Bizler beğendiğimiz bir eseri taltif etmek, 

     Kutlamak istediğimiz zaman o eserdeki harflere değil,

     Yazarına  yönelir. Ancak yazarını tebrik eder. 

     Ancak yazarını takdir eder kutlarız.

     Çünkü yazar; kitaptaki ilmiyle, bilgisiyle, 

     Harfleri kullanış tarzıyla, dimdik ayakta 

     Ve mânen eserinin yanındadır. 

     Tabii görene göre be dostlar! Köre ne?

     X

     Bir gökdelenin inşasında, inşaat mahallinde onlarca, 

     Belki yüzlerce işçinin çalıştığını görsek.

     Biliriz ki bu eseri onlar yapamaz! 

     Onlar ortaya koyamaz! Bu iş onları aşar.

     Yine biliriz ki, bu işin arkasında; 

     Orada bilgi ve plânlarıyla bulunan mühendis ve mimarlar vardır.

     O çalışanlar orada çalışan işçilerdir sadece. 

     Yoksa binanın yapımı onların kafasından çıkan bir şey değildir.

     Aynen bunlar gibi; bitkiler, ağaçlar, çiçekler ve meyvelerin her biri 

     Birer Samedanî, İlâhî mektuptur.

     Birer Rabbanî antika sanat eseridir.

     Birer Kudret mûcizesidir.

     Birer Hikmet harikasıdır.

     Böyle olan bitki, ağaç, çiçek ve meyvelerin 

     Her birinde hava zerreleri hareket halindedir. 

     Onların her birine hizmet götürmekte, hizmet vermektedir.

     Hava zerreleri bu hareket ve hizmetlerini ululuk sahibi,

     Sanatla yaratıcı Allahın emriyle yapmaktadır.

     Güzellik sahibi, keremli, üstün sanatla yaratıcı 

     Allahın iradesiyle yerine getirmektedir.

     İşte tomurcuk ve çekirdeklerin her biri de:

     Birer ayrı makine,

     Birer ayrı tezgâh, 

     Birer ayrı matbaa,

     Birer ayrı hazîne,

     Birer ayrı antikadır.

     Ve ululuk sahibi, sanatla yaratıcı Allahın güzel isimlerini ilan eden 

     Birer ayrı ilânname / ilân panosudur.

     Ve Allahın mükemmelliklerini söyleyen ve konuşan 

     Birer ayrı kasîde ve şiir hükmündedir.

X

     Nitekim toprağın zerreleri de o tomurcuk ve o çekirdeklerin sümbüllerine,

     Ağaçlarına kaynaklık etmekte ve sebep olmaktadır.

     İşte toprağın zerrelerinin bu kaynak ve sebep oluş keyfiyetleri: “Kün feyekûn.” 

     Yani “Ol deyince olur.” buyruğuna mâlik, her şey emrine boyun eğmiş

     Bir ululuk sahibi sanatkâr yaratıcının fermaniyledir.

     İzniyle, iradesiyle, kuvvetiyle olmaktadır.

     Bu husus, iki kere iki dört eder derecede kesindir.

     Buna inandık.