Önce hanenin dışından başlayalım. . .
Madem bu lig SÜPER!
Madem yollarına Trendler para saçtı!
Madem sırf kalite adı altında çift sözleşmeli milyon Euro’luk topçular için 2 kulübe yol verildi!
O zaman bir standartınız olsun. Üzerine titrediğiniz bu lig için STADYUMU OLMA şartı getirin.
STADYUMU OLANA ise, adına SÜPER dediğiniz ligin standartlarına uygun olma şartı getirin… Varsa tabi!
Adından başka hiç bir şeyi güzel olmayan, Şampiyonlar liginde ve İngiltere Premier liginde fırtına gibi esen Manchester City’nin bile tek golle kalmak zorunda kaldığı, rüzgârı ayrı dert, yolu sapa, tribünü uzak, yedek kulübesine bile araçla gidilmek zorunda olan bu stadyumda bir daha maç oynatmayın! Öyle bir mimari, öyle bir garabet ki, ne seyirci işin içine girebiliyor, ne basın yazısını yazacak kadar maçı izleyebiliyor, ne hoca kulübeden sesini duyurabiliyor ne de topçu maçın havasına giriyor. Yapmayın. Bu sportif zulmü bunca dert içinde futbolu ekmek gibi, su gibi bekleyen taraftarlara reva görmeyin.
Mütekabiliyet esası!
Ekonomi olarak zor ve dar bir boğazdan geçerken, insanların hafta sonu eşi, çoçukları ve dahi arkadaşları ile gerçekleştireceği aktivitelerin arasında belki ilk sırada gelen sportif faaliyetlerin bilet fiyatlarına düzenleme gelmelidir. Yukarıda detaylarını verdiğim futbola bu kadar elverişsiz olan bu stadyumda, deplasman seyircisine 750 TL’ye bilet satmanın akla, mantığa ve vicdana sığan hiç bir yönü yoktur. Ancak madem bu oyunun kurallarından birisi de bu, öyleyse Beşiktaş kulübünün sezonun ikinci yarısında İnönü stadyumunda oynanacak Beşiktaş - Karagümrük maçında mütekabiliyet esasını uygulaması artık zaruri bir hal almıştır.
Ülke futbolunun çarpıklıklarına KISA BİR ara verecek olursak, artık hanenin içini konuşmaya başlayabiliriz…
Bir çok transfer sezonu geçirdim. Başarılı ya da başarısız sonuçlanan onlarca transfere ve sürecine şahitlik ettim. Ancak hiç bir sezonu bu kadar iletişimden uzak bir transfer sezonu geçirmedim. Beşiktaş’ın taraftara kendisini anlatamaması gibi garip bir sorunu var. Oysa ülkenin tartışmasız en vefakar ve bir o kadar da cefakar taraftarına, kendinizi doğru ve zamanında kurulan 3-5 cümle ile anlatsanız, bırakın şu an yaşanan yangını! Bu taraftar arkanızda dahi durabilirdi. Şöyle bir senaryo düşünün. 1 Temmuz 2023 günü, Beşiktaş’ın basın sözcüsü Beşiktaş resmi iletişim kanalları ya da ulusal bir medya veya kendi sosyal medyası üzerinden çıkıp, “Yaz transfer sezonu resmen açıldı. Takımımızın eksikliklerinin farkındayız. Hocamız ile gerekli istişareleri yaptık. Başkanımızın da ilk gün söylediği gibi her bir kuruşumuzun değerini bilerek, hocamızın talepleri ile eksikliklerimizi tamamlayacak ve yeni sezonunda her kulvarda başarıyı ve zirveyi hedefleyen bir takım kuracağız. Süreç belki uzun belki kısa olacak. Ancak taraftarlarımızın içi rahat olsun. Gereken takviyeleri yapacağız.” deseydi şimdi sizce ne olurdu? Bakın, Beşiktaşlı taraftarlar her gün sabahlara kadar şu gazeteci ne demiş, şu hesap ne yazmış, bu muhabir kulüpten ne duymuş diye dağa taşa saldırıyor, kulüpten bir haber var mı bunun peşine düşüyor. Bu taraftara bu reva mıdır? Buradan Beşiktaş yönetimine açık çağrımdır. Bilabedel, zaman ve mekan ayırt etmeksizin dilerseniz size yukarıdaki gibi açıklamalar yazabilir, ne zaman, nerede bu ve buna benzer müdahaleler yapacağınız konusunda sizi yönlendirebilirim. Yeter ki, bu taraftarı bu kadar habere hasret bırakmayın…
Saha içinde ise işler hiç de öyle süt liman değil gibi duruyor. Beşiktaş’ın net bir kadro derinliği ve kalite eksikliği var. Oyun sıkıştığında, kulübede hamle şansı yok denecek kadar az. Lig başlamış, 3 gün sonra 4. Avrupa maçına çıkılacak, Beşiktaş’ın sağ kanadında bekten devşirme Onur, sol kanadında et mi balık mı belli olmayan Muleka, stoperinde yıllardır bu takımın tüm yükünü çeken Necip varsa bunun sorumlusu kim? Olası bir başarısızlıkta, bunu hocadan mı soracak bu taraftar yoksa sizden mi? Ezcümle, Beşiktaş yaralı bir şekilde bulunmuş, ambulansta 2 kere kalbi durmuş, koştura koştura hastaneye yetiştirilmiş, sedye üzerinden acil müdahale bekleyen bir hasta gibi. Ya bu hastayı hayata döndürürsünüz, ya da hastayı kaybedince hep birlikte oturup üzülürüz...