Gazetecilik mesleğinde spor yazarlığı, siyaset, magazin, ekonomi ve diğer branşlara göre daha farklı ve polemiğe girmemenin tam anlamıyla ince ayar gerektirdiği bir kulvardır. Bu durum zor, ancak olmazsa olmaz bir özelliktir.

Her ne kadar, zaman zaman bu anlamda hoş olmayan örneklere tanıklık etmiş olsak da, genel geçer eğilim bu doğrultudadır.

Tam 42 yıldır bu işi yazılı ve görsel medyada yapan birisi olarak ve de tirajı yüksek gazetelerde muhabirlik, yazarlık, yorumculuk ve yöneticilik yaptığım süreçleri, şöyle bir gözden geçirdiğimde, tabi ki birçok sporcuyu eleştirip olumsuz yorumlar yaptığımı söyleyebiliyorum. Ancak hiçbir bireyi karalayan ve mesleki anlamda aşağıya çeken bir eylemde bulunmadım.

Evet, gelelim konumuza; Konyaspor yenilgisi sonrasında Fenerbahçeli İrfan Can Kahveci’nin sorumluluk almaktan kaçan, aynı zamanda kendisini yıldız zanneden bir adam yorumu yapan gazeteci Serdar Ali Çelikler’le, bu sözlere, “Şaklaban” diyerek hiç de hoş olmayan bir polemik oluştu.

Serdar Ali Çelikler’in, İrfan Can Kahveci’yi eleştirmesi kadar normal bir şey yok. Çünkü işinin gereğini yapıyor ve bir futbolcuya dair eleştiride bulunuyor. Buraya kadar bir sorun yok.

Ancak, bu eleştiriyi yaparken seçtiğin kelimeler ve tarz kesinlikle önemli. Çelikler, “İrfan Can Kahveci, kendisini yıldız zanneden bir adam. O frikikte o topu Ferdi'ye nasıl atarsın? Sorumluluk almıyorsun. Ben yemem bunları! Ferdi'ye vereyim o ortalasın, Osayi'ye atayım o koşsun. Sorumluluk alacaksın!” diyerek esas manada İrfan Can’a dair düşüncelerini aktarıyor. Lakin, bir futbolcu için, “Kendisini yıldız zanneden bir adam”, ya da, “Ben yemem bunları” gibi bir jargon kullanmak, Çelikler’in yaptığı eleştirinin kalitesini düşürüp, karşı tarafın vereceği tepkilerin dozunu arttırmaktan öteye gitmiyor.

Peki Serdar Ali Çelikler’in, eleştiri tarzını eleştiriyoruz da, İrfan Can Kahveci’nin verdiği yanıta ne diyelim?..

"Merak etme ben çok sorumluluk alıyorum. Sorumluluklarımdan biri de sizin gibi şaklabanların, kötü bir şeyde ortalığı karıştırmaya çalışıp sürekli birilerini ortaya atanların, algı yapmaya çalışanların, ailemize karıştırmasına izin vermemek. Oynarız veya oynamayız her zaman takımımıza destek olur, Fenerbahçe'nin iyiliği için herkesle mücadele ederiz biz merak etme sen. Geçen sene üstümüze yaptığın algıları geçtik, yemeyiz bunları." İşte bu sözler de İrfan Can’ın Çelikler’e verdiği cevap.

Yani tabiri caizse, “Al birini vur ötekine”… Olayın iki tarafının da tarz ve üslubundaki sıkıntı gayet açık.

Kendi adıma söyleyeyim; Meslektaşım Serdar Ali Çelikler’in yaptığı eleştirinin içeriğine büyük bir oranda evet, üslubuna hayır derken, İrfan Can’ın cevap metnini de aynı oranda üslupsuz buluyorum.

Yukarıda da altını çizdiğim gibi, meslekte geride kalan 42 yıla dayalı olarak, bir meslektaşımın işi gereği eleştiri ve yorum yapması değil rahatsız edici olan. Tıpkı İrfan Can’ın da yanıtında olduğu gibi polemiğe dönüşen üslup tarzıdır diyorum.

Hoşçakalın…

Erden AKTOĞU

[email protected]