İngiltere Parlamentosu, Başbakan Theresa May’in AB (Avrupa Birliği) ile yaptığı çıkış anlaşmasını (Brexit) 202’ye karşı 432 oyla reddetti, hükümete ise 306’ya 325 oyla güvenoyu verdi. İngiltere halkının May ile birlikte 2019’a büyük bir belirsizlik ve çeşitli senaryoların gündemde olduğu bir ortamda girdiği bir gerçek.

Önümüzdeki süreçte en baskın senaryo ise anlaşmasız Brexit, yani 29 Mart itibariyle Birleşik Krallık’ın anlaşma sağlanamadan AB’den ayrılması.

Diğer yandan İngiltere Merkez Bankası anlaşmasız Brexit durumunda ülke ekonomisinin resesyona girebileceği, işsizlik oranının iki katına enflasyonun ise yüzde 2,4’ten 6,5’e yükselebileceği açıklamasında bulunmuştu.

Başbakan May ikinci bir Brexit’e ise, ‘Halk zaten kararını verdi’ diyerek karşı çıkıyor. Brexit’in geciktirilmesi ihtimaline gelince, Brexit muhaliflerinin 9 Ocak’ta meclise sundukları ve 297’e 308 oyla kabul edilen tasarıyla birlikte Brexit anlaşmasının meclis tarafından reddedilmesi durumunda hükümetin izleyeceği yolu üç gün içerisinde meclise bildirme zorunluluğu getirildi. Ayrıca, Avrupa Komisyonu Sözcüsü Mina Andreeva’nın ‘masadaki anlaşma metnini tekrar müzakere etmeyeceğiz’ açıklaması göz önüne alındığında Brüksel’in yeni bir anlaşmaya pek sıcak bakmadığı ortada.

Diğer bir ihtimal ilerde yapılabilecek yeni bir güven oylamasını kaybetmesi  ve 14 gün içinde bir hükümet kurulamaması halinde erken seçime gidilmesi.

Önümüzdeki süreçte izleyip göreceğimiz tüm bu olası senaryoları ABKAD (Avrupa Birliği ve Küresel Araştırmalar Derneği) Başkan Yardımcısı Dr. Can Baydarol ile konuştuk..

ABKAD (Avrupa Birliği ve Küresel Araştırmalar Derneği) Başkan Yardımcısı Dr. Can Baydarol

• Hocam öncesinde süreci takip etmeyenler için en başa dönecek olursak İngiltere’yi AB’den çıkmaya iten sebepler neler?

İngiltere AB’ye katıldığı andan itibaren hiç kendisini AB’li gibi hissetmedi. Thatcher hükümetinden günümüze, AET, AT, AB hep ayrıcalıklar istedi, çoğunlukla da istediklerini aldı.  Nihayet aynı geleneksel doğrultuda Cameron AB’nin göç politikası doğrultusunda şantaj ve kendi başbakanlık geleceği ilişkisi ile AB’de kalıp kalmamak noktasındaki referandumu gündeme getirdi ve şu anda yaşanan bütün belirsizliklerin mimarı oldu. Diğer ifadesi ile yaşadığımız dünyanın en karmaşık teknik sorununun, hiçbir fikri olmayan insanlara sorulmasının demokrasi ile bağdaşıp bağdaşmadığı sorusunun sorgulanmasına da yol açtı.

• Muhtemel senaryolara bakıldığında hükümetin işi oldukça zor görünüyor, ne dersiniz?

Çok kısaca cevap gerekirse evet çok zor.  Zaten hem anlaşmaya hayır derken, May’e güven oyu vermek, “aman beni bulaştırma, senden sonrasına biz (ben) bakarım” klasik popülizmin bir işareti gibi duruyor.

• Bu mevcut senaryoları daha anlaşılır kılmak ve biraz açmak gerekirse, herhangi bir anlaşma olmadan İngiltere’nin AB’den ayrılması durumunda olasılıkları siz nasıl görüyorsunuz?

İngiltere için felaket olacağını May zaten söylüyor. Ekonomik açıdan kişi başına ödenecek faturanın 700 pound’dan 1100’e yükselmesi (anlaşma halinde ödenecek 47 milyar pound tazminattan öngörülemez miktarlara yelken açılması), resesyon, işsizlik, küresel finans aktörlerinin İngiltere dışındaki adreslere şimdiden taşınması. Daha da beteri Büyük Britanya İmparatorluğu düşünün sona ermesi. Diğer ifadesi ile İrlanda, İskoçya, Galler, Cebeli Tarık ayrılıkçı hareketlerinin öngörülemeyen sonuçlarıyla yüzleşme.

• 29 Mart yaklaştıkça ikinci bir referandum gündeme gelirse süreç nasıl işler?

Herhalde May artık ortalarda gözükmez. İlk referandumu demokrasinin gereği diye işleyen ve bunun için bugüne gelinmesine yol açan May yerine yeni bir Muhafazakar Parti lideri ortaya çıkabilir. Ama İşçi Partisi lider Jeremy Corbyn’in çağrılarını da göz ardı etmemek gerekir.

• İkinci bir güven oylaması çağrısında May yine kazanıp yoluna devam eder mi, yoksa erken seçim yolu gözükür mü, parlamentodaki havayı nasıl okuyorsunuz?

İşçi Partisi lideri ilk oylamadan sonra erken seçim çağrısı yapmaya devam etti. Evet belki May güven oylamasını atlattı ama, sorun çözülmüş değil. Şu an itibarı ile kaotik bir süreç var. Sorunuza net bir cevap mümkün değil.

• Birleşik Krallık’ın parçası Kuzey İrlanda ile AB üyesi İrlanda Cumhuriyeti arasında fiziki sınır olmamasını garanti etmeyi amaçlayan ‘Backstop’ tedbir uygulamasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Hem AB’yi hem İrlanda Cumhuriyeti’ni hem de Kuzey İrlanda tarafını memnun edecek bir formül bulunması elzem, zira Brexit’e dair öngörülen tüm bu senaryoların başlıca etkenlerinden biri de bu sanırım..

Galiba sorunuza yukarıda cevap vermiştim. May’in ortaya koyduğu Birleşik Krallığın bölünme korkusu ile ilgili. Peki bir an düşünelim. Yılda Birleşik Krallığa giren TIR sayısı 1 milyon 400 bin (çıkanlar hariç). İrlanda’da her şeyin eskisi gibi devam ettiği, Brexit sonrası sınır kontrollerinin tekrar tesis edildiği bir İngiltere sizce nasıl bir ülke olabilir? Şu anda dünyada güneş İngiltere’nin üstünde çok hızlı batacakmış gibi duruyor. Bunları alt alta yazdığınızda. İngiltere’nin imdadına yetişen Avrupa Adalet Divanı’nın kurucu Antlaşma’nın 50. Maddesini yorumlayan kararı. Diğer ifadesi ile İngiltere ayrılık kararını geri çekerse, kaldığı yerden tam üyeliğe devam eder.

• Son olarak Brexit süreciyle birlikte gündeme gelen hükümet ile muhalefetin farklı noktalarda durduğu ‘Kanada’ ve ‘Norveç’ formüllerini biraz açar mısınız?

Her iki alternatifte İngiltere’yi tatmin etmez düşüncesindeyim. Bunlardan birisi Serbest Ticaret Bölgesi, diğeri ekonomik alan sözleşmesi. Karar alma sürecinde masada yoksanız, çıkarlarınızı kollayamazsınız. Bu aralar İngiliz araştırmacılarının Türkiye’yi mercek altına almalarının bu amaçla olduğu düşüncesindeyim.

RÖPORTAJ: ESRA BARIK