Harvard Ünivesitesi’nde 1938 yılında başlayan ve devam eden araştırma 724 kişi üzerinden başlamış ve halen 19 katılımcı ile devam etmektedir.

Araştırmada, “İnsan yaşamını anlamlı kılan nedir, sağlıklı  ve mutlu yaşam için  neler önemlidir?” sorusu üzerine çalışılır.

Araştırma sonuçları,
      *Anlamlı, sağlıklı ve mutlu bir yaşam için en önemli şey, insanın içinde ter aldığı yakın ilişkilerdir. Bu ilişkilerin en önemlisi de aile içinde kurulan karı-koca-anne-baba-çocuk ilişkisidir.  Kişinin sosyoekonomik mevkii ve maddi refahı ise anlamlı ve sağlıklı yaşam için önemli bir etken olarak kendini göstermemiştir.
       Ailesinden muhitinden arkadaş ve dostlarından koparak yalnızlaşan insanlar anlamsız sağlıksız ve mutsuz bir yaşam yaşamaktadırlar. Yalnızlığın zehirleyici bir etkisi vardır ve yalnızlık insanı hasta edip erken ölümüne neden olmaktadır.
        *İlişki sayısından çok ilişkinin anlamı önemlidir. Kalabalıklar içinde yalnızlık hissi yaşanabilir. İnsanın kendisi olarak kalabileceği,  sohbet edebileceği iyi hissettiren ilişkiler sağlık ve mutluluk kaynağıdır. Sürekli kavga sürtüşme içinde geçen evlilik yaşamı boşanmadan daha fazla zarar verir.
      İlişkinin düzelmesi için gerekirse profesyonel yardım alınmalı çaba içinde olunmalıdır. Boşanma çözüm olarak masada olmamalıdır.  Ancak en son başvurulacak çaredir.
       *Bireyselliğin değil ait olma kültürünün baskın olduğu toplumumuzda evlenenler, eşlerinin ailesi, arkadaşları, çevresi, yöresi, kültürü, mutfağı, gelenek, görenekleri ile tanışırsınız etkileşim içinde olursunuz. Bu durumda evlenecek olanlar eşlerinin ailesini tanımak ve evlilik dönemlerinde ailelerle nasıl ilişki içinde olunacağı üzerine mutlaka konuşulmalı durum netleştirilmelidir.
       Anne babalar eşlerin en kıymetli varlıklarıdır her zaman yardımlaşma işbirliği dayanışma ve iyi ilişkiler içinde olunurken eşlerin birbiriyle olan ilişkilerinde anne babaların devrede olması anne babalara göre düzenlenen evlilik yaşamları sağlıklı sonuçlar vermez
Güzel Anılar Biriktirin
Anılar olumsuz ise
Danışmanlığını yaptığım ve boşanmanın gündeme geldiği birçok ailede gözlemlediğim bir geçek; sorduğum; "Bir an için varsayalım şikayetçi olduğunuz eşiniz tam olarak sizin istediğiniz yapıya dönüşmüş olsaydı, o kişiyle evliliği devam ettirme konusunda ne düşünürdünüz?" sorusuyla netleşiyor. Bu soruma aldığım cevapların tamamı aynı: "Hocam o kadar kötü anılarımız birikti ki, artık o insanla ne olursa olsun devam etmek zoruma gider"

Anılar Olumlu ise

Bu durumun tam tersi olarak da; yıllarca eşiyle çok iyi anılar biriktirmiş bir kişi sonradan gelişen olaylar ne kadar olumsuz olsa da yaşanmış güzel günlerin hatırına evliliklerini devam ettirebilmek için olağan üstü çaba harcamaktalar.

Anılarınızı olumlu olması için öncelikle iletişim becerilerinizi yükseltin, birbirinize hitap tarzınız olumlu olmalı, eleştirel yaklaşmayın, aşağılamayın, sürekli savunmayın, susmayın, Sevgi, saygı sadakat ve sorumluluk(4 S) unutmayın, kişiliklerinizin uyumlu olması %60-70 olması yeterlidir.

Kişiliklerinizin uyum oranının % 100 e yakın olması çok sağlıklı evlilik yapacağınızı göstermez, uyumun az olması sağlıksız evliliği getirmez tüm konu ilişkilerde uyumlu olabilmektir. Eşinizi asla değiştirmeye çalışmayın, her konuda farklı görüş, anlaşmazlık kesinlikle her zaman olabilir. Sorunlar kaçınılmazdır. Sorunlar değil sorunları çözme biçiminiz çok daha önemlidir. İlk yapacağınız iş öncelikle onu sonuna kadar dinleyin, onunda sizi dinlemesini sağlayın. Dinleme anında sabırlı olun, söz kesmeyin suçlamayın savunmaya geçmeyin sorgulamayın sadece tam olarak ne düşünüyor ne hissediyor onu anlamaya çalışın. Anlatmaktan, ikna etmekten, değiştirmekten ve tek taraflı fedakarlık beklemekten kaçının. Anlamak, dinlemek çok daha kıymetlidir. Anlaşamadığınız konularda iki tarafında çözüme götüren ortak adımları atmaları fedakarlık ta bulunmaları önemlidir. Çatışmalara neden olan sorunları çözmekten önce nasıl davranacağınız nasıl konuşacağınız sorunu çözme biçimi üzerinde durmanız gerekir. Hiçbir konu hasıraltı edilmemeli, hafife alınmamalıdır