İnsan her defasında inandırıcı olmayı, başarılı olmayı ve sonrasında başka bir karaktere hayat vermeyi düşlüyor. Bence zirvede olmak oynadığınız her karakteri insanların hafızasına kazıyıp yeterince kendinize inandırabilmektir diye düşünüyorum.

Best model of Turkey ardından Best model of World seçildiniz. Bu sizin hayaliniz miydi? 

Hayal demeyelim ama yarışma döneminde en çok istediğim şeydi.

Sizi modelliğe teşvik eden etkenler neler?

Konservatuar sınavlarını kaçırmıştım ve sinema dünyasına giriş bileti olabilir diye düşünmüştüm o dönem. Öylede oldu.

Tescili bir model ve oyuncu olarak sabah ilk uyandığınızda ruhunuzda hangi mesleğiniz ağır basıyor?

Oyunculuk tabii ki.

Oyuncu olmaya ilk ne zaman karar verdiniz? İlk oynadığınız ya da okuduğunuz oyun neydi?

20’li yaşlarımdan sonra karar verdim. İlk okuduğum kral Lear’di.

Aileler genelde çocuklarının mimar, mühendis gibi bir mesleği olsun ister. Oyunculuğu hayatınızda nasıl bir yere koyuyorsunuz? 

Benim ailem hiç bir zaman bana zorlamada bulunmadı. Her zaman fikirlerime saygı gösterip yanımda olmuşlardır. Şu anda hayatımın yüzde yüzünü kapsıyor oyunculuk.

Oyuncu olmaya karar verdiğinizde ailenizin tepkisi ne oldu?

Emin misin dediler. Riskli bir meslek olduğunu söylediler ama kararı bana bıraktılar.

Dizi-sinema projelerinde özellikle oynamak istemediğiniz bir karakter var mı? 

Sakat birini oynamak isterdim.

Kamera karşısına geçmeden önce uyguladığınız belli ritüelleriniz var mı?

Kamera önüne geçmeden önce değil ama normalde çok fazla film izlerim ve her merak ettiğim şeyi okurum. En önemlisi insanları izler analiz ederim.

“Hiç düşünmeden kabul ederim” dediğiniz bir rol var mı?

Yok, senaryoyu okumadan kabul edebileceğimi zannetmiyorum.

Birlikte oynamak istediğiniz oyuncu veya oyuncular var mı?

Tom Hardy, Morgan Freeman.

Bir oyuncuda mimik ve vücut dili ne kadar önemli?

Oynamayı bırakıp yaşarsanız zaten herhangi bir mimik yapmanıza da gerek yok.  Kendiliğinden çıkar her şey.

Mesleğinizin ne tür zorlukları ve keyfi yanları var?

Yorucu bir meslek, çok bekliyorsunuz ve çok tekrar yapıyorsunuz, özellikle ülkemizde biraz daha profesyonelleşmemiz lazım bazı konularda.

En keyifli yanı nasıl bir karakteri oynuyorsanız bir süreliğine kendi kimliğinizden uzaklaşıp o karakteri yaşayabilirsiniz, bunun yanında çeşitli karakterlere hayat verdikçe empati yeteneğiniz artıp insanları tanıma süreciniz azalıyor.

Sanat dünyasında bir şeyleri değiştirme şansınız olsa neleri değiştirirdiniz?

Sanatta değiştireceğim bir şey olmazdı. İnsanların sanata olan ön yargılarını ve bakış açılarını değiştirirdim. Maalesef bu devirde bile hala ön yargılarımızın ve tabularımızın esareti altında hayatı ve sanatı eksik yaşıyoruz. Çok üzücü.

Yeni projeleriniz var mı? Bizimle paylaşır mısınız?

Bu aralar yazıyorum. Sürekli hikâye yazmakla geçiyor vaktim. Kısmet olursa yazdıklarımı 2018 yılı itibariyle hem oyuncu hem yapımcı olarak hayata geçirmeyi planlıyorum.

Örnek aldığınız bir oyuncu tiplemesi var mı?

Yok. Ben her şeyi kendime örnek alırım, herkesi her olayı anlamaya çalışırım.

Hedefinizi nasıl daha açık, net ve ölçülebilir hale getirebilirsiniz?

Öncelikle kendinizi tanımanız gerekir, potansiyelinizin ne olduğunu neler yapabileceğinizi az çok bilmeniz gerekir. Sonrasında inanmanız ve çalışmanız sizi her hedefe ulaştırır zaten.

Hedeflerinize ulaşmanın yaratacağı en büyük etki ne olurdu?

İnsanlara, hayvanlara ve tabiata, elimin uzanabildiği her yere yardım etmek olur. Gücümün yettiği her olumsuzluğu düzeltmeye çalışırım herhalde.

Düzenli olarak yaptığınız halde size bir şey katmayan 3 şey nedir? 

İki şey var;
Sosyal medya ve trafik.

Ülkemiz de sanata ve sanatçıya yeteri kadar değer verildiğini düşünüyor musunuz?

Hayır, düşünmüyorum, yukarıda da dediğim gibi daha objektif bakmalıyız. Sadece kendi penceremizden bakıp sanata ve sanatçıya saygı göstermediğimiz sürece bir adım ilerleyemeyiz.

Günümüzde sizce insanların sanata ilgisi ne durumda? Özellikle gençlerin.

Maalesef herkes sosyal medyanın esiri olmuş durumda. Evet, kullanmadan yapamıyoruz kullanalım ama bunun yanında sanatı anlayacak hayatı anlayacak şeylerde öğrenelim, okuyalım. Felsefe okuyalım, psikoloji okuyalım, tarih okuyalım önce insanı, tabiatı, evreni tanıyalım sonrasında sanatsal zevklerimiz gelişmeye başlar ve önyargılarımızdan kurtulup her renge, her fikre, her dokuya, her objeye, her söze, her duyguya saygımız ve bir bakış açımız olur.

Son olarak, sizce oyuncu adayları nasıl bir yol izlemeli. Onlara kendi deneyimlerinizden yola çıkarak önerileriniz var mı?

Rüzgârda uçuşan yaprak olmasınlar, kök salsınlar ağaç olsunlar. Oyuncu olmak istiyorlarsa konservatuar okusunlar. Oraya giremiyorlarsa oyunculuk kurslarına gitsinler, oyuncuları izlesinler, kendilerini geliştirsinler. En önemlisi bir hedef koysunlar ve ilerlesinler. Bakalım ne olacak düşüncesinden kurtulup nerede olmak istiyorlarsa oraya ulaşmak için çalışsınlar, en önemlisi kurdukları hayallere inansınlar.
Her şeyin başı inanmaktan geçer. Sevgiler.

Bizde Önce Vatan Gazetesi ailesi olarak bizimle yaptığınız bu özel ve içten röportajdan ötürü değerli sanat yüreğinize şükranlarımızı sunar, gelecek çalışmalarınızda başarılar diliyoruz…