Ne yazık ki her gün ya bir öğretmen, ya bir sevgili, ya da  imam nikahlı olduğunu iddia eden bir eş veya bir öğrenci. Bunlardan her biri mutlaka her gün tacize, tecavüze, şiddete maruz kalıyor. Çocuklar, kadınlar, hayvanlar, sayıları az da olsa (erkekler) her gün mutlaka ölümle karşı karşıya gelip burun buruna yaşama savaşı veriyorlar. Gayri ihtiyari yapacağınız günlük yolculuktan, bindiğiniz otobüsten sağ sağlim inmemiz dahi mucize gibi bir şey oldu artık bu yasam standartlarında. Yanınızda duran yolcuya biraz ilerleyin dediğinizde direkt şiddete maruz kalıp, darpe kadar giden sonuçlar doğuyor. Hatta ölümle sonuçlanan kavgalara dahi yol açıyor.

Bizim her geçen gün psikolojimiz maalesef ki daha da kötüye gitmekte. Bu devirde ölmemiz için sokağa çıkmamıza da gerek kalmıyor aslında. Evde otururken de saldırıya uğramak mümkün. Bir sevgili gelip hesapsız kitapsız canınıza katledip, cesedinizi camdan aşağıya fırlatabiliyor acımasızca. Ayrılmış boşanmış eş gelip ya bıçak darbeleriyle yada silahla sorgusuz sualsiz size çok rahat saldırıp canınızı alabiliyor. Bir öğrenci okulu veya evini basıp öğretmeni hunharca katledebiliyor.

Bu durumun  tam tersi de olabiliyor bazen.

Öğretmen öğrenciyi dövüyor sinirini alamayıp katledebiliyor. Çocuklar kaçırılıp taciz veya tecavüz edildikten sonra neyin öfkesi olduğunu  hiç anlamış değilim  öfkeme yenik düştüm öldürdüm pişmanım deyip bir çizik atıyorlar. Tabi ki bu bazıları için geçerli çoğu da yaptığının doğru olduğunu sanarak pişman da olmuyor bu da cabası. Evinize hırsız girip hiç hesapsız  sizi gasp ettikten sonra

güzelce evi soyup soğana çevirip sonra da arkada delil bırakmamak için cinayeti de işleyeyim  bitsin gitsin diyor. Öyle ustalaşmışlar ki artık gözleri kapalı yapıyorlar hiç tereddütsüz. Hayvanları zevk için sapıkça ya arabanın arkasına bağlayıp hızla sürükleyenler. Ağzına havai fişek koyup patlatanlar. Zevk için derisini soyanlar, kaynar su dökenler, kolunu bacağını kesenler asanlar, gırtlağını sıkanlar...vb. Mutlaka bir TV kanalında bu haberlerden her gün birkaçını izliyoruz.

Bu nedir arkadaşlar bu nedir ?Yazarken dahi kanım donuyor. Birde şu  cezaların  yetersiz oluşu!!! Tamam kabul ediyorum gerçekten de hafif geliyor cezalar bu işkencecilere. O zaman nemi yapılmalı? Madem ki cezalar yükselmiyorsa bu insanlar acilen psikolojik tedavi görmeliler. En büyük sorun bu. Tedavi edilmedikçe ne olacak peki? Ben söyleyeyim. Böyle hunharca ölümlere devam edilecek. Öncelikle okullardan başlamak üzere nasıl ki aşı için tüm okullar geziliyorsa pedagoglar da okulları gezip, tanı koyup tedavi edilmeli bu çocuklar. Çünkü bu yaşlarda başlayan agresiflikler büyüyüp gittiğinde bu sonuçları doğurup arkadaşlarını öğretmenlerini katletmekle başlıyorlar işe sonra da suç makinasına dönüşüyorlar. Suçsuz günahsız insanlar hiç uğruna ölüp gidiyorlar. Bu konuya el atılmazsa inanın çok daha kötülüklere imza atacağız. Rehber öğretmenler yetersiz kalıyor .

Sağlık Bakanlığı’nı, Milli Eğitim Bakanlığı’nı ve Kültür Bakanlığını bu konuda biraz daha duyarlı olmaya davet ediyorum. Mesela daha çok meşgul olabilecekleri sanat, kültür, futbol, yüzme okulları halk dansları, uzak doğu sporları, bisiklet yarış turları bu ve buna benzer birçok ücretsiz faaliyetler  yapılmalı ki enerji patlaması yaşayıp sağa sola saldırıp hem kendilerine hem de başkalarına zarar veremesin çocuklarımız. Güzel ülkemin güzel insanlarının durumu her geçen gün kötüye gidiyor. Bu da hepimizi çok üzüyor. Boş yere yok olan, heba olan canlara yazık oluyor. Annelerin, babaların, evlatların ve  tüm canlıların ciğerleri dağlanıyor. Bu giden canların hesabını kimse vermeyeceğine göre gidenin de geri gelmeyeceğini  biliyoruz.

Bari diğer geride kalan canlara sahip çıkıp ellerinden tutalım.

Sevgiyle kalın.