Öncelikle herkesin, hepinizin mübarek ‘Kurban Bayramı’nı kutluyor ve içinden geçtiğimiz şu zor günlerin bir an önce üstümüzden kalkmasını temenni ediyorum.

Karakter olarak, erken konuşmaktan hoşlanmam. Ancak, bazı durumlarda, Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan bellidir gerçeğini de asla göz ardı etmem. Bu nedenle Lig’in daha ikinci haftasında, Fenerbahçe’ye dair birkaç tespitimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Bilindiği gibi, geçtiğimiz sezonu ikinci sırada tamamlayan Fenerbahçe’de Aykut Kocaman’dan boşalan teknik direktörlük koltuğuna Philip Cocu oturdu. Doğrusunu söylemek gerekirse, sevgili Aykut hocamı, çok iyi tanıyıp, çok iyi de ilişkilerimin olmasına ve kendisini oldukça fazla sevmeme karşın, bu durumun bir kan değişikliği adına iyi bir iş olduğunu söyleyebilirim. Lakin, hazırlık maçlarında, Benfica karşılaşmalarında, ligde çıkılan Bursaspor ve Evkur Yeni Malatyaspor önündeki Fenerbahçe’ye baktığımızda, fazlaca bir değişim gördüğümü söyleyemeyeceğim.

Evet gerçekten çok erken, henüz ne takım, ne de teknik adam için konuşmak doğru değil. Ancak, en azından bazı şeyler çok net bir biçimde görülüyor. Mesela, 4-3-3’ü benimsediğini ve takımı bu sistemle oynatacağını söyleyen Hollandalı teknik adamın, tıpkı geçtiğimiz yıl da olduğu gibi, De Souza ve Mehmet Topal ikilisiyle sahaya çıktığını görüyoruz.

Her iki oyuncuyu da çok beğenen birisi olduğumu söyleyeyim. Ancak 4-3-3 oyun sisteminde bu iki oyuncunun, şablonun işlevselliği adına bir arada oynaması ne kadar doğru? Çünkü, ikisi de 4-3-3’ün karakteristiğinde olan dikine oynama eğilimine uymayan bir yapıdalar.

Bir başka anlatımla, Cocu’nun anlayışına göre oynanacak futbolda bu ikilinin birlikte forma giymesi orta alanın el freni çekili bir şekilde hareket etmesi anlamına geliyor. Yinelemekte yarar var; Mehmet Topal da De Souza da son derece yararlı oyuncular. Ancak kesinlikle ikisi bir arada değil. Hele hele, içeride, kazanılma olasılığı yüksek gibi görülen maçlarda kesinlikle bu ikiliyle çıkılması, tribünler dahil her şeyin kimyasını olumsuz yönde etkiliyor. Tamam önemli deplasmanlarda, daha kontrollü oynayıp oyunu tutman gereken maçlarda ve skoru alıp, koruman gerektiği durumlarda bu ikili, ‘her derde deva’ gibidir…

Ayrıca, Aykut Kocaman’ın oynattığı, kontrollü ve topa sahip olabilme adına, yapılan bol yan paslı futbol şablonunun küçük detaylar dışında, Cocu tarafından da uygulandığını hep birlikte gördük son maçlarda. Oysa tüm camia yönetimde olduğu gibi, futbol anlayışında da kökten bir değişim beklentisindeydi.

Bir diğer konu başlığı da, Sarı Lacivertli ekibin üçüncü bölgesi yani gol ayaklarının durumu…

Evkur Yeni Malatyaspor önünde ilk kez forma giyen Slimani için henüz yorum yapmak zor. Bana kaliteli olan kumaşıyla yararlı olacakmış izlenimi veriyor. Onu biraz bekleyip göreceğiz. Ancak, Andre Ayew için şimdilik de olsa bir dip not koymak istiyorum. Ben bu oyuncunun, Fenerbahçe ve Fenerbahçelinin beklentilerini karşılayabilecek isim olduğu konusunda şüpheliyim. Onu da bekleyip göreceğiz. Sadece ilk izlenimlerim böyle demek istedim.

Yani şimdilik, Fenerbahçe’de birçok şeyin, ‘aynı tas aynı hamam’ mantığında olduğunu bir hatırlatmak istedim.

Hoşçakalın…