“Muhabbetten oldu Muhammed hâsıl,

Muhammedsiz muhabbetten ne hâsıl?”

Hz. Muhammed’e “İlâhî Muhabbet”in sebebi; Allah’ın ilmindeyken, O’nun tarafından sevilmiş olması, Allah’ın O’nu kendine muhatap olarak seçmesidir.

Allah’ın Hz. Muhammed’i muhatap seçmesinden; her insan kendine bir pay çıkarabilir. Hz. Muhammed’in şahsında insan; Allah tarafından seçildiğini, has bir muhatap kılındığını. Dünya denilen ziyafet sofrasında ağırlandığını. Sonrasında ise, Âhiret’te devam etmek üzere, orada ebediyyen kalacağını düşünmeli. Ve bu seçilişi insan; kendisi için, en büyük bir şeref saymalı. Yüce Allah’a muhatap olmayı en büyük paye bilmeli. Bunu, gayelerin gayesi olarak hedef edinmelidir.

x

Bu meşhur beyti, bir de şu şekilde ifade edebiliriz:

“Muhabbetten oldu insan hâsıl,

İnsansız muhabbetten ne hâsıl?”

Çünkü, Hz. Muhammed’in şahsında insan, masnuatın / sanatla yaratılanların en mükemmeli, en harikası ve mahlûkatın en câmii (çok yönlüsü)dür.

Böylece insan, bu İlâhî muhabbet ve rağbetin ve bu niteliklerin en mümtaz / en seçkin mazharıdır.

Bu özellikleri yüzünden hilkat / yaratılış ağacının, yani kâinatın şuurlu ve bilinçli bir meyvesidir.

x

Bunun içindir ki, Yüce Allah nezdinde, kâinat değil insan;

Allah’ın gözdesi, âdeta bir tanesidir.

O’nun için insan, âdeta Allah’ın biçilmiş kaftanıdır. Bu yüzden, Allah’ın tercihi insandan yana ağır basmaktadır.

Çünkü, bu hakikati en güzel şekilde ifade eden, şöyle bir rivayet vardır:

“Ne arz beni içine alır, ne de sema.

Mü’min kulumun kalbine yerleşirim.” (Prof. Dr. Şadi Eren: Aclûnî, II, 195)

x

Ey insan sen! Parçası ve mensûbu olduğun kâinattan önce plânlandın. Düşünüldün. Donatıldın.

Sonra da, rûhun; maddeye yani ete kemiğe büründürülerek; dünyaya ve lâyık olduğun yere konuldun.

Ölürken ve batarken de, yeni doğuşlarda olacaksın.

Korkmana sebep yok!

Çünkü nisyana / unutulmaya gark olmayacaksın!

Bu defa daimî olarak, varlığını hep sürdüreceksin!

x

Çünkü,

Mademki Allah bâkî,

Sen de onunla,

Olacaksın daimî!

Ya ne sanıyordun?

Ey insan kendini;

Sen yolda bulunmadın ki,

Elbette,

Olacaksın ebedî.