EDİNBURGH YOLCULUĞU ...dünden devam Yolda sık sık karavan parklarına rastlıyoruz. Şatoların etrafındaki vakıf arazilerin çokluguna şahit oluyoruz. Yol boyunca, öbek öbek ağaç toplulukları görüyoruz. Belli ki orman kalıntıları. Çevreleri, çok soğuk geçen, eski kış mevsimlerinde odun yapmak veya tarla açmak için bol bol kesilmişler! Anadolu köylerinde de, aynı amaçlarla etrafları kesilerek açılmış öbek öbek karşimıza çıkan ağaç toplulukları vardır. Mesela Orta Karadeniz yöresinin iç kısımlarında, bu tarz uygulamaya tabi kılınmış aynı şekilde ağaç kümelerine bol bol rastlanır ki, bunlara 'salak' denir. Çevreleri yüksek olmayan duvarlarla kuşatılmıştır. Hayvanların geceleyin buralarda barınmaları sağlanır. Sanki aynı süreç buralarda da uygulanagelmiş. İşte bu gibi, uzun çam ağaçlarından müteşekkil / meydana gelen ağaçlıklar; yol boyunca bize el sallayıp durdular sanki. Tuğladan yapılmış evlerin başlamasıyla, artık tamamen İngiltere bölgesinde yol aldığımız iyice anlaşılmış oluyor. Yol boyunca aynı zamanda Garden Center denen bahçecilik merkezlerine de rastlıyoruz. Bu çesit yerler, İngiltere'de oldukça yaygın. Bahçeyle ve Bahçecilikle ilgili her şey, buralarda fazlasıyla var. Bunlardan biriyle daha New Castle şehri yakınlarında karşılaşıyoruz. Şimdi de sanayi şehri görünümünde büyük bir şehrin yakınından geçiyoruz. Yol güzergahında toplu halde bulunan fabrikalar ve belli aralıklarla karşımıza çıkan yüksek yüksek binalar dikkatimizi çekiyor. *** Edinburgh'u ve bu gibi şehirleri görünce tarihimizin / geçmişimizin kıymet ve değerini layıkıyla bilmediğimizi esef ve üzülerek anlıyoruz. Kadrini tam manasıyla bilmediğimiz için, onları koruma ihtiyacını da, ne yazık ki pek duymuyoruz. Üstelik habire yok etmekle meşgulüz. Onlar eski şehirlerini hemen hemen aynen muhafaza eder; yeni şehirlerini eskinin yanına inşa edip kurarken; bizler yenilerini; eskilerini yıkıp onların üstüne kuruyoruz. Asır - dide / nice asırlık / yüzyıllık taştan / somut tapularımız üzerine, adeta hatime çekiyor, onları şuursuz ve bilinçsizce yok ediyoruz! Buna engel teşkil edenleri, kendi haline bile bırakmıyoruz! Özellikle kasıtlı olarak çikartılan yangınlarla yakıp kül ediyor, varlıklarına son veriyoruz! Onlar, eskinin her şeyine ama gerçekten her şeylerine geçmişten kalan bir hatıra gözüyle bakarken; bizler ancak beylik diye vasfedip niteliyebileceklerimizi, o da lütfen koruma altına alıyor; büyük kısmına ehemmiyet vermiyor onlara hor bakıyor, onları hor görüyor; kendi bindiğimiz tarih dalını bizzat kendimiz kesmekte bir beis, bir mahzur görmüyoruz! Onlar, tarihlerine sımsıkı yapışır; geçmişin her şeyine sahip çıkar; her şeylerini gözü gibi korurken; bizlerin bu mirasyediciliği, gerçekten çok acı ve istikbal ve geleceğimiz için cidden çok kaygı vericidir. 13 Nisan 2006 Cambridge - ENGLAND BİTTİ