İHRACAT, TURİZM ve BİNDİĞİMİZ DALI KESME TUTKUMUZ!
Kemal ABDULLAHOĞLU
Yazılı ve görsel medya kötü ve olumsuz haberleri abartılı ve olduğundan daha da dramatik hatta trajik verir ülkemizde.
Doğal olarak ilk akla gelen "reyting veya tiraj" kaygısı yani basit ve günlük beklentiler...
Ya ülke çıkarları?
İkinci planda, belki de daha da alt sıralarda...
Düşündürücü ancak gerçek bu.
Oysa Batı Avrupa, ABD yazılı ve görsel medyasında o ülkedeki gelişmeler son derece dikkatli yansıtılır, abartıdan özenle kaçınılır. Ülke prestijini etkileyecek olumsuz haberler sık görülmez. Bu tip haber ve yorumlar ülkedeki moral ve motivasyonu etkilemeyecek biçimde yansıtılmaya çalışılır.
Ya bizde?
Abart ta abart! Şişir de şişir... Amaç daha çok ilgi çeksin, daha çok izlensin.
Aynı görüntüyü izleyiciyi algılama özürlü ve moron yada embesil yerine koyarak üste üste 18 defa göster, adeta çivile..
Bunun da adı programcılık olsun!
Sonrası?
Hiç önemli değil, nasılsa izleniyor...
Oysa bazı negatif gelişmelere rağmen bir dizi olumlu gelişmeler yok mu?
Bizce var ve medyanın önemli görevlerinden biri öncelikle yapıcı eleştirilerin yanında pozitif gelişmeleri de ön planda tutmak olmalı.
Örneğin turizmde Türkiye giderek Avrupa?da 1 numara olma yolunda. Görünen o ki kontrol dışı bazı sorunlara rağmen Türkiye en popüler tatil ülkesi olma konumunu önümüzdeki 15?20 yıl sürdürecek.
Daha şimdiden Türkiye bir zamanların en gözde turizm cenneti olan İspanya, İtalya, Yunanistan, Tunus, Mısır gibi ülkeleri geride bırakacağı açık seçik görülüyor. Özellikle Yunanistan, Tunus ve Mısır gerilerde kaldı bile, diğerleri de sırada...
Nedenleri mi?
- Tesisler çok daha modern, rahat ve çok seçenekli
- Doğa ve tarihi gezi alanları adeta rakipsiz
- İkram yemek ve animasyonlar dünyada tartışmasız bir numara
- Fiyatlar bol seçenekli ve her bütçeye uygun
- Ulaşım çok rahat ve süratli
Demek oluyor ki sürekli yeni tesis yatırımlarıyla büyüyen turizm potansiyeli önümüzdeki 50 yıla damgasını vuracak. Daha şimdiden 15 milyar dolara yaklaşan turizm gelirlerinin önümüzdeki yıllarda ekonomiye katkısı çok daha büyük önem taşıyacak.
Gelelim İhracata!
Dış satım son elli yılın en üst düzeyine çıkarak 75 milyar dolara dayandı, yakında 80 milyar dolara ulaşırsa sürpriz olmamalı.
Oysa daha 4-5 yıl öncesine kadar toplam ihracatımız 20-25 milyar doları geçmeyen , çoğu da ağırlıklı olarak endüstriyel ürünler dışında malları kapsayan bir tablodaydı.
Bugün tüm ihracatın %85?ini endüstriyel ürünler oluşturuyor (otomotiv, elektronik, tekstil, makine vb.)
Türkiye'nin bugünkü hedefi ise artık yıllık 100 milyar dolarlık ihracat düzeyini yakalamak.
Bu gidişle sanırım bu hedef "hayal" değil!
Görüldüğü gibi salt turizm ve ihracat bu ülke için son derece önemli artılar...
Son iki yılda ülkeye giren 14 milyar dolarlık rekor yabancı sermayeyi ve Merkez Bankası?nda bulunan 60 milyar dolarlık döviz rezervini hesaba katmasak bile!
Peki bu panik ve felaket simsarlığı niye?
Bunu medyaya ve bir kısım politikacılara sormak gerek doğrusu.
Bu ülkede bindiği dalı kesmeyi alışkanlık haline getirenlerin artık gözlük camlarını değiştirme zamanı geldi...
Yorumlar