IRAK NEDEN KARIŞTI?

ABD’nin kış aylarında İran’a operasyon yapacağı söylentilerinin yaygınlaşmasıyla birlikte Irak’ta protesto eylemlerinin giderek şiddetlenmesi, “Washington ile Tahran’ın birbirlerine meydan okumaları” olarak değerlendiriliyor.

Ortada, “Demokrasi götürüyoruz” aldatmacasıyla işgal edilmiş, yanmış, yıkılmış, yağmalanmış ve de parçalanmış bir Irak var. Irak’ın petrol gelirleriyle kısa zamanda kendini toparlayabilir. Fakat, silahlar gölgesinde yapılan bir oylamayla kabul ettirilen “Made in USA” damgalı Irak Anayasası, Irak’ın petrol kaynaklarını kullanmasına, güçlü bir hükmet kurarak sorunlarına çözüm üretmesine izin vermiyor. 

Irak’taki Sadr Hareketi Lideri Mukteda es Sadr ile Iraklı Şiilerin en saygın lideri İran sempatizanı Ayetullah Ali es Sistani’nin çağrıları, “Washington-Tahran rekabeti” olarak değerlendiriliyor.

Irak’ta halk, “işsizlik, yolsuzluk ve kamu hizmeti yoksunluğu” gerekçesiyle sokaklara döküldü. Bağdat’ta başlayan protesto gösterileri diğer kentlere de sıçradı, 40’a yakın Iraklı hayatını kaybetti. Irak merkezi hükümetinin Bağdat ve 3 kentte sokağa çıkma yasağı ilan etmesine rağmen protesto gösterileri bitmek bilmiyor.

Suriye’de yaşanan gelişmeler nedeniyle gündemden düşen Irak, bomba gibi patlayıveren protesto gösterileriyle yeniden dünya gündeminde; yorumcular, Irak’ın neden karıştığını sorguluyorlar. 

ABD’nin kış aylarında İran’a operasyon yapacağı söylentilerinin yaygınlaşmasıyla birlikte Irak’ta protesto eylemlerinin giderek şiddetlenmesi, “Washington ile Tahran’ın birbirlerine meydan okumaları” olarak değerlendiriliyor. İran, kendisine sadık olduğu bilinen Irak’taki binlerce milisi kullanarak, ABD’nin Basra’da konuşlanan ABD askerlerini tehdit ediyor.

 Irak’ın güneyindeki Şii kentlerinde protesto olaylarının giderek artması üzerine Iraklı Şiilerin en saygın lideri İran sempatizanı Ayetullah Ali es Sistani, göstericilere de polise de şiddetten kaçımaları ve tansiyonu düşürme çağrısında bulundu. Kerbela’da, cuma hutbesinde okunan siyasi mesajında Sistani, Bağdat ve ülkenin güney kentlerinde giderek şiddetlenen gösterilerin sona ermesi için hükümete, “Gerçek reform yapın” çağrısında bulundu ve “Hükümet vatandaşların sorunlarını gidermek, iş imkanları yaratmak ve kamuda israf ve yolsuzluk yapanları adalete teslim etmek gibi temel görevlerini yerine getirmekle sorumuludur” dedi. 

Irak’taki Sadr Hareketi Lideri Mukteda es Sadr ise, gerginliğin sona ermesi için hükümetin istifa etmesini savunuyor. Sadr, yaptığı yazılı açıklamada, “Hükümetin istifasıyla akan kanı durdurun. BM gözetiminde erken seçim yapalım” diyor. Daha önce de Sadr, hükümeti erken seçim kararı almaya zorlamak için, 325 sandalyeli Meclis’te kendisine bağlı 54 üyeli Sairun Koalisyonu’na, “Çalışmaları engelleyin” çağrısı yapmıştı.  

Irak’taki Sadr Hareketi Lideri Mukteda es Sadr ile Iraklı Şiilerin en saygın lideri İran sempatizanı Ayetullah Ali es Sistani’nin çağrıları, “Washington-Tahran rekabeti” olarak değerlendiriliyor. 

IRAK’IN KARIŞMASI SÜRPRİZ DEĞİL

Irak’ın karışması sürpriz değil; devlet otoritesinin sağlanamadığı ülkelerde bunlar beklenen tablolardır. Irak’taki kaos ortamının kısa bir gelecekte so bulması beklenmemelidir. Irak Anayasası buna izin vermez. Daha doğrusu Irak Anayasası kaos üretmek üzere kurgulanmıştır. 

Açalım.. Irak Anayası, I. Körfez Savaşı’nda 36. Paralel boyunca bölünen Irak’ın, bu bölünmüşlüğünü kalıcı hale getirmek üzere kaleme alınmıştı. İşgal sonrasında, ABD’de hukuk uzmanları tarafından özenle kaleme alınan anayasa, silahların gölgesinde Iraklıların oylamasına sunularak kabul edildi/ettirildi. Irak Anayasası, kaos üretmek üzere kurgulanmıştı. 

Bu anayasa Irak’ın parçalanmasını, kendi halkının oylarıyla kalıcı hale getiren bir anayasaydı. 

Bu anayasa, Irak’ın en büyük gelir kaynağı olan petrol zenginliğini Bağdat hükümetinin kontrolünden çıkaran, 36. Paralel kuzeyinde oluşturulan federe yapıya peşkeş çeken bir postmadern işgal/soygun anayasasıydı.  

Bu anayasa, Türkmenleri yok sayan, Irak’ın, Arap-Türkmen-Kürtlerden oluşan demografik yapısının Meclis’e adil oranda yansıtılmasına izin vermeyen bir anayasaydı. 

Irak Anayasası, Irak’ın sorunlarına çözüm üretebilecek güçlü bir hükümet oluşturulmasını engelleyen bir anayasaydı. 

Böyle bir anayasanın son günlerde Irak’tan yansıyan manzaralar üretmesi kaçınılmazdı. Bu protestolar şiddet kullanılarak ya da anlaşma yoluyla bastırılsa bile, Irak huzura kavuşmuş olmayacaktır. Irak’ı oluşturan halklar, her fırsatta haklarının yendiği gerekçesiyle sokaklara dökülecek, hükümetin sağlayamadığı otoriteyi kendi olanaklarıyla kurmaya çalışacaktır. 

Irak’ta hükümet güçlerinin kısa zamanda ülkeyi huzura kavuşturması o kadar kolay değildir. 

Nitekim, Irak Başbakanı Adil Abdülmehdi, protestoculara televizyon ekranlarından seslenirken, “Bugün devletle devletsizlik tercihi arasındayız” diyordu. 

“Islahat ve yolsuzluklar konusundaki istekleriniz bize ulaştı. Demokrasi sürecine ulaşana kadar büyük deneyimler elde ettik. Şimdi hizmet etmek istiyoruz. Fakat sorunların giderilmesi için hükümetin elinde sihirli bir değnek yok” diyordu. 

Yakın bir gelecekte sorunların çözümü konusunda ümitli olmadığını bu derece net olarak vurgulayan Başbakan Abdülmehdi, “Bir yıl içinde beklentilerinizin gerçekleşmesini beklemeyin” diyordu. 

YANMIŞ YIKILMIŞ, PARÇALANMIŞ IRAK SORUNLARINA ÇÖZÜM ÜRETEMİYOR

Irak gibi, dünyanın en önemli petrol rezervlerine sahip bir ülkede halk “yoksulluk ve yolsuzluk” gerekçesiyle sokaklara dökülüyor, çıkan olaylarda onlarca insan hayatını kaybediyorsa, o ülkenin yakın bir gelecekte huzura kavuşması çok zordur. Hele sokağa dökülenler, Saddam dönemine özlem duyduklarını açık açık haykırıyorlarsa ve petrol gelirlerinin kimin cebine akmakta olduğunu sorguluyorsa, bugün Irak’ta yaşanan protesto sahnelerinin gelecekte artarak devam edeceğini tahmin etmek zor değildir. 

Irak Başbakanı Abdülmehdi, “İşsizliği biz üretmedik, Yıkılmış bir alyapı bize miras kaldı” derken yakın bir gelecekte mutlu bir Irak tablosu çizmenin mümkün olmadığını itiraf ediyor. 

Ortada, “Demokrasi götürüyoruz” aldatmacasıyla işgal edilmiş, yanmış, yıkılmış, yağmalanmış ve de parçalanmış bir Irak var. Irak’ın petrol gelirleriyle kısa zamanda kendini toparlayabilir. Fakat, silahlar gölgesinde yapılan bir oylamayla kabul ettirilen “Made in USA” damgalı Irak Anayasası, Irak’ın petrol kaynaklarını kullanmasına, güçlü bir hükmet kurarak sorunlarına çözüm üretmesine izin vermiyor. 

ERŞAD SALİHİ: “İÇ SAVAŞ TEHLİKESİ VAR”

Irak Türkmen Cephesi Erşad Salihi de, Irak’ta giderek artan protesto gösterilerini değerlendirirken, Irak’ın kuzey parselinde bağımsız bir devlet ilan etmek, bu yolla Irak’ın Kerkük ve Musul gibi petrol kaynaklarına el koyabilmek için fırsat kollayan Barzani’yi uyarıyor: 

"Irak'ta endişemiz iç savaş. Kerkük ve Musul çevresinde anormal bir hareketliliğin olduğunu vurgulamak istiyorum. Barzani, Irak merkezi yönetiminin Kerkük'ten asker çekmesi durumunda bunu fırsat bilmemeli" diyor. 

Irak’ta, Türkmen nüfusunun yoğun olarak bulunduğu Kerkük'te de olayların bir başka boyutta geliştiğine dikkat çeken Irak Türkmen Cephesi Lideri Erşat Salihi protestoları ve kalkışmanın geleceğini değerlendirirken şöyle diyor: 

 “Açıkçası biz bu tür protesto gösterilerinin olacağını tahmin ediyorduk. Bunun nedeni ne mi? 2003 yılından bu yana Irak'ta, doğru dürüst bir sistem kurulamadı. Irak'ta ne olursa olsun hep belli bir taraf iktidara geliyor. Bu taraf kimlerden oluşuyor?

Hükümeti Şiiler'in önde gelen partileriyle Kürtlerin desteklediği partiler kuruyor. Bu ikiliye zayıf Sünni partiler destek veriyor. Ama ne mutlu ki Türkmenler'in yönetiminde olmadığı bir hükümet, yolsuzluk nedeniyle protesto ediliyor.”

“KERKÜK’E DİKKAT!”

“Bunlar yaşanırken Kerkük ve Musul çevresinde anormal bir hareketliliğin de olduğunu özellikle vurgulamak istiyorum. Barzani, Irak merkezi yönetiminin Kerkük'ten asker çekmesi durumunda bunu fırsat bilmemeli. Yine Barzani, IŞİD'ın hareketlenmesini bahane olarak öne sürüp adım atmaya kalkmamalı. Böyle bir şey olursa bölge gerçekten karışır. Türkiye'nin burayı her an izlemesi gerekir. 

Mahmur ve Sincar'da bu süreçte terör örgütü PKK güçlenmemeli. Irak'ta Suriye gibi bir manzara olursa bu herkesi, tüm komşu ülkeleri, hatta Körfez ülkelerini gerçekten çok kötü etkiler. Doğru dürüst bir hükümet Irak'ı yönetmelidir. Cumartesi günü Irak Parlamentosu toplanıp yaşanan bu olayları görüşecek." 

ABD, Çin’in İpek Yolu hatları üzerinden giderek yükselişini enerji kaynaklarına ulaşımını engelleyerek durdurmaya, bunun için de, en büyük enerji tedarikçisi konumundaki İran’ını vurmaya hazırlandığı bir dönemde gündeme gelen, “Irak neden karıştı?” sorusunun en veciz yanıtını Erşad Salihi’nin sözlerinde bulabiliyoruz. Salihi’nin özelikle, "Irak'ta endişemiz iç savaş. Kerkük ve Musul çevresinde anormal bir hareketliliğin olduğunu vurgulamak istiyorum. Barzani, Irak merkezi yönetiminin Kerkük'ten asker çekmesi durumunda bunu fırsat bilmemeli" uyarısının altını çizmek isteriz.