Rusya’daki Devrimler ve Devrimlerin Türkler Üzerindeki Etkisi

 

      Zeki Velidi Togan                                                    Sadri Maksudi Arsal

    Ayaz İshaki

1917 yılında gerçekleşen Şubat ve Ekim Devrimleri, Çarlık Rusya’sının çökmesi İdil-Ural bölgesindeki Türkler arasında heyecana neden olmuştur. Bolşevikler, başlangıçta bilhassa millî konularda verdiği güzel vaatler ile birçok Kazan Tatar ve Başkurt aydınını kendi tarafına çekmeyi başarmıştır. 1917 Şubat Devrimi’nin ardından çok zaman geçmeden 1 Mayıs 1917 tarihinde Moskova’da Rusya Müslümanları Kurultayı toplanmıştır. Kurultay’a bölgede yaşayan 30 milyon Müslüman adına 900 delege katılmıştır. Kurultay’da bundan sonraki devlet düzeni ne olmalı konusu tartışılmıştır. Delegeler, kurulacak olan Rus Devletinin federasyon olması yönünde karar almıştır. Kurultay’da “Millî-Medenî Muhtariyet”, “Millî Topraklı Muhtariyet” ve “Federatif Sistemi Savunan Sosyalistler” şeklinde 3 farklı fikri savunan grup ortaya çıkmıştır. Sadri Maksudi Arsal, Foad Tuktarov, Ayaz İshaki’nin da savunduğu “millî-medenî muhtariyet” önerisi oy çokluğundan dolayı kazanmıştır. Kurultay’ın sonunda 30 üyeden oluşan yönetim heyeti seçilmiştir.

“Millî Topraklı Muhtariyet” fikrinin savunucularından birisi olan Zeki Velidi Togan, toprak olmadan vatan olmaz mantığından yola çıkarak Türk nüfusunun çoğunlukta olduğu doğu bölgelerini de içine alan “Türkistan Muhtariyeti” kurma fikrini ileri sürmüş ancak başarılı olamamıştır. Daha sonra Türkleri birleştirme fikri doğrultusunda Togan ülküdaşlarıyla birlikte 21 Temmuz 1917 tarihinde Orenburg şehrinde I. Başkurt Kongresini, 28–29 Ağustos’ta Ufa’da II. Başkurt Kongresini toplamıştır. 2 Kasım 1917 tarihinde Başkurt Merkez Şûrası ilk fermanını duyurmuştur:

“25 Ekim’de Rusya muvakkat hükümeti ortadan kaldırıldıktan sonra, artık Rusya’da vatandaş harbi başlamış oldu. Biz, Sovyetleri kabul etmeyiz. Çünkü kendi hak ve hukuklarımıza malik olmak azmindeyiz. Biz otonomiyi Sovyetler elinden almayacağız, çünkü biz kendi ülkemizde insanın hak ve iradesinin kendi elimizle çiğnenmesine razı olmayız.” (Togan 1999: 156). 29 Kasım 1917 tarihinde Başkurt Millî Hükümeti kurulmuş, hukukçu Yunus Bikbov hükümet reisi, Zeki Velidi Togan dâhiliye ve hariciye işleri müdürü seçilmiştir. Tarihte “Küçük Başkurdistan” adıyla bilinen bu cumhuriyet diğer Türklere de örnek teşkil etmiştir. “Başkurdistan’dan sonra Kırım, sonra da (eski 11/ yeni 24 Aralık) Türkistan ve daha sonra Azerbaycan ve Kazakistan Cumhuriyeti ilan olundu.” (Togan 1999: 156). Başkurdistan’ın nüfusu, yüzölçümü, millî kimliği ile ilgili Togan şunları yazmıştır:

“Biz muhtariyet ilânında Başkurdistan’ın Müslüman nüfusunun yüzde yetmişten aşağı olmayan şarkî kısımlarını aldık ki “Kiçi Başkurdistan” ismiyle maruftur. Müslüman nüfusu az olan yerlerdeki Başkurt ve Tatarları bu ülkeye ve Türkistan’a hicret ettirmeyi düşünmüştük. Küçük Başkurdistan 79.560 km² bir arazi olup, 1917’de nüfusu 1.259.059 idi. Tekmil nüfusun % 72’si Müslüman idi. Planımıza göre Başkurdistan ile Batı Kazakistan’ın ve Orenburg Kozaklarının merkezi Orenburg olacaktı. Sonra Başkurdistan’la Batı Kazakistan resmen bir ülke halinde birleşirse Rus Kozakları da ona dâhil olacaklardı. Kozaklar arasında bu fikri tereddütsüz kabul eden dostlarımız vardı. Bizde büyük heyecan doğuran bu muhtariyet ilânı millî şairlerimizden Seyitkerey Magaz’ın, Şeyhzade Babiç’in birçok şiirlerinin mevzuu olmuştur” (Togan 1999: 157). III. Başkurt Kurultayı 20 Aralık 1917 – 4 Ocak 1918 tarihleri arasında Kervan-saray’da gerçekleşmiştir. Kurultaya Kazaklardan Seyitazim Kıdırbayev, müşahit sıfatıyla Türkistan hükümetinin hariciye naziri Mustafa Çokay(ev) katılmıştır. Kurultay’da Başkurdistan muhtariyeti kanunlaştırılmış, Yunus Bikbov reis, Zeki Velidi Togan dâhiliye ve hariciye işleri müdürü, Ilderhan Mutin maliye müdürü, Kazan Tatar asıllı Abdullah Edhemov maarif müdürü, Ayıtbayev ziraattan sorumlu müdür tayın edilmiş, Başkurt Millî Ordusu kurulması kararı alınmıştır.             

1917 yılının Temmuz ayında Kazan’da Müslüman Din Adamları Kurultayı (Din Uleması Kongresi) ve Rusya Müslümanları Askerî Kurultayı yapılmıştır. Kurultay’da iç Rusya ve Sibirya Müslümanlarını içine alan “Millî-Medenî Muhtariyet” ilan edilmiş, Sadri Maksudi başkanlığında 12 kişiden oluşan bir komisyon kurulmuştur. 20 Kasım 1917 tarihinde Ufa’da gerçekleşen toplantıda Millî Meclis kurulmuş, İdil-Ural Devleti ilan edilmiştir. Her ne kadar Millî Meclise 120 milletvekili seçilmiş olsa da toplantıya “Millî-Medenî Muhtariyetten” 55, “Millî Topraklı Muhtariyetten” 30, “Federatif Sistemi Savunan Sosyalistlerden” 11kişi olmak üzere toplamda 96 milletvekili katılmıştır. Toplantıda, İdil-Ural Muhtar Devletinin sınırlarını tespit etmiş ve 60 bin askerden oluşan Millî Ordu kurulmuştur. Ancak Millî Meclis’in ömrü kısa sürmüş, 13 Nisan 1918 tarihinde Millî Meclis Bolşevikler tarafından dağıtılmış, millî fona da el konmuştur. Bolşevikler daha önce verdikleri vaatleri unutup, “böl ve yönet” mantığından yola çıkarak 1919 yılının 20 Mart tarihinde Başkurdistan’ı, 1920 yılında Tataristan otonom cumhuriyetlerini ilan etmiştir. Böylelikle, bağımsızlık hayaliyle yola çıkan İdil-Ural Türklerinin ne İdil-Ural Devleti, ne de Küçük Başkurdistan kalmıştır. Daha sonra bu olayların canlı şahidi olan Ayaz İshaki (1878–1954) konuyu “İdil-Ural” başlıklı makalede kaleme almıştır. Kitap, 1933 yılında Berlin’de Tatarca, aynı yıl Paris’te Rusça ve Fransızca[1], 1934 yılında Tokyo’da Japonca, 1938’de Varşova’da Lehçe, 1988 yılında Londra’da Rusça, 1993 yılında Tataristan’ın Yar Çallı şehrinde Rusça ve 2014 yılında Türkiye’de “İdil-Ural Devleti 1917–1918” adıyla Türkçe yayımlanmıştır. İshaki eserinde Kazan Tatarlarının karakteri ile ilgili şunları yazmıştır:

“Halkın karakterine gelince: halk, psikolojik açıdan kendi devletini oluşturacak olgunluğa ermiş ve Ruslarda bulunmayan gerçeklik duygusu ile donatılmıştır. Bu halk çalışkandır, tutumludur, pozitiftir ve ticari kapasitesinden şüphe edilemez. İnisiyatif sahibidir, müteşebbistir ve Avrupalılarla pazarlar için etkili biçimde rekabet etmeye ve bu mücadeleden galip çıkmasını sağlayacak yüzyıllık bir tecrübeye sahiptir. Uzun yıllar Rus despotizmine rağmen, bu halk geçmişteki büyüklüğünün ve diriliş zamanının yakın olduğuna ve ülkesinde düzeni ve adaleti sağlayabilmek için ilk uygun fırsatta iktidarı ele geçirme zamanının geldiğine olan umudunu asla kaybetmedi. Yeter ki, ezilmiş diğer toplumlar ile birlikte Moskova boyunduruğundan kurtulabilsin ve Avrupa milletleri ile beraber ilerleme ve hürriyet yolunu takip edebilsin.” (İshaki 2014: 49). İshaki, devrimlerin ardından yıllar geçtikten sonra Rusya’daki devrimler ile ilgili şu değerlendirmede bulunmuştur:

“Rusya’daki devrim henüz tamamlanmamıştır. Bolşevikler, bu devrimin sadece geçici bir dönemidir. Bu devrim, ancak eski Rusya’daki millî konuların kesin çözümü ve bağımsızlıkları için mücadele eden halkların özgür bırakılmasından sonra tamamlanabilir. Eğer büyük Fransız Devrimi Batı Avrupalılara millî özgürlük getirmişse, Rusya Devrimi Avrupa’nın doğusundaki halklara özgürlük getirecektir.” (İshaki 1993: 59). 

[1] Eser, Vassan Girey Cabagi tarafından Fransızcaya çevrilmiştir.