Halife Hz. Ali’nin Mısır’a vali olarak atadığı Malik bin El-Haris El Eşter’e göndermiş olduğu  emirnamede geçen; devlet yönetimi ile ilgili önemli kavram ve esaslardan bazıları:

     “Halk için kalbinde sevgi ve merhamet duyguları ile lûtuf meyilleri besle. Sakın...(onların) başına kendilerini yutmayı ganimet bilen yırtıcı bir canavar kesilme! Çünkü bunlar...ya dinde bir kardeşin, ya yaratılışta bir eşin...

     “Kendin hakkında, sana yakınlığı olanlar hakkında, tebaan (idaren altındaki halk) arasında kendilerine meyil beslediklerin hakkında; Allah’a ve Allah’ın kullarına karşı adâletten kat’iyyen (asla) ayrılma. Şayet böyle yapmazsan zulmetmiş olursun. Halbuki Allah’ın kullarına zulmedene karşı bu mazlumların davacısı bizzat Hz. Allah’ın kendisidir...

     “İnsanlar hakkındaki bütün kin düğümlerini çöz; seni intikama doğru sürükleyecek iplerin hepsini kes. Sence açıklık kazanmayan şeylerin tümü hakkında anlamamış görün, şunu bunu gammazlıyanın (ispiyoncunun) sözüne sakın çarçabuk inanma. Çünkü gammaz ne kadar saf görünürse görünsün yine hilekâr (hileci)dir. Sakın, ne seni yokluk ihtimaliyle korkutarak ikram etmekten geri çevirecek cimriyi, ne zor ve ağır işlere karşı azmini gevşetecek korkağı, ne de zulme saparak sana ihtirası (aşırı isteği) iyi gösterecek hırslıyı danışma meclisine sokma. Çünkü cimrilik, korkaklık ve hırs öylesine ayrı ayrı tabiatler (huylar)dır ki ancak, Allahu zü’l-celal (Yüce Allah) hakkında beslenen sû-i zan (kötü san, kuşku) bunların hepsini bir araya getirir. Sana müşavir (danışman) olacakların en kötüsü; senden evvel, şerli kimselerle işbirliği yapmış ve onların suçlarına ortak olmuş kimselerdir. Böyleleri kat’iyyen (asla) senin mahremin (sırdaşın) olmamalı. Çünkü bunlar cânilerin yardımcıları ve zâlimlerin dostlarıdır...

     “Bir de sâdık ve kanaatkâr adamları kendine sırdaş edin. Eğer bunlar seni alkışlamazlar ve yapmadığın bir takım işleri sana isnad ile (dayandırarak) keyfini getirmezler ise, bunu da anlayışla karşıla. Zira alkışa ve yersiz övgüye müsamaha etmek (hoşgörülü davranmak); insanı büyüklenmeye sevk eder ve kibre (benlik ve büyüklenmeye) yaklaştırır. Sakın insanların iyisi ile kötüsü, senin yanında bir olmasın. Zira onları böylece eşit görmek; bir tarafta iyileri iyilikten soğuturken, kötülerin de fenalığa olan meylinde onlara cesaret verir...

     “Memleketin yararına olan tedbirleri tespit etmek ve senden evvel insanlara huzur, güven, doğruluk ve iyilik sağlayabilmiş şeyleri devam ettirmek hususunda; âlimler ve ârifler ile sürekli olarak görüş ve danış...

      “Valiler için, ülkede adaletin ayakta durmasından, bir de halkın kendine karşı sevgi göstermesinden daha büyük bir saadet ve huzur vesilesi yoktur...

     “Altından kalkamadığın hâdiseleri (olayları), kestirip atamadığın işleri Allah’a ve Resulüne gönder. Zira Cenab-ı Hak doğru yola gitmesini dilediği bir topluma: ‘Ey iman edenler! Allah’a itaat edin. Peygamber’e ve içinizden olan ulü’l-emre (emir ve kumanda sahiplerine) itaat edin. Şayet bir şeyde anlaşamazsanız onu Allah’a ve Peygamber’e gönderin’ buyuruyor. Allah’a gönderin demek, kitabındaki muhkemâta (anlamı kesin ve açık olan âyetlere) sarılmak demektir. Resule göndermek demek, onun toplayıp, birleştiren ve tefrikaya (ayrılığa) meydan vermeyen sünnetine (yoluna) uymak demektir...

     “Halk arasında, hüküm vermek için öyle bir kimse seç ki, sence onların en değerlisi bulunsun...

     “Tayin edeceğin diğer memurlar konusunda da dikkatli ol, çünkü en çok menfaat düşkünü kimseler şahsî çıkarları için bu görevlere haristirler (çok hırslıdırlar). Sakın şahsî yakınlık veya tesir altında kalarak hiçbir kimseye vazife tevdî etme. Çünkü bencillik ve tarafgirlik zulüm ve hıyanete götüren iki sebeptir...

     “Halkın hepsi vergi gelirlerine dolayısı ile vergi ödeyenlerin mevcudiyetine muhtaçtır. Bu bakımdan memleketin imarına sarf edeceğin emek; vergi toplamaya harcayacağın himmet ve gayretten fazla olmalı. Zira ödeme gücü ancak ülkenin kalkınması ile elde edilebilir. Kalkınmasız vergi toplamak isteyen kimse ülkeyi harabeye çevirir. Halkı helâk eder defteri de pek kısa zaman içinde dürülüp kapanır...” (Seha neşriyat)