Vefakâr, kadirbilir, tasavvuf ehli ve zengin gönüllü gönül dostu İsmet Binark’ın hazırladığı 16,7 X 24,3 santim ölçülerinde, 50+902=952 sayfalık birinci hamur kâğıda basılı, iplik dikişli ve sert kapak  ciltli ‘İlhan Ayverdi Hâtıra Kitabı’ Ekim 2018’de yayınlandı.

Kitap; kültür ocağı Ayverdi üçlüsünün sâkini olduğu gönül dergâhının ‘Rahmet Kapısı’ Mürşid-i Kâmil Ken’an Rifâî (1867-1950) üstâd hakkındaki cümlelerle başlıyor. O, ‘Seni bilmek, Sende yok olmaktan gayrı, ne için bu âleme sefer edilir, bilmem ki Allâh’ım?’ diyen Sâmiha Ayverdi (1905-1993) Hanımefendi’nin mürşididir. Mümtaz bir mürebbî ve kültür kâşifi olan mütefekkire Sâmiha Ayverdi Hanımefendi, İlhan Ayverdi’yi (1926-2009) keşfeden, insan malzemesinden kültür insanı inşa eden ve O’nu muhterem ağabeyi Ekrem Hakkı Ayverdi’ye (1899-1984) zevce olarak düşünen ve düşüncesi gerçekleşen rahmet kapısıdır. Ekrem Hakkı Ayeverdi ise, mimarlık târihimizin mücâhit kâşifi, büyük eserlerin müellifi, ilmi ve tefekkürü ile temâyüz etmiş seçkinlerden bir seçkin… Evlâd-ı fâtihân, son Osmanlı ve muhlis Türk… 

Edebiyatımızın, kültürümüzün ve irfânımızın; millî, manevî ve insânî değerlerimizin membaı… Bizi ‘biz’ yapan değerleri öğrenilmeye, benimsenmeye ve sindirilmeye hazır hâle getiren sacayağı ve üzerinde okudukça, bizi özümüze ulaştıracak yeni keşiflere kapı açan eserlerin irfan potası: Sâmiha Ayverdi, Ekrem Hakkı Ayverdi ve İlhan Ayverdi.  

İlhan Ayverdi: Sâmiha Ayverdi’nin ifâdesi ile; ‘Ezelden ebede izzetlenmiş ve Allah’ın, iç ve dış güzelliğini berâber vermiş olduğu ihlâs âbidesi…’ 

Sâmiha Ayverdi’nin rahle-i tedrisinden feyz alarak yetişmiş, olgunlaşmış, kemâle ermiş zarif insan edip ve mütefekkir İsmet Binark’ın değerlendirmesi ile: ‘…kelâmın, edebin en kâmilini kendisinde gördüğümüz, 7 Kasım 2009’da Merkez Efendi’de Mürşidinin ayak ucunda toprağa verilen İlhan Ayverdi’ye ithaf etiği eserde; ‘İlhan Ayverdi Hâtıra Kitabı’nı hazırlamasındaki maksadını ‘İlhan Ayeverdi’nin yazdıklarında ve söylediklerinde bulduğumuz hakîkat sırlarını, mânâ zenginliklerini kendimize saklamak yerine, yazdıklarını ve söylediklerini, hakkında yazılanlar ve söylenenler ile daha geniş kütlelere duyurmaktır… İnanıyoruz ki O da bunu arzu ederdi!’ cümlesiyle izah ediyor. 

Ve aynı bölümde yer alan, Sâmiha Ayverdi’den birkaç cümle: 

Fiillerimizin ve hareketlerimizin cezâ veyâ mükâfatı, hayatın gizli hikmetlerindendir.

İyi ve kötü de hilkatin eseri!.. Beşeriyetin dengesi, çirkin ile güzelin, kötü ile iyinin dengesi değil mi? ‘Celâl’ ve ‘Cemâl’in berâber tecellî etmediği hiçbir zerre var mı?... Tecellîye nihâyet yok! 

Ancak, Allah’tan, Peygamber’den ve O’nun vârislerinden başka kusursuz hiçbir şey ve hiç kimse yok! İnsanoğlu hatâdan, günahtan ve kusurdan hâli olamaz...

Dünya, kesret ve zıtlıklar demek! İnsanlık ise kesretten vahdete ulaşmak olsa gerek... Hakk’ın tasarrufunu abes görmemek!.. Kusur görücü gözle bakmamak…

Ancak, tasavvuf yolu büyüklerinin de zaman zaman ifâde ettikleri gibi, ‘Dervişliğin kolay olduğunu kim söylemiş?..’ Yolun sonundaki tek hakîkate ulaşmak... Nasip, lütuf ve ihsân! Dervişlikten maksat, Hakk’ı birlemek...

Yeis ve ümitsizlik, Allah’ın rahmet ve hidâyetine bir nev’i şüphe etmektir. Biz kusur işlemesek O’nun affı nasıl tecellî eder? 

…Ve Ken'ân Rifâî Hazretleri buyuruyor ki:

…dünyâdan vefâ beklemek, o yüzden cefâ görmeye hazırlanmak olduğu gibi, insanlarından da dostluk beklemek aynı hüsrâna yol açmak demektir.

Dost, ancak Allah ve Allah’a mensup kimselerdir…

Allah’ım! Bu fakire senin sevgini ve sevgisi Allah yolunda karşılıksız olanların sevgisini ver!

Tasavvuf güzel ahlâktır. İç ve dış edebiyle edeplenmektir. Dış edebi, zâhir edep, Allah’ın emrine uymak, nehyinden kaçmaktır. İç yâni bâtınî edeb ise hayvan sıfatlarından kurtulup iyi huylar ile alışkanlık peydâ etmek, elinden, dilinden bir kimseyi kırmamak, rahatını bozmamak ve lüzumsuz düşüncelerden vesveselerden gönlünü pâk edip, Hakk’ın cemâli içinde gark olmaktır.

Tasavvuf ehli olanlar… Hakk’ın sıfatıyla sıfatlanmış, ahlâkıyla ahlâklanmış, esmâsını hakkıyla bilmişlerdir. 

Söz yine müellifte: ‘Kitabın okuyucusu, İlhan Ayverdi’nin fikrî ve mânevî şahsiyetini, gönül dünyâsını, yazdıklarını ve söylediklerini ve bunlardaki hikmetleri anlamaya çalışırken, mürşidi Ken’an Rifâî, ruh ikizi olduğu Sâmiha Ayverdi ve bağlandığı îmân merkezli ‘Rahmet Kapısı’nı, nasiblendiği ve feyz aldığı asıl kaynak olarak görmelidir.’  

Büyük hacimli ve dolgun muhtevâlı bir ‘İlhan Ayverdi Külliyatı’ olan eser, merhûmenin yazdıkları ile başlıyor. Bu bölümde 24 adet makale bulunuyor. 

Kökü Mâzîde Olan Âtî’ başlıklı makaleden tadımlık bir bölüm: 

Bugün Türk Milleti’nin elbette zamanın icab ettirdiği bir tefekkürü, mîmârîsi, edebiyâtı, san’atı ve mûsikîsi olacaktır. Lâkin bu san’at ve tefekkürü besleyecek, ana gıdâlarını nereden alacaklardır? Mesele buradadır. Dışardan mı, kendimizden mi?

Türk mîmârîsi gelişen tekniğe ve değişen şartlara uyarken ruh ve mânâ bakımından da dünyâyı taklide mecbur mudur? Buna muhtâc mıdır?

Asırlar içinde çoşa köpüre çağlayan hamâsetin, aşkın, mânâ âleminin coşkunluklarını nağmeye döken bir mûsikî ‘Batı Mûsikîsi bizimkinden üstündür’ zehâbiyle terk edilebilir mi? Edilmesi icap eder mi?

Modem edebiyat cereyanlarının vardıkları noktalara çoktan erişmiş olan bir dîvân edebiyâtı külliyen inkâr olunabilir mi? Bu bize ne kazandırır, ne kaybettirir Ondan bugüne ne aktarabiliriz? Düşünülmeye değmez mi?

İşte meselelerimiz bunlardır. Geçmişteki kıymetlere sırt çevirmek, asırlarca san’at ve fıkriyâtımızı besliyen ana damarları kesmek olacaktır. Bu kıymetlere sâdece hayranlıkla bakmak kalıplarının müdâfii olmak ise bize çok şey kazandırmayacaktır.

Dâvâ geçmişi geleceğe aşılayabilmektir. Millete hamle yaptıracak ilericilik asıl budur. (s: 7)

Merhûme İlhan Ayverdi’nin hazırladığı ‘Kubbealtı Lugatı’ olarak anılan 23,3 X 32 santim ölçülerinde 1411 sayfalık ‘Misalli Büyük Türkçe Sözlük’ başlı-başına bir kültür hazinesidir. Bu eser hakkında yazılanlar, İsmet Binark eserinin beşinci bölümünü oluşturuyor. İlhan Ayverdi’nin başkaca hiçbir hizmeti olmasaydı, yine de adı, bu eser sebebiyle Türk kültür târihinin baş köşesine altın harflerle yazılmayı hak ederdi.  

Önceki bölümlerde; İlhan Ayverdi’nin Sohbetleri,  Sâmiha Ayverdi’nin İlhan Ayverdi’ye  yazdığı mektuplar, Sâmiha Ayverdi’nin İlhan ve Ekrem Hakkı Ayverdi’ye yazdığı kitap ithafları yer alıyor. Hepsi de okunmaya sezâ metinler. 

Beşinci bölümde İlhan Ayeverdi’nin sağlığında; Altıncı bölümde ise, Hakk’a yürümesinden sonra hakkında yazılan yazılar yer alıyor. İsmet Binark, Vahit Erdem, Ömer Fâruk Akün, Necat Birinci, Selim İleri, Taha Akyol, Ergun Göze, Doğan Hızlan, Hilmi Yavuz, İskender Pala, Uğur Derman, Altan Deliorman, Beşir Ayvazoğlu, Yavuz Bülent Bâkiler, Ahmet Yüksel Özemre, Orhan Okay, Özcan Ergiydiren başta olmak üzere 193 münevverin hâtıra yazıları…

Hâtıraların Aydınlığında Gönül Dünyamızdaki İlhan Ayverdi başlıklı yedinci bölümde ise 22 adet yazı var. 

Son sayfalarda ise bu dev eseri hazırlayan İsmet Bınark’ın hayat hikâyesi ve kitap olarak yayınlanmış bâzı çalışmaları hakkında kısa bilgiler yer alıyor. 

İLHAN AYVERDİ:

Baba tarafı Dağıstan, anne tarafı Rumeli asıllıdır. İlk ve orta tahsilini, Akhisar'da tamamladı. 1943 yılında, İzmir Karataş Lisesi'nden mezun oldu. Hastalık sebebiyle iki sene ara verdiği tahsiline, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde devam etti. Bu fakülteyi 1949 senesinde tamamladıktan sonra, edebiyat öğretmenliğine başladı. Ortaokul, Lise ve Çapa Eğitim Enstitüsü’nde öğrenci yetiştirdi.

1966-1982 yılları arasında Türk Kadınları Kültür Derneği'nin ve 1972'de kurulan Kubbealtı Cemiyeti'nin başkanlığını yaptı. Bilahare bu cemiyet, Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfı adıyla vakfa dönüşünce, vakfın başkanı oldu. Kubbealtı Mecmuası'nın neşrinde, vakfın neşriyat, seminer, konferanslar, musiki çalışmaları ve çeşitli sosyal faaliyetlerinde eşi Ekrem Hakkı Ayverdi ve Sâmiha Ayverdi ile aktif vazifeler üstlendi. 

24 sene fâsılasız çalışarak Kubbealtı Lugati’ni hazırladı. 

İSMET BİNARK:

1941 yılında İstanbul’un Fâtih ilçesinde Hırka-i Şerif semtinde doğmuştur. İlk ve ortaokulu İstanbul’da okumuş, liseyi Ankara’da Gazi Lisesi’nde bitirmiştir. Yüksek tahsilini Ankara Üniversitesi Dil-Tarih ve Coğrafya Fakültesi Kütüphanecilik Bölümü’nde tamamlamıştır.

1961 yılında Allah dostlarından mutasavvıf ve mütefekkir yazar Sâmiha Ayverdi’yi tanıma bahtiyarlığına kavuşmuş ve el öpüp mânevi terbiye halkasına katılmıştır. Fikrî ve mânevi şahsiyetinin şekillenmesinde Sâmiha Ayverdi’nin çok önemli bir yeri vardır. Kabiliyeti ve nasibi ölçüsünde, O’nun yolunda hizmet etmeye çalışmaktadır.

Askerlik görevini tâkiben,1967 yılında Millî Kütüphane’de memuriyet hayâtına başlamış; sırasıyla Şef, Müdür Yardımcısı, Müdür ve Başuzmanlık görevlerinde bulunmuştur.

İngiltere, Finlandiya ve Fransa’da kütüphanecilik ve arşivcilik eğitimi görmüştür.

1975 yılında Başbakanlık bünyesinde Cumhuriyet Arşivi’nin kurulmasına öncülük etmiştir. Sırasıyla, Dâire Başkanı, Genel Müdür Yardımcısı ve Genel Müdür olarak görev yapmıştır.

Cumhuriyet Türkiyesi’nden gelecek kuşaklara sâhip olmakla gurur duyacakları Cumhuriyet Arşivi’nin kurulması, Osmanlı Arşivi’ndeki tasnif çalışmalarının hızlandırılması ve tasnifi tamamlanan arşiv fonlarının kataloglarının yayımlanması, Osmanlı arşiv belgelerinin restorasyonlarının sağlanması konusunda büyük hizmetleri olmuştur.

Genel Müdürlüğü döneminde, Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü’nün seri hâlinde yayımlanan kitaplarıyla, Ermeniler’in asılsız soykırım iddialarının târih önünde çürütülmesine öncülük etmiştir. Aynı dönemde, Osmanlı Arşivi’ndeki Türk dünyâsı ve Türk varlığı ile ilgili arşiv belgelerinin; Osmanlı fermanlarının, Mühimme ve Tapu Tahrir Defterlerinin tıpkı basımları ve transkripsiyonlu metinleri ile Osmanlı Arşivi kataloglarının neşri sağlanmış; çeşitli ülkelerin arşivlerinde bulunan Osmanlı arşiv belgelerinin örnekleri Devlet Arşivimize kazandırılmıştır.

Modern arşivcilik, Türk arşivcilik târihi ile ilgili olarak, çok sayıda telif ve tercüme eseri Türk arşivciliğine ve kültür hayâtımıza kazandırmıştır.

1930’lu yıllarda Bulgaristan’a kilo ile satılan Osmanlı arşiv belgelerinin örneklerinin Devlet Arşivimize, geri getirilmesi ve kataloglarının yayımlanması, Genel Müdürlüğü döneminde gerçekleştirmiş olduğu çok önemli hizmetlerdendir. Bulgaristan’a satılan Osmanlı arşiv belgelerinin örneklerinin Devlet Arşivi’ne kazandırılmasının ardında, Sâmiha Ayverdi’nin konuyu ısrarlı tâkibi ve hayır duâları vardır.

Arşivcilik eğitiminin Türkiye’de ilk defa üniversite seviyesinde başlatılmasına da öncülük etmiş; Ankara, Hacettepe ve Gazi Üniversitelerinde uzun süre arşivcilik dersleri vermiş, arşiv uzmanı ve akademisyen yetiştirmiştir.

1964 yılında yazı hayâtına girmiş; kütüphanecilik, Türk kitapçılık târihi ve sanatları, Türk arşivcilik târihi ve modem arşivcilik, kültür târihimiz, Ermeni meselesi, yakın dönem Türk parlamento târihi, biyografi ve bibliyografya konularında 60’a yakın telif eseri yayımlanmıştır. Bu konularda 200’e yakın inceleme yazısı, millî ve milletlerarası kongrelere sunulmuş tebliği bulunmaktadır. Kitap ve makale olmak üzere, bâzı araştırmaları yabancı dillere de tercüme edilmiştir.

1983-1986 yılları arasında, Bakanlar Kurulu Kararı ile İslâm Konferansı Teşkilâtı İslam Tarih, Sanat ve Kültürü Araştırma Merkezi’nde (IRCICA) Uzman Araştırmacı olarak görev yapmıştır.

Türk Kütüphaneciler Demeği, Türk Ocakları Merkez Heyeti, Ankara Aydınlar Ocağı ve Altay Kültür, Sanat ve Eğitim Vakfı’nda hizmetleri olmuştur.

Türk kütüphaneciliğine, arşivciliğine, kültür ve fikir hayâtına yaptığı hizmetlerden dolayı, Türk Ocakları Genel Merkezi, Ankara ve İstanbul Aydınlar Ocağı, Avrasya Bir Vakfı, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı, İstanbul Fetih Cemiyeti, Kubbealtı Akademisi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı, Irak Türkmen Cephesi, Türkiye Yazarlar Birliği, Altay Kültür, Sanat ve Eğitim Vakfı, Hacettepe ve Ankara Üniversiteleri Arşivcilik Bölümleri başta olmak üzere, çeşitli kurum ve kuruluşlarca ödüle lâyık görülmüştür.

KUŞBAKIŞI

EVLİLİK MESELESİ:

On dokuzuncu yüzyılın büyük aşk hikâyeleri hayal oldu. Yeni bir aşk hikâyesi anlatmak mümkün mü, içinde modern zaman gerçekleri, değişen roller, evlilik öncesi anlaşmalar, saadetler, ebedî birlikler olsun…

Evlilik Meselesi’nin yazarı Madeleine Hanna, üniversite bitirme tezi için Jane Austen ve George Eliot’ın eserleri üstünden Victoria dönemindeki evlilik kurgusunu sorgulamakla meşgul. Tez konusu hayatını da ele geçirmiş durumda: Madeleine tutkulu, şiddetli ve ıstırap dolu bir aşk hikâyesinin kahramanı. 

Jeffrey Eugenides, Evlilik Meselesi’nde bize genç ve idealist olmanın, fikirler ve kitaplarla yanıp tutuşmanın coşkusunu hatırlatıyor. Solmaz Kâmuran’ın tercüme ettiği roman 14 X 21 santim ölçülerinde, 448 sayfa olarak Ağustos 2018’de yayınlandı. 

DOMİNGO YAYINEVİ:  

Şahkulu Mahallesi, Büyük Hendek Caddesi Brot Apartmanı Nu: 4/10 Beyoğlu İstanbul. 

Telefon: 0.212-245 08 39, Belgegeçer: 0.212-245 54 74  

E-posta: [email protected]  // www.dominga.com.tr   

OSMANLI İMPARATORLUĞUNDA KÖLELİK VE KADINLAR:

Osmanlı Cihan Devleti’nin 1453’ten beri başşehri olan İstanbul, 17. ve 18. yüzyıllarda dört yüz bin civarında bir nüfusa sâhipti. Sâdece Osmanlı vilâyetlerinden değil, devlet sınırlarının ötesinden erkekleri ve kadınları da kendine çekiyordu.

Modernleşmenin Eşiğinde Osmanlı Kadınları ve Osmanlı Ulemâları isimli iki kitabı Türkçeye çevrilen Madeline C. Zilfi’nin, Ebru Kılıç tarafından Türkçeye çevrilen bu eserinde; Osmanlı coğrafyasının bütününü ele almakla birlikte İstanbul’u merkez kabul ederek Sultan Birinci Mahmud Han döneminin sonuna kadar Osmanlı kadınlarının cemiyet içerisindeki durumunu anlatıyor.

Madeline C. Zilfi, Maryland Üniversitesi Târih bölümü profesörlerindendir. Yabancı gözüyle Osmanlı Devleti ve batılıların maksatlı olarak yanlış yorumladıkları Osmanlı ailelerinde hâne halkının birbirlerine insaniyetperver duygularla bağlı olduklarını yazıyor. Mikro târihçiliğin tipik bir örneği olan eser, yerli ve yabancı araştırmacılara kaynaklık edecek özelliklere sâhip olmasına rağmen yeterli ölçüde belgelerden mahrum bir görünüm arzediyor.

15,5 X 23 santim ölçülerinde 389 sayfalık eser, Eylül 2018’de yayınlandı.

TÜRKİYE İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI: 

İstiklal Caddesi Meşelik Sokağı Nu: 2 Kat: 4 Beyoğlu, İstanbul. Telefon: 0.212 252 39 91

Belgegeçer: 0.212-243 56 00 [email protected]  İnternet: www.iskultur.com.tr   

OSMANLILAR ve AFRİKA TALANI:

New York Eyâleti’nde faaliyet gösteren Corneill Üniversitesi Târih Profesörü aynı zamanda Osmanlı Türk Araştırmaları Grup Müdürü, Suriye asıllı Mostafa Minawi’nin yayına hazırladığı, Ayşen Gür’ün Türkçeye çevirdiği kitap, Osmanlı subayı Sâdık al-Mouayad’ın hâtırâlarından oluşuyor. 

Mouayad, Suriye’nin en nüfuzlu ailelerinden birine mensuptur. Kendisine verilen vazife gereği Hicaz ve Libya’ya gitmiş gördüklerini not etmiştir. 

1800’lü yılların sonu ile 1900’lü yılların başında Osmanlı Devleti’nin bölge ile ilgili sosyal ve siyâsî çehresini anlatan 16,5 X 24 santim ölçülerinde, 232 sayfalık eser, Eylül 2018’de yayınlandı. 

Belirtilen yıllarda Osmanlı Devleti’nde çöküş süreci başlamıştı. Yazar, Osmanlı’nın bölgeden çekilmesiyle başlayan Fransız, İngiliz ve İtalyanlar tarafından gerçekleştirilen talanları anlatıyor. 

KOÇ ÜNİVERSİTESİ YAYINLARI:

Rumelifeneri Yolu Merkez Kampüs Ofis: SOS Z07-B 34450 Sarıyer-İstanbul

Telefon: 0.212-338 1797 Belgegeçer: 0.212-338 14 15 e-posta: [email protected]  www.kup.ku.edu.tr  

KISA KISA / KISA KISA…

1- BU TARAF ANADOLU: Emir Kalkan / Ötüken Neşriyat

2- HALİM SELİM EFENDİ: Mehmet Nuri Yardım. Çağrı Yayınları.

3- KAFKASYA TÜRKLERİ: Mehmed Emin Resulzâde. Yayına hazırlayanlar; Dr. Yavuz Akpınar, İrfan Murat Yıldırım, Selahattin Çağın / Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı.   

4- YİRMİ KUR’A NAFİA ASKERLERİ: Rifat N. Bali. Kitabevi Yayınları / Mehmet Varış. 

5-AŞKTAN DA ÜSTÜN: Tuna Serim / Destek Yayınları.