Çanakkale’de İngiliz ve Fransız Orduları, 1915 yılı Ağustos ayında yeni kuvvetlerle Arıburnu’ndaki Anzak Kolordusunu takviye ederek başlattıkları, bölgedeki Türk Kuvvetlerini kuzeyden kuşatarak imha ve Çanakkale Boğazı’nı aşma harekâtı başarılı olamamış ve savaş yeniden siper muharebeleri haline dönmüştü.

Türk Ordusunun kahramanca savunması, müttefiklere adım attırmamıştı. Yine bazı yerlerde mevziler arası sadece 10-15m idi. Eylül, Ekim ve Kasım ayları her iki taraf ateş muharebesi ile birbirine zayiat verdirmeye çalışıyordu.

Bölgeye bu yıl kış erken gelmiş soğuk, yağmur ve çamur içinde, özellikle sahile yakın çukur alanlarda müttefikler adeta bataklıklara saplanmış gibi idi. Yeni atanan müttefik orduların Başkomutanı General Monro’da artık Gelibolu’nun tahliyesi gerektiğini düşünüyordu.

Avrupa’da Alman taarruzları karşısında sıkışan Ruslarda, Odesa’da İstanbul için beklettikleri kolorduyu bu cephede kullandıklarından General Monro gibi değerlendiriyorlardı. Ayrıca Bulgaristan da Almanya yanında harbe girmiş ve Sırbistan’a taarruzları karşısında Sırplar geri çekildiklerinden Almanya ile Osmanlı’nın karadan irtibatı sağlanmış, yardımlar Çanakkale’ye ulaşmaya başlamıştı.

Gelibolu cephesine gelen İngiliz Harbiye Nazırı Kitchener de Gelibolu cephesinin boşaltılarak, buradan çekilen kuvvetlerle Selanik üzerinden Sırplara yardım edilmesini uygun bulmuştu.

Müttefiklerin Arıburnu ve Seddülbahir bölgelerinde, 3-4 km derinlikteki bir alanda, 128 bin kişilik kuvveti, 10 bine yakın hayvanı, 300’ü aşkın muhtelif çapta topu, binlerce değişik tipte araba, dağlar gibi cephane, malzeme ve yiyecek stokları vardı.

Çekilme anı birliklerin en hassas zamanıdır. Hele baskı altında ve gemilere çekilen birliklerin kurtulma şansı çok azdır. Bu nedenle çekilmede gizlilik son derece önemlidir.

Müttefikler de 10 Aralık 1915’ten itibaren Arıburnu’ndan çekilmeye başladılar. Her türlü gizleme ve yanıltma tedbirleri alınmış; tahliye işleri sadece geceleri yapılıyordu. Tahliyenin Türk mevzilerinde anlaşılmaması için, hiçbir şekilde ışık yakmadan, sigara içmeden, konuşmadan sessizce sahile, oradan da teknelerle ayrılıyorlardı.

Çanakkale Kahramanı Albay Mustafa Kemal de hastalığı nedeni ile 10 Aralık’ta İstanbul’a hareket etmişti.

Arıburnu’nun tahliyesinin tamamlandığı 20 Aralık günü hava aydınlanınca bölgede hiçbir İngiliz ve Anzak askeri kalmamış, tahliye Türk mevzilerinden de hissedilmemişti.

Seddülbahir bölgesinde de tahliye 29 Aralık’ta başladı. 9 Ocak’a kadar bölgeden beş İngiliz tümeni ile bir Fransız Tugayı ve ağırlıkları, yine Türk birliklerine hiç hissettirilmeden tahliye edildi.

Dünyanın en güçlü kara ve deniz kuvvetleri; kaybettikleri savaşlardan sonra Gelibolu Yarımadası’ndan zayiatsız bir şekilde kaçmayı başarmışlardı.

Evet bu kaçış oldukça mükemmeldi ama, sonuçta yenilmişlerdi. Böylece müttefik donanmanın 19 Şubat 1915’te Çanakkale Boğazı tabyalarına taarruzları ile başlayan dünyanın bu en kanlı savaşlarından biri, Türk Ordusunun zaferi ile sonuçlanmıştı.