“İletişim, iki insan birbirini fark ettiği anda başlar.” D. Cüceloğlu

Birbirini önemseyen, sempati duyan ve değer veren iki insan birbirlerini fark ettikleri anda gözleri parlar, birbirlerine yönelirler ve hal hatır sorarlar; iletişim süresini uzatmak isterler.

Birbirlerini pek de sevmeyen iki insan birbirini fark edince görmez gelebilir, somurtabilir, kuru kuru selam verip geçip gidebilir, ya da zoraki görüşebilirler.

Her İki durumda da birbirini fark eden insanlar iletişime girmişlerdir. Tepkisiz kalmak, susmak, görmez gelmek de bir iletişim biçimidir

   

İletişim Anlam Paylaşımıdır.

Etkili iletişim, kötü his yaratmayan, sonunda anlaşmak olmasa da karşılıklı anlaşılmayı sağlayan iletişim becerilerine sahip olmayı gerektirir.

 

Etkili iletişim hem kendimizin hem de karşımızdakinin duygu ve düşüncelerini sezerek yönetebilme becerisi olan duygusal zekayı gerektirir

En önemlisi de etkili iletişim için   ve olumlu niyet gerektirir.

 

İletişimde ne söylediğimizden çok muhatabımızın ne anladığını anlamamız önemlidir.

Örneğin askere komutanlarınca emir tekrarının yaptırılmasının bir anlamı da askerin ne anladığını anlamaya ve anladığını unutmamasını sağlamaya yöneliktir. 

Etkili iletişimde, iç seslerimizi susturarak onu yargılamadan  anlamasına dinlemek, empatik dinlemek önemlidir

Etkili iletişimde muhatabımızın anladığı dilden kısa net olumlu konuşmak, ona değil onunla konuşmak önemlidir.

En mutlu evliliklerin, birliktelikleri ve  işi ne olursa olsun en mutlu, başarılı olan insanların iletişim becerilerinin en yüksek olanlar olduğu gerçeğinden bahsedebiliriz.

İnsanların en büyük ihtiyacı anlatmak anlaşılmaktır.

En mutlu insanlar kendisiyle çevresiyle sağlıklı iletişim içinde olabilenlerdir. Kendimizle sağlıklı iletişim içinde olabilmemizin en temeli bizi bizimle tanıştıracak duygularımızı anlamak farkında önemlidir. Bunun içinde sık sık gün sonlarında gün içinde hissettiğimiz olumlu ve olumsuz duyguları ve nedenleri geçmişte de benzeri olaylar karşısında oluşmuş hislerimizle bağlantı kurmamız zamanla kendimizin uzmanı olmamızı sağlayacaktır

İletişimde Beden Dilinin Etkisi %90 Civarındadır

Duygu ve düşüncelerimizi ortaya koyan, iç dünyamızın sessiz sesi duruşumuz, bakışlarımız, mimik ve jestlerimiz giyimimiz, makyajımız,  saç sakalımızın şekli, tüm hal ve hareketlerimiz, odamızın, mekanımızın masamızın dağınıklığı düzenli tertipli olması iç dünyamızı yansıtan her şey, beden dilimizdir.

 İnsan bir dakikada 150- 200 kelime konuşabilir ancak aynı sürede oluşan duygu ve düşüncelerin beden dilinden ifadesi 800-1000 kelime ile mümkün olabilir.

Bazen de çok şey konuşur hiçbir mesaj vermeyebiliriz ya da hiç konuşmaz çok fazla mesaj verebiliriz.

Ne Düşünüyorsak O Oluruz ve İstendik Ruh Haline Erişebiliriz

Beden-Zihin-Duygu-Ruh sitemin parçalarıdırlar.

Birinde oluşan değişiklik tümü değiştirir

Davrandığımız gibi hissederken hissettiğimiz gibide davranırız yani taklit ettiğimiz bedenin ruh haline gireriz.

Bu olguyu en iyi tiyatro oyuncuları test ederler. Girdikleri rolün ruh halini yaşarlar.

Bu anlamda aklımızın yönetiminde zihnimizin ürettiği düşüncelerimiz hem davranışlarımızı hem de hormonlarımızı etkiler yani ne düşünüyorsak o olmaya başlarız.

Olumlu ruh hali için önce bir olumlu beden dili, olumlu düşünceler içerisinde olabilmek  ve diyafram nefesi almak önemlidir.  Doğru nefes sayesinde aldığımız oksijen rahatlatan hormon salınımına neden olur.

Bize kaynaklık edecek geçmiş olumlu anılarımızı güçlendirirken, olumsuz anı üreten anılarımızın silikleştirilmesi, unutma çabamız ve hem kendimizi hem de diğerlerini affetmemiz bizi rahatlatacaktır, güçlü kılacaktır.

 Olumsuz Beden dili

Olumsuz sıkıntılı, istenmedik durumlarda hareketlerimiz içe kapanma, büzülme, aşağı ve geriye doğrudur olumsuz duygu durumlarında stres hormonu kortizol artar testosteron azalır.

Yani üzülünce bakışlarımız aşağı kayar, üzüntüden yığılır kalırız, kızınca kaşlarımız çatılır, ezik durumlarda ve alt statülerde daha büzülürüz, ellerimiz öne bağlanır, başımız öne eğilir, göz bebeklerimiz küçülür.  Sevmediğimizden dolayı  oluşan olumsuzluktan geriye doğru hareketlerimiz olur.

Olumsuzluklarda İç organlarımız kötü etkilenir, midemiz kasılır, sinirden kaslarımız gerilir, dişimizi sıkarız, tehlikeden dolayı hedef azaltmak için büzülürüz.

Kızınca yumruklarımızı sıkarız. Korkunca büzülürüz. Sesimiz kısılır ve kılcal damar genişlemesine bağlı kaşınmalar oluşur.  

Sıkıntıdan kaşınırız. Kahkahalarımız yerini belli belirsiz gülümseme taklidine dönüşür. Hormonlar değişir.

Olumsuzluğun ve kendimize güvensizliğin sonucunda “düşük statü duruşu” sergileriz.

Düşük statü davranışlarında ve sıkıntılı olumsuz durumlarda stres hormonu kortizol artışı olurken kortizol hormon artışından dolayı da testosteron hormon seviyesini düşürür.

 Olumlu Beden Dili

Olumlu duygu durumlarında mimik ve jestlerimiz hareketlerimiz açılma, genişleme, yukarı ve ileriye doğru olmaya başlar. Stres hormonu azalır testosteron artar.

Sevinçten kollar açılır, zıplarız, kollarımız yana ve havaya doğrudur. Göz bebeklerimiz genişler, rahatlamaktan ve özgüvenden dolayı daha geniş otururuz. Yüksek statü duruşunda yere paralel burnumuz biraz yukarı kalkar, güç gösterisi, meydan okuma ve kendine güven anlamlarına gelebilen eller bele konur, kahkahalarımız ortalığı çınlatabilir, sesimizin tonu artar, daha gür çıkar. Sıkıntılı hallerde oluşan kaşınmalar yerini okşama sevme davranışına dönüşür.

Olumlu duygularımız kendimize güvenmemiz sonucunda “yüksek statü duruşu” sergileriz

“Yüksek statü duruşu” ve olumlu  duygular ile hareketin ve iştahın artması ve azalan stres hormonu kortizol ile testosteron hormonlarında artış olur.