Seneler önce yaşanmış bir “gasp” olayının acı hatırasıdırlar. Tarihin en kanlı çarpışmalarından olan ve 250 bin şehit verdiğimiz Çanakkale Savaşı'nın arka planında yaşananlar da oldukça etkileyici! 100 yıl önce Türk milletinin içeriden ve dışarıdan gelen her türlü fitneye karşı gösterdiği feraseti, dayanışmayı, birlik ve beraberliği, her türlü olumsuzluğa rağmen gösterdiği o eşsiz mücadelede yaşanlar hüzünle tarihin arşivinde yerini alıyor.

Çanakkale Savaşları esnasında 'denize düşen yılana sarılır' misali İngiltere'den iki savaş gemisi sipariş edilir. Ancak İngiltere son taksit te ödenmesine rağmen gemileri vermez. Tabii o gemilerin parası için ise çok ayrı bir mücadele verir Osmanlı halkı...

“Sultan Osman”la “Reşadiye”, bundan 104 sene öncesinin iki savaş gemisi, daha doğrusu bir başka ülkeye sipariş ettiğimiz, bedelini memlekette aylarca süren heyecanlı bir kampanyayla toplayıp son kuruşuna kadar ödediğimiz ama bir türlü bizim olamayan ve “gaspedilen” iki gemidir..., Sultan Osman ve Reşadiye Gemileri'nin hikayesi... Genç Osmanlı kadınları gemilerin taksit parasına destek için İstanbul'da bulunan Ermeni, Rum ve Avrupa'dan gelen Batılılara çeyizliklerini satar. Hatta o da yetmez kimi kızlar saçlarını keser kimisi saçlarını kazıtır ve yine bu kişilere saçlarını satar. Çünkü o dönem Avrupa'da peruk malzemesi için gerçek saça talep fazladır ve maddi değeri yüksektir. Ayrıca bayram gibi vesilelerle öğrencilerin ellerine kumbaralar verilir ve bu kumbaralarla paralar toplanırdı.

1903 yılında İngiltere’ye Osmanlı Donanması hakkında bilgi veren Kraliyet Armadası Birinci Lordu Earl Selbourne, Türk donanması için “Mevcut bile değil.” demişti.

Osmanlı Devleti’nin donanma açısından güçlenmesi gerekiyordu. 1900’lerin başında denizlerde üstün olmak her şeyden Çünkü kara yolları henüz o kadar gelişmiş değildi.

önemliydi. 1911 yılı baharında, Arjantin ile yaşanan amansız deniz çekişmesi yaşanırken, Brezilyalılar dünyanın en büyük savaş gemisine sahip olmak istiyorlardı. Bu amaçla Brezilya; İngiltere, Newcastle’daki Armstrong şirketine bir drednot siparişinde bulundu ve adını Rio de Jenerio koydu.

1913’e gelindiğinde Brezilya ile Arjantin arasındaki sorunlar giderilmiş, 1913 Temmuzuna kadar Brezilya’nın yaptığı düzenli ödemeler bu tarihten sonra kesilmiştir. Brezilya gemiyi almaktan vazgeçmişti. Armstrong Şirketi çok fazla telaşlanmamıştı çünkü gemiyi alacak biri mutlaka bulunacaktı. Osmanlı Devlet’i İngiltere’ye kırka yakın irili ufaklı gemi siparişinde bulunmuştu. Başlangıç için o günün parasal karşılığı dört milyon Pound'a iki drednot ısmarlanmıştı.

Biri Reşadiye olacak drednotlardan diğeri ise Sultan Osman I adıyla alınacaktı. Sultan Osman gemisi, Yunanlıların da katıldığı ihalede Osmanlı Devleti tarafından alınan Rio adlı gemiydi. Süvarisinin kimliği bile saptanmıştı: Hamidiye’nin efsanevi kahramanı Rauf Bey... Bu gemilerin alınabilmesi için yeterli bütçe olmadığından geniş çapta bir bağış kampanyası düzenlenmiş, o zamanın olanaklarıyla kahvelerde, halkın toplu olarak bulunduğu yerlerde, müsamere ve eğlencelerde sürekli olarak para toplanıyordu.

Bayram gibi vesilelerle öğrencilerin ellerine kumbaralar veriliyor ve bu kumbaralarla para topluyorlardı. Önemli para yardımlarında bulunanlara “Donanma İane Madalyası” adı altında bir de madalya veriliyordu. Gelinlik genç kızlar tek varlıkları olan saçlarını bu gemilerin satın alınabilmesi uğruna kesip, bağışladılar... 27 Temmuz 1914’te Reşit Paşa vapuru ile Sultan Osman’ı teslim almak üzere, Bahriye Nazırlığı’nı ve Osmanlı Devleti’ni temsilen Rauf Bey Newcastle’ a varmıştır.

Churchill Sultan Osman’a el koymanın çok büyük bir diplomatik karmaşaya neden olacağını bilmektedir ama İngiliz Armadasının önüne çıkabilecek böylesi bir gemiyi teslim etmek de istememektedir.

Ve 3 Ağustos 1914’te Churchill’in açıklaması ile Sultan Osman ve Reşadiye’ye el konduğu resmi olarak açıklanmıştı.

Rauf Bey anılarında şöyle diyordu: “Geminin son taksiti olan yedi yüz bin Lira da ödenmişti. İşleri bir an önce bitirmek için denemelerin bir kısmından vazgeçerek fabrika ile 2 Ağustos 1914 günü geminin, bize teslimi konusunda anlaşmıştık. Fakat parayı verişimizin ertesi günü için kararlaştırılan sancağımızı çekme töreni zamanından yarım saat önce İngilizler Sultan Osman’a el koydular.” “Gerektiği şekilde şiddetle protesto edildiyse de kimse oralı olmadı”

Bu gemiler paraları ödendiği halde teslim edilmemiş, paraları ise iade edilmemiştir. Sultan Osman gemisi derhal İngilizleştirildi ve ismi “Agincourt” olarak değiştirildi.1924'de hurdaya çıktı. Reşadiye ise Erin ismini aldı. Fakat kaderi oldukça hazin oldu. 22 Ağustos’ta seyre hazır olan geminin denenmesinde görülür ki inşasında bilinçli olarak kalitesiz, çürük malzemeler kullanılmıştır. Yeterince randıman alınamamış, sık sık arıza çıkartmış ve bu nedenle 1922 gibi erken bir tarihte hizmet dışı kalmıştır.

 İngilizler öyle bir millettir ki, yine yapacağını yaptı! Analarımızın, bacılarımızın altınlarıyla, gözyaşı, göz nuru dökerek yaptıklarıyla, genç kızlarımızın çeyizliklerini ve saçlarını satarak bedelini ödediği iki gemimizi bize teslim etmediler. Şayet bizim gemilerimizi verselerdi bize ait olan Yunan Adalarını geri alırdık. 

İngilizler yine yapacağını yaptı. Dikkat edilirse aynı kalleşlik bugün ABD tarafından F-35 SAVAŞ UÇAKLARI içinde Ülkemize karşı yapılmaktadır. "Amerikan Kongresi’nde Türkiye’ye yapımında yer aldığı F-35 savaş uçakları da dahil olmak üzere “büyük savunma malzemeleri” teslimatının dondurulması yolunda çalışmalar başlatıldı. 

O nedenle diyoruz ki Tam bağımsız güçlü Türkiye yarınlarda özlemimiz olacaktır ...