Ev bark sahibi olmak, kişinin ilk amacı.

     Yoksa, olur ondan çevresi, hepten dâvâcı.

     Evler, insanı koruyan kutsal kale.

     Evsiz kalan, düşer acınacak hâle.

     Ev, dünyada insanın küçük cenneti.

     Yaratanın, önceki güzel nimeti.

     Herkesin, iyi kötü olmalı evi.

     Kapar yoksa onları, yalnızlık devi.

     Diyemez n’olur olsa, yeryüzü hanem.

     Bırakmazlar seni orada, bir tanem.

     Diyemez insanlar, eve yok ihtiyaç!

     Her insan hayatta, dört duvara muhtaç.

     İyi kötü, olmalı dünyada bir çatın.

     Ancak o zaman, emniyettedir hayatın.

     İzzet-i nefis, namus, ahlâk ve haysiyet;

     Onunla korunur, bu gibi hassasiyet.

     Çünkü, olur ancak emniyet, evinde.

     İnsan evinde olur, tam bir güvende.

     Evinde, hisseder kendini özgür.

     Evinde bulur kendini, tam hür.

     İnsan ancak, evinde çok mutludur.

     Evinde rahatlar, sükûnet bulur.

     Evinde arar, küçük de olsa huzuru.

     Ufak da olsa, evinde görmez kusuru.

     Dünyada mekân, âhirette  iman der.

     Ancak, bu gerçekleşirse rahat eder.

     Ev halkı; küçük büyük, çeşit çeşit.

     Olmaz körükörüne, birbirine eşit.

     Bekler, babadan fertler; eşitlik değil adalet.

     Tıpkı, devlet gibi ister ondan, kutlu saadet.

     Çünkü evrende; eşitlik denen zulüm yok.

     Lâyık olunanı veren, adalet ise çok.

     Yalnız bir yerde, eşitlik denen bir şey var:

     Eşitlik ancak, Adalet ve Hak katında işe yarar.

     Baba olmuş, evin değişmez temeli.

     Halkını hoşnut etmektir, tüm emeli.

     Ev sayılır, küçük şirin bir devlet.

     Hane halkı ise, içindeki bir millet.

     İnsan emin olur evde, hem onadır emanet.

     Millete ise, evi yerindedir sahiblendiği devlet.

     Kişi için sayılır evi; eşsiz, nadir bir ziynet.

     Milletin ise olur evi, sanki kutlu bir devlet.

     Evi; kişinin her zaman ettiği, başının tâcı.

     Devlet ise, milletin hiç eksik olmayan ilâcı.

     Olsa da bazen, millet için aldığı ilâcı acı.

     Olur devlete millet, yine de hep duacı.

     Çünkü insan, her durumda eve emanet.

     Tıpkı olduğu gibi devlet; sahib-i millet.    

     Zira, sayılır ev, küçük bir devlet.

     Devlet ise, büyük bir evdir evlât.

     Seven evini, sever mahalle, şehir ve vatanı.

     Düşünür, altındaki binlerce şehit yatanı.

     Allah, ne versin zeval, asil millete.

     Ne de versin zeval, o kutlu devlete.

     Devlet millet elele, sürsün ta Kıyamete kadar.

     Sahiplenerek millet devlete, daim olsun var.

     İşte Irak, Filistin, Batı Trakya zulümleri!

     Ta ötelerdeki, Doğu Türkistan mazlumları!

     Devlet varlığını hafife alanlar, düşünseler biraz.

     Gaflet uykusundan, kendilerine gelseler biraz.

     Ve kimi aydınım, devletten yana çok dertli!

     Acaba bir süre, oralara göndersek mi?

     Devletsiz kaldıklarından ötürü, içlerinde acı!

     Arıyor devletlerini, gece gündüz olup Hakka duacı.

     Hâlâ mı kanılacak; AB, ABD ve Çıfıt’ın oyununa?

     Hâlâ mı girilecek, zehirli yılan gibilerin koynuna?

     Devlete sarıl da, bütün gücünle ağlat düşmanı bu kez.

     Sana yar olmaz, sana ram olmaz düşmanı, durma çiğne ez.

     Bu kadar saflık yeter, uyan da gel artık kendine!

     Sarılmayı bırak, boynuna atılan kemendine!