IRAK TÜRKLERİ İLE IRAK?TAKİ HAK VE

Abone Ol
Avrupa Birliğinden gün almak ve 3 Ekim 2005?de sonunun ne olacağı şimdiden belli olan AB ile katılım müzakerelerine başlamak pahasına, başı öne eğik bir şekilde taviz üzerine taviz veren Ak Parti Yönetimi, giderek artan ve bütün yurt sathına yayılan şiddet olayları karşısında şaşkına dönmüş durumda seyirci kalmaktadır. İşte durum ve vaziyet böyle iken Ankara?da ikamet eden Sömürge Valisi edasındaki ABD?nin eski Ankara Büyükelçisi Eric Edelman devreye girerek; ?Irak'tan Türkiye'ye sızmaları önlemek için Türk yetkililerle birlikte çalıştıklarını, ABD askerleri Irak'ta güvenlik konusunda büyük zorluklarla karşı karşıya bulunduğunu, PKK' ye karşı doğrudan bir askeri operasyon beklemememiz gerektiğini? açıklamıştır. Daha sonra Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar BÜYÜKANIT? ın birinci ağızdan şikayetleri geldi. Büyükanıt Paşa;?Türkiye?ye Kuzey Irak?tan tamamen askeri maksatlarla hazırlanıp NATO birliklerinde kullanılan C4 tipi plastik patlayıcılardan çok miktarda sokulduğunu, acil tedbir alınması gerektiğini, güvenlik güçlerinin elindeki imkanların ise eskisi gibi olmadığını ve uyum yasaları ile güçlerinin azaltıldığını? bildirdi. Satın alınmış basınımız konuyu hemen sulandırdılar. Genellikle ?Kara Kuvvetleri Komutanı kendi işine baksın, bunlar onun söyleyeceği sözler değil? şeklinde küçümseyici ve olayın vahametini aksettirmeyen beyanlarda bulundular. Ülkeye Kuzey Irak yolu ile sokulan C4 patlayıcılarının 3.5 ton civarında olduğu basında yer aldı. Sonunda Hükümet; ?Kuzey Irak?ta PKK?ya karşı tedbir alınmasını, alınmaz ise kendisi tedbir almak zorunda kalacağını ve sınır ötesi harekât yapabileceğini? ABD?ne bildirdi. ABD, derhal cevap verdi. Bu arada akıl vermeyi de unutmadı. ABD?nin cevabı özetle şöyle idi; ? Ben operasyon yapamam. Zaten Irak?ta güç şartlar altında güvenliği sağlamaya çalışıyorum. Siz operasyon yapacaksanız Irak?ta kurduğum meşru hükümet ile görüşün, ancak onlar izin verirse yaparsınız. Ayrıca operasyonları dışarıda değil, içeride yapın ve sakın kendi sınırlarınızın dışına çıkmayın.? Olaya neresinden bakılırsa bakılsın hepsi yanlış. ABD ve İngiltere kendi halklarının güvenliğini sağlamak gibi ulvi bir gaye ile binlerce kilometre öteden komşumuz Irak?a geliyor. Taş taş üstünde bırakmadan bombalıyor. Sonunda resmen işgal ediyor. Sonra benim güvenliğim söz konusu olduğunda ?sen hiçbir şey yapamazın? diyor.. Akla, mantığa ve iz?ana sığmayan bu açıklamaları kabullenmek için ancak işgal altında bulunmak veya bir ülkenin sömürgesi olmamız icap eder ki. Henüz böyle bir durumda değiliz.. O halde bu cüret ve cesaret nedir?  İşte irdelenmesi gereken asıl konu budur.. Bu arada bugün Irak Cumhurbaşkanı olan aşiret reisi Celal Talabani ile kendini Irak Kürdistan?ı Başkanı seçtiren Mesut Barzani, Türkiye?ye aba altından sopa göstererek, ?Türk askeri Kuzey Irak?a girerse sonu kötü olur? diye efendilerinin ağzı ile konuştular. Şimdi biz bütün entel takımımızla birlikte; ?Acaba girelim mi? Girmeyelim mi? Acaba ABD?yi kızdırır mıyız? Yoksa AB ülkelerinde şirin gözükmez miyiz?? gibi boş laflar üretimi ile meşgulüz. Bu arada akan şehit kanları çoğalıyor. Valiler vilayetlerinde dolaşamıyor. Yol kesilip askerler ve belediye başkanları kaçırılıyor. Turistik tesisler bombalanıyor. Kışlalar bombalanıyor. Trenler demiryoluna döşenen mayınların patlaması ile yoldan çıkıyor. Uzaktan komutalı mayın ve patlayıcılar devreye sokuluyor. Ülkemizde hayat yine duruyor. İdari kadrolar şehit cenazelerine taşınıyor.. Yani ateş giderek çoğalıyor.. Şimdi; Türkiye?nin PKK ile mücadelesinde ABD gibi kaldırılması gereken önemli bir engeli bulunmaktadır. Çünkü Türkiye bilinçli olarak ABD ve AB tarafından Kuzey Irak?tan uzakta tutulmuştur. Basınımız bu defa daha duyarlı davranmakta ve terör olaylarını aynen kamuoyuna ileterek konuyu gündemde tutmaktadır. Konunun gazete manşetlerine ve tartışma programlarına taşınması çok iyi olmuş, sessizce ve nefretle üzerimizde oynanan oyunları anlamaya çalışan kamuoyumuz ABD yönetiminin hakkımızda ne düşündüğünü görmüş  ve bize ne gibi roller biçildiği konusunda bilgilenmiştir. ABD yönetimi; başlangıçtan itibaren Kuzey Irak?taki Kürt varlığına dayanarak Irak harekatını sürdürmüş ve Kürt unsurlarının yanında tavır koyarak bunu yönetimde verdiği değer ile ispat etmiştir. Oysa ABD yönetiminin her ne sebeple olursa olsun Türkiye?nin menfi tutumuna rağmen Kuzey Irak?ta bir Kürt Devletinin oluşmasını uygun görmesi mümkün değildir. Çünkü Türkiye?nin varlığı ve potansiyeli bağımsız bir Kürdistan?dan ( her ne kadar İsrail tarafından destek görse de) çok daha fazla ABD?nin işine yarayacaktır. Bu hususun ABD yönetimi tarafından çok iyi değerlendirilmesi ve ağırlığını koyacağı yönü açıkça belirlemesi gerekmektedir. İki yıldır ABD?nin destek ve himayesinde Kuzey Irak?ta toparlanarak kendini güçlü hisseden PKK örgütü Abdullah Öcalan?ın İmralı?dan gönderdiği talimatları doğrultusunda terör saldırılarına yeniden başlamıştır. Bu saldırıların hedefi doğrudan Türkiye Cumhuriyeti Devleti?nin toprak bütünlüğü ve egemenlik haklarıdır. Türkiye bu sıcak tehdit karşısında kendisini savunmak zorundadır. Buna hakkı ve gerçekleştirecek gücü vardır. Nitekim Türkiye, öncelikle PKK?nın konuşlandığı Kuzey Irak?ta egemen güç olan ABD?den hemen yardım ve destek istemiş, fakat  ABD?den açıkça HAYIR cevabı almıştır. Şimdi kendi inisiyatifi ile  PKK?nın kökünü kurutmak üzere bütün güçleri ile Kuzey Irak?a girmeli ve PKK yerleşim merkezlerini ortadan kaldırmalıdır. Bunun için artık kimseden izin almaya gerek yoktur. Çünkü bu bizim meşru müdafaa hakkımızdır. Türk Silahlı Kuvvetlerinin bu maksatla bir ön hazırlık zamanına da ihtiyacı yoktur. Sivil irade EVET dediği anda, birkaç saat içinde  geniş çaplı bir müşterek harekata başlanabilir. Bu operasyonlar ile; PKK?ya karşı açıkça duyarsız kalan ve Irak?ta içinde bulunduğu güç durum yüzünden Kuzey Irak?ta olanlara seyirci kalan ABD?nin üzerindeki yük de kaldırılmış olacaktır.   DEVAM EDECEK