Çocukları sevin, tabiatın güzelliklerini görmeye çalışın, kuşların ötüşüne, rüzgarın uğultusuna, dalgaların sesine verin kendinizi. Klasikleri dinleyin, nağmelerin akışına bırakın iç dünyanızı, sanat sergilerini gezin. Mümkünse müzikle resimle uğraşın şiir yazmaya çalışın; bazen de içinizden geçenleri yazın, paylaşın duygularınızı ve insanları inceleyin iç dünyalarını anlamaya sezmeye çalışın.
Gördükleriniz, duyduklarınız ve hissettikleriniz sizin bir yönünüzü güçlendirirken, beslenen ruhunuz duygularınıza, davranışlarınıza ve zekanıza yansıyacaktır ve sizi daha bir insancıl yapacak ve yaşam başarısının olmazsa olmazı, duygusal zekanız artacaktır
Üzülmek ve Öfkelenmek
Kaybettiğin oyundur, maldır, mülk ya da makamdır o zaman üzülürsün.
Üzülmek içe kapanmayı sessizleşmeyi getirir beraberinde. Üzüntü insanı pasifleştirir.
Hile ile zorla hak yenilerek adaletsizce kaybetmen sağlandığında ise, yaşadığın üzüntü değil, öfkedir. Öfke, en enerjik, en dışa dönük ve en yıkıcı olanıdır. Kontrolü zordur. 
Falınız diyor ki,
Eşiniz 40 yıl önceki değil, siz de değilsiniz. O ve siz belki her on yılda bir başka kişi oldunuz. Bedensel, ruhsal ve sosyal olarak az veya çok değişmiş birçok yönleriniz ile filmin devamını oynamaktasınız. Sizlere tavsiyem 50 yılda geçse bırakın artık herkes istediği olsun değiştirmekten vazgeçin. Önce siz onu iyi hissettirin ki onun memnun haliyle daha iyi anlaşacaksınız. Bence adım atan önce siz olun sabır gerek ancak kişiliği değilde davranış değişiklikleri sizi çok memnun edecek...
İletişim biçiminize dikkat edin!
*En etkili olanı sohbetinizdir. Onu en iyi siz tanırsınız, “ne söylersem nasıl söylersem o an ona iyi his yaşatırım?” sorusunun cevabı sizi yönlendirecektir.
*Rahatsız olduğunuz içinize attığınız konuları doğru zamanda doğru biçimde en nezaketle nasıl dile getirebilirsiniz. Söze memnun olduğunuz yönlerinden başlayın. Kullandığınız cümleler, ses tonunuz ve davranışlarınız olumlu olsun. Dile getirmek istediğiniz konuda onun kişiliğini değil de, sadece davranışlarıyla ilgili duygu ve düşüncelerinizi ifade edin, sözünüz başladığı gibi güzel bitsin.
*Haklı-suçlu eksenine kaymayın, suçlamayın eleştirmeyin kötü hissettirmeyin, alay etmeyin, ima etmeyin, geçmişi dillendirmeyin hafife almayın, üstünlük taslamayın
* “Sen zaten hep böyle davranıyorsun” değil de, “ .. davranışından mutlu oluyorum/rahatsız oluyorum” “... yapmanı beklerdim/ikna olamadım” sonu “m” harfi ile biten “ben dili” uygundur
Yüzümüzü güneşe dönelim...
Savaşmayı bıraktığınız gün yenilmişsiniz demektir. Dünyanın hiç bir ülkesi bu ülkenin kuruluş yıllarının vahim, ümitsiz tablosunu yaşamamıştır. Dünyada çok az ülkenin sınırları kanla çizilmiştir. Dünya tarihinde en fazla savaşın olduğu, uygarlığın kurulup yıkıldığı coğrafya Anadolu coğrafyasıdır. Bu topraklarda binlerce yıldır var olanlar en çok acı çekenlerdir. Ülkemiz dünyanın en stratejik coğrafyasında yer alır.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk bu topraklarda doğan güneştir. Ve dünya da en farklı rejimlerinde dahi onun anıtının dikilmesi, güneşe olan özlemdir, saygı ve sevgidir.
Bu topraklarda yüzümüzü güneşe döndüğümüz kadar var olacağız. O bu topraklar için savaşmayı bıraksaydı güneşimiz olmayacaktı biz olmayacaktık.