Eğer hafızam beni yanıltmıyorsa 2009 yılının başlarına, Ocak ayının sonlarındaydık. Almanya’da Werder Bremen takımında futbol yaşamını sürdüren gurbetçi futbolcu Mesut Özil, kendisini, Türkiye A Milli Takımı’na davet eden Fatih Terim’e, “Hayır” demiş ve Alman Milli Takımı’nı tercih etmişti. Doğrusunu söylemek gerekirse, bu duruma son derece üzülmüş ve de bozulmuştum. Hatta, bir yıl kadar sonra, bir firmanın davetlisi olarak geldiği İstanbul’da, sevgili Rıdvan Dilmen’in yanında gördüğümde kendisine bu durumu da aktarmıştım. Tabi ki aradan zaman da geçtiği için öfkem de yatışmış, ayrıca da her insanın böyle bir durumda tercihini özgür iradesi doğrultusunda verebileceğini düşünerek, sohbetin sonunda da kendisine başarılar dileyerek yanından ayrılmıştım.

Lakin o konuşmanın bir yerinde, “Almanlar ilginç bir millettir. Olmadık bir şeyden insanın canını sıkarlar. Çok da güvenme bunlara ha!” diyerek de düşüncemi aktarmıştım.
Aradan yaklaşık sekiz sene geçtikten sonra ne kadar da haklı olduğu gördüm…

Konuyu tekrarlamanın sanırım gereği yok herkes durumu biliyor. Yıllarca emek verip, formasını terlettiği Almanya’da, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı ziyaret edip resim çektirdiği için, özellikle de aşırı sağcılar tarafından istenmeyen adam ilan edildi. Buna doğrudan doğruya ırkçılığın daniskası denir…

Ne yani, seversiniz, sevmezsiniz, bir insanın ülkesinin cumhurbaşkanıyla birlikte olması, resim çektirmesi ne zamandan beri suç oldu?

Peki sevgili adalet timsali Almanya şimdi ben size soruyorum. Haziran ayı sonunda, İngiltere’de yapılan liderler zirvesinde, yani Mesut Özil’le bir araya geldiği yerde Almanya Başbakanı Angela Merkel Tayyip Erdoğan’la bir araya gelip, el sıkışarak objektiflere poz vermedi mi? Mesut Özil’in aynı memlekette, İngiltere’de yaptığını kınıyorsanız, başbakanınızın yaptığı nedir peki? Neden onu da istenmeyen politikacı ilan etmiyorsunuz?

Yok öyle, ‘üç kuruşa beş köfte’ değerli (!) Almanya Futbol Birliği Başkanı Reinhard Grindel ve muhteşem (!) Alman basını. Hiçbir zaman dürüst olmadınız. Olamazsınız da.

Bakın yineliyorum; Sever ya da sevmezsiniz. Bu hiç önemli değil. Ancak ne olursa olsun, Erdoğan, yapılmış bir seçim sonucunda göreve gelmiş, Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanıdır.

Gelelim bu olayın hemen sonrasında Mesut Özil kanadına. Gurbetçi oyuncu, yapılanın tam anlamıyla bir ırkçılık eylemi olduğunu ve bu nedenle de, Alman Milli Takımı’nda bundan böyle görev almayacağını beyan etti. Özil kişisel sosyal medya hesapları aracılığıyla, 2009'dan bu yana 92 kez giydiği ve 23 gol attığı Almanya Milli Futbol Takımı'ndaki kariyerini noktaladığını belirtti. Bilemem, kararı duyunca net bir biçimde tepkisini veren milli takım teknik direktörü Joachim Löw ve menajer Oliver Bierhoff’un baskıları sonuç verip Mesut’u kararından vazgeçirebilecekler mi? İlerleyen süreçte bunları hep birlikte göreceğiz. Ancak ortada bir gerçek var. O da Almanların, çok önemli bir gücü küstürmüş ve de yitirmiş olmasıdır.

Aaaah, ah sana şimdi bir kez daha ve şiddetle kızıyorum sevgili Mesut Özil. Zamanında bu hatayı yapmamış olsaydın, bugün bu sorun yaşanmayacaktı.

Hoşçakalın…