Propaganda döneminde HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, “Mansur Yavaş’ta bilecek ki seçilmişse HDP oylarıyla seçilmiştir. HDP'lileri yok sayarak, Kürtleri yok sayarak, Ankaralıları yok sayarak siyaset yapamaz. O da işte bizim gücümüzdür. Ekrem İmamoğlu seçilmişse bilecek ki o kentte yaşayan 3 milyon Kürdün oyuyla seçilmiştir. Kürtlere rağmen siyaset yapamayacağını bilecek. Yapmaya çabalarsa zaten siyaseten bir karşılığı olmayacaktır. O kentin belediye başkanı olmayacak, olsa olsa o kentin kayyumu olur. Biz bu riski alıyoruz. Seçmenlerimize diyoruz ki biz bu riski alacağız ve Türkiye'yi değiştireceğiz” şeklindeki sözleriyle gündem olmuştu.

CHP ve İyi Parti’nin İttifakında HDP sözde yoktu. Ama kâğıt üzerinde olmasa da fiilen bu ittifakın yapıldığı parti sözcülerinin açıklamalarından ve seçmen kitlesinin tercihinden gayet net bir şekilde görüldü. SP Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu da bir ittifakın içinde olmayacaklarını ancak Millet İttifakıyla dirsek temasında olacaklarını söylemişti. HDP’li yöneticilerin Şanlıurfa’da ‘Saadet adayını destekleyecekleri’ ifadesi seçim öncesinde pek kabul görmemiş gibi duruyordu. Fakat seçim sonuçları gerçeği kamuoyuna sundu. AK Parti’nin yüzde 60 ile birinci çıktığı Şanlıurfa’da SP adayı yüzde 36 ile ikinci oldu. HDP ise Başkan adayı göstermemiş, fakat meclis seçimine katılmıştı. Yüzde 52 ile birinci olan AK Parti’nin ardından HDP yüzde 20 oy ile ikinci oldu. Başkanlık yarışında yüzde 36 alan SP’nin oyu ise mecliste büyük düşüş gösterip 14’e geriledi. Siz yine de SP’nin HDP ile ittifak olmadığına inanmakta serbestsiniz!

*       *       *

Esenyurt’ta 2018 seçimlerinde 549 bin 448 seçmen vardı, bunun 470 bin 917’si oy kullandı. 31 Mart’ta ise seçmen sayısı 556 bin 619’a yükselirken 456 bin 8 oy kullanıldı. Nüfus yükseldi, seçmen arttı, fakat kullanılan oy miktarı düştü.

2018 Milletvekili seçiminde yüzde AK Parti yüzde 39 ile ilçede birinci olurken, CHP yüzde 22 ile ikinci, HDP yüzde 21 ile üçüncü, MHP 8 ile dördüncü ve İP 6 ile beşinci olmuştu. Önemli değilmiş gibi görünse de SP’nin 5 bine yakın sayısal ve yüzde 1’e varan oyu da söz konusuydu. Cumhurbaşkanlığı seçiminde tablo biraz daha farklı olmuştu. Erdoğan 48 ile birinci, İnce 31 ile ikinci, Demirtaş 16 ile üçüncü ve Akşener 3 ile dördüncü olmuştu.

Esenyurt’ta 2019 Belediye seçimlerinde HDP ve İyi Parti aday çıkarmazken CHP’nin oyu yüzde 51’e fırladı, AK Parti yüzde 47’de kaldı. İlçede geçersiz oylardaki yüksek rakam da itiraz konusu oldu.

39 ilçenin 24’ünü AK Parti, 14’ünü CHP ve 1’ini MHP kazanmışken, ilçe Belediye Başkanlığı ve Meclis Üyeliklerinde açık ara geride kalan CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazandığına inanmak gerçekten zor.

Ankara’da da benzer durum söz konusu. 25 ilçenin 19’unu AK Parti, 3’ünü MHP ve kalan 3’ünü CHP almışken Büyükşehir Belediyesi seçimlerini CHP’nin kazanmış görünmesi oy tasnifinde veya kaydında hatanın yanı sıra sabotaj olabileceği ihtimalini akıllara düşürmeye yetiyor.

*       *       *

AK Parti İstanbul ve Ankara’nın birçok noktasında sayımlara itiraz ederken CHP adayı Ekrem İmamoğlu’nun apar topar Ankara’ya gidip Anıtkabir’i ziyaret etmesi, şeref defterine ‘Belediye Başkanı sıfatını kullanarak’ imza atması, ‘kendinden emin’ bir görüntü vermenin yanında  ‘şaibeyi gölgelemek’ girişiminden başka bir şey değildir. Bir de gizli yapıldığı söylenen ama net bir fotoğraf verilen Eyüp Sultan’da mesaj kabilinden kılınan ‘Huzur Namazı’ var; vakti geldiğinde derinlemesine analizi yapılması gereken!

Bu arada sosyal platformda SP’li bir adayın, Ekrem İmamoğlu’nun kazandığını beyanla, ‘Aldınız mı imamın yuduğunu’ şeklinde mesaj paylaşması, dirsek teması pozisyonunun kucaklaşmaya dönüştüğünün fotoğrafını veriyordu.

*       *       *

Oyların yeniden sayılması ne sadece biz Türklere has bir uygulamadır, ne de ilktir. Başta Amerika olmak üzere birçok ülkede tereddütler doğduğu takdirde yeniden sayımlar yapılmaktadır. Ankara ve İstanbul’un bazı bölgelerinde de oylar yeniden sayılırken yabancı devletlerin ‘Türkiye’nin iç işlerine müdahale niteliğinde’ yönlendirici, hatta tehditvari açıklamalar yapması kabul edilebilir bir durum değildir.

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli'nin 11 Mart'ta Mardin'in Kızıltepe ilçesindeki mitinginde sarf ettiği, akıllara durgunluk veren ve her bir satırı ‘ihanetten başka bir anlam taşımayan’ konuşmasının gündeme geç düşmesine de hayıflanmamak elde değil. Böyle önemli bir konuşmanın iletişim çağında neden bu zamana kadar kamuya yansımadığını sorgulamak gerekiyor. Bakın ne demiş Temelli:

“Bugün Türkiye’nin en bereketli toprakları burasıdır. Buralar vaat edilmiş topraklardır. Musa bütün ömrünü bu toprakları arayarak geçirdi. Geldiler, bu toprakları da kuruttular.”

‘Geldiler, kuruttular’ dediği, cennetmekan Sultan Alparslan’ın torunu Türklerden başkası değildi elbette. Yerel seçimlerin neden ‘beka meselesi’ olduğunu seçimden önce bir türlü idrak edemeyen yahut etmek istemeyenler umalım ki şimdi anlamış olsunlar. 

Fakat heyhat! Yukarıda bahsettiğimiz aynı SP’li zevat sosyal platformda bir mesaj daha yayınlayıp: “Millet bunaldı arkadaş. Millet birbirine sarılmak istiyor. Ben bu milleti barıştıracağım diyen Ekrem İmamoğlu'nu alkışlıyoruz. Öfke, kin, nefret, ötekileştirme dilini kullanıp bu milleti kutuplaştıranlara inat” dedi.

“Bu topraklar vaat edilmiş topraklardır, Türkler gelip burayı kuruttular” diyen kişiyle aynı siyasi profili nasıl ve neden desteklediklerini düşünmek yerine şecaat arz etme gayretine kapılıp, sirkat ifadesinde bulunuyorlar.

*       *       *

BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu şehit edilmeden önce Konya’yı ziyaret etmişti. Basın toplantısının ardından yemekte sohbete devam ettik, toplantıda sormadığımız soruyu da o sırada yönelttik:

“Tarlanızı kimler sürmüş?”

Merhumun cevabı beraberinde yeni soruları, hatta endişeleri getiriyordu:

“Ülke siyasetinde bizim tarlamız malum, küçük. Seçmenden aldığımız oya bakınca bu görülebilir. Fakat bizim küçük tarlamızı bile sürüp ekmişlerse, tarlası büyük olan partilerin de kendilerini gözden geçirmesi lazımdır. Bizim tarlamızı sürenlerin, öteki tarlalara bulaşmamış olmaları düşünülemez. Üstelik büyük tarlanın mahsulü de çok olur. Bizim gösterdiğimiz cesareti onların da göstermesi ve açık yüreklilikle tarlalarını temizlemesi gerekir.”

Devlet mekanizmaları ve siyaset tarlası o günden bu yana geçen süreçte ne kadar temizlendi, tartışılır. Üstelik batının Türkiye’ye tek kutuplu olarak, sadece FETÖ yapısıyla girmiş olması da düşünülemez. 1 Nisan’ın ilk saatlerinden itibaren batı medyasının ‘Ankara ve İstanbul sonuçları üzerinden yaptığı yorumlara bakıldığında, koparılmak istenen fırtınayı hissedebilmek hiç de zor değil. Ülke genelinde yüzde 53 oranında oy almış bir ittifakı ‘kaybetti’ olarak gösterme maharetini sergileyen batı medyası ve onun paralelinde duran yerli politikacıları siyaset bilimcilerin ayrıca tahlil etmesi, siyaset ilmi adına yararlı olacaktır.

*       *       *

Nemrut, düşman bellediği Hazreti İbrahim’in ateşe atılması emrini verdiğinde sadece insanoğlu değil, hayvanlar alemi de safını seçmişti. Mesela develer sırtlarındaki odunların İbrahim’in ateşine taşınacağını bildiklerinden yüklerini yere düşürerek gönülsüzlüklerini gösterdi. Fakat katır odunları taşımaya gönüllü oldu, şevkle ve hırsla işini yaptı. Karınca ateşi söndürmek için ağzında bir çimke suyla koşarken, kertenkele üfürüğüyle ateşi harlamaya çabaladı. Beyt-i Makdis yani Kudüs’ü yakan ateşe üfleyerek onu kuvvetlendirmeye çalışan ve bundan dolayı lanetlenen de yine kertenkele idi.

Ne katırın taşıdığı odunlar İbrahim’i yakabildi ne de kertenkelenin harlamaya çabaladığı ateş Kudüs’ü yok edebildi. İlahi vaat vardır, kimlerle kol kola yürüseler yürüsünler başaramayacaklar.