Edirne Balkan şehitliklerinde de Suriye Vilayetimizden çok miktarda şehit olduğu bildirildi. Ancak gidip onların resmini çekmedim. Oradaki arkadaşlara rica edeceğim resimleri çekin bana gönderin dedim. Gönderecekler. Çanakkale’deki şehitlikte isimleri yazılı İdlip’lilerin resimleri geldi yazının ekinde yayınlıyorum.

1. Dünya Savaşı’nda en fazla şehit veren yer Anadolu’dan sonra Suriye (Hep, Lazkiye, Rakka, Şam, İdlib ve Kuneytra) ama şehitlerin çoğu Türkmen asıllı sonra Arap ve en son Kürtler geliyor. O tarihlerde hemen hemen herkes Türkçe biliyor ve konuşuyor. Etnik kimlik öne çıkmıyor. Kürtlerin birçoğunun savaştan kaçtığını bir kısmının da savaştığını biliyoruz. 6000 ile 8000 arası şehit var. Halep tek başına 972, el Bab 96 yani sadece Halep’in verdiği şehit sayısı Türkiye'nin toplam 20 ilinden fazla, İdlib’li şehit sayısı 121 civarı, Çanakkale’deki yani Suriyeli şehit sayısı toplamı 6000 ile 8000 arası olduğu tahmin edilmektedir.

1. Dünya Savaşı boyunca Çanakkale'deki toplam zayiat 270 bin civarı, bunun 57 bini şehit gerisi hasta, yaralı ve cepheden tahliye olanlar = ( Toplam 210 bin) Bu 57 bin şehidin 6-8 bini Suriye vilayetimizden, Beyrut, Filistin ve Irak'ı oluşturan Musul-Bağdat ve Basra vilayetleri dahil edilirse şehit miktarı 20 bin toplam zayiatın 100 bini bu günkü Suriye ve Irak'tan toplanan askerlerimiz olduğu anlaşılır.

Araplar bizi arkadan vurdu nakaratı S. Arabistan'daki Urban'ın yaptığı eşkıyalık hareketleridir. Eşkıya çölde üslendiği için Devleti Aliye hiç bir zaman oralarda otorite sağlayamamıştır. Harp zamanından önce bile bu böyledir. 1. Dünya Savaşında Arapların 7 büyük aşiretinden 4 ü Devlet-i Aliye’mize, 1 tarafsız, 2 si İngilizlere destek vermiştir. Arapların tamamı Devlet-i Aliye'ye isyan etmiş olsa idi, Fahrettin Paşa (Türkkan) mütarekeden sonra oralarda kalabilir miydi? En son terk ettiğimiz vilayetimiz Arabistan’dır. Fahrettin Paşa Mondros Mütarekesinden 4-5 ay sonra Hicaz Demir yolunu kullanarak, İstanbul'a askerleriyle birlikte dönmüştür. Eğer Arapların tamamı isyan etmiş olsa idi o ordu, o asker trene binip kutsal emanetleri de yanına alıp dönebilir miydi?

İngilizlere destek veren Arap kabileleri bellidir. Suud’lar ve Şerif Hüseyin aşiretleridir.

Irak ve Suriye'deki Sadun aşireti Devlet-i Aliye’yi sonuna kadar desteklemiştir.

Riyad, Taif, Şam, Bağdat, Beyrut, Halep, Kahire gibi şehirler tipik Osmanlı şehirleridir. 1935'de Fransızlar Suriye-Şam da bir milli meclis açıyorlar. Meclis Türkçe açılıyor. Çünkü Şam’da hâkim dil Türkçedir. İngilizler Baas ideolojisi ile oradaki halklara Arap milliyetçiliği şuurunu aşıladı. Kökeni bir olan halkları birbirinden kopardı. Bu gün Hama-Humus Arapları dâhil Suriye'nin ezici ekseriyeti Türk kökenlidir. Suriye'nin 1935'den sonra bağımsızlığa giden yolda muhtelif tarihlerde 4 defa Türkiye'ye katılma müracaatı olmuştur.

Buradaki Suriyelilerin birçoğu da 1864 Çerkez sürgünü dolayısıyla oralara yerleştirilmiş insanlardır. Suriye halkının tipolojisine bakıldığında tipik bir Anadolu insanı görünümü vardır. Genetik araştırmalarda Suriyeliler %98 Anadolu ile aynı genetik guruba dâhildir. Kökü birdir. Hatta Türkmenler Anadolu’dan önce Suriye’ye yerleşmiştir. Suriyeliler soydaşımızdır. Özbe öz kendi halkımızdır. Orta Asya ve Doğu Türkistanlı soydaşlarımızda yakın tarihte emperyalistlerin zoru ile kaybettiğimiz Suriyeli soydaşlarımızda öz be öz Türk’tür.

Siyonist lobinin yalan yanlış bilgilerine aldanmayalım. Milli, İslami, Türk kimliğimizin değerlerini savunalım. Kardeşlerimizi ötekileştirmeyelim. İdlip ve Suriye meselesiyle ilgili yazılarıma devam edeceğim….