Genceli Nizami İskendername’sinde ‘Sözün kanatları var ince ince. Dünyada söz olmasa, neye gerek düşünce’’ diyerek sözün önemine dikkat çeker.

Gencevî'nin yaşadığı dönemde Azerbaycan'da tezatlarla dolu bir süreç yaşanmaktaydı. 12. Yüzyıl Azerbaycan toplumu üzerinde bir taraftan kanlı baskınlar, yağmalamalar, iç karışıklıklar, siyasî entrikalar diğer taraftan dış baskılar artmıştı. İnsanların kendi menfaatleri için yaşamaktaydı. Genceli Nizami bozulan toplum yapısını;

"İnsanda insanlık öldüğünden beri, Yitirilmiş insanlığın parlak gövheri. İnsanlık nakışını okusan birbir, Bilirsin insanlık nedir bugün. Gözbebeğin kapağı niçin karadır? İnsanlık ölmüş, matem tutmaktadır" mısralarıyla ifade eder.

Şair Nizami’nin batılı edebiyatçılar üzerindeki tesirleri hakkında özel görüşleri olan Goethe, klasik doğu şairlerinden bahsederken, ‘Doğuluların, beşyüzyıl içinde yetişen şairlerin ancak yedisini yedi yıldıza benzeterek, beğendikleri söylenir’  der ve şöyle devam eder; ‘Hâlbuki onların beğenmediklerinin dahi, bir çoğu benden çok daha parlaktır’

12. yüzyılda Azerbaycan'ın Gence şehrinde doğan Nizamî (1141–1209), gerek Azerbaycan gerekse dünya düşünce ve edebiyat tarihinde önemli bir yere sahiptir. 

Zîrâ Nizamî, Müslüman ve dindar bir şahsiyettir. Ahî şeyhliğine kadar yükselen bir dinî bilgedir. Nizamî Gencevî'nin ısrarla üzerinde durduğu kâmil toplum anlayışı, gerçekte son derece bağlı olduğu İslâm hayat tarzından başka bir şey değildir. Onun tefekküründe ideal toplum anlayışı, ondan önceki dönemlerde yaşamış Eflatun, Farabi gibi düşünürlerinkinden farklıdır. Onun ideal toplum anlayışının temelinde mânevî olgunluk yatmaktadır:

Şair Nizami, henüz çocuk denecek yaşta önce babasını ardından annesini kaybetmişti. Terbiye ve yetiştirilmesi dayısı Hacı Hasan tarafından gerçekleştirilmiş ancak dayısı da çok yaşamamış.

Nizami’nin isyanı, şairi dünyanın terkini isteyen dervişliğe yöneltmiş, o yaşamı boyunca her türlü düşkünlükten kaçınmakla beraber hayatı sevmiş ve güzel yaşamayı tercih etmişti. Hayatın geçici olduğundan daima söz etmekle beraber, alemin elem ve keder için değil neşe ve sevinç için yaratıldığına kanidir.