HRİSTİYAN VE YAHUDİ'LERİN KESTİĞİ YENİLİR Mİ?...

Abone Ol
 Bu durumda, Ehl-i Kitap için geçerli olan hükümler; yemeklerinin yenmesi, usulüne uygun kesmeleri şartıyla, kestiklerinin yenilmesi ve kadınlarıyla Müslüman erkeklerin evlenmeleri gibi hükümler, günümüz hıristiyanları için geçerli değildir.  "Leş, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına boğazlanan, boğulmuş, (taş ağaç vb ile vurulup öldürülmüş, boynuzlanıp ölmüş (hayvanlar ile) canavarların yediği hayvanlar-ölmeden yetişip kestiklerimiz müstesna-dikili taşlar (putlar) üzerine boğazlanmış hayvanlar ve fal oklariyle kısmet aramanız size haram kılındı." (Maide 5/3)  Leş; yalnız eti yenmeyen hayvanların ölüsü için değil, eti yendiği halde kendiliğinden ölmüş veya usulüne uygun olarak kesilmemiş hayvanlar için de leş tabir edilir.  Kan: Ayet,i Kireme'de haram kılınan kan, akıtılmış olan kan'dır: "Dem-i Mesfuh (akıtılmış kan) tasrihiyle fakihler, Hayvan'ın karaciğeri ve dalağı gibi pıhtılaşmış, etleşmiş kan'ı istisna etmişlerdir.  Domuz eti: Domuz bizatihi pislik olduğundan, kesilmiş olması, kanı'nın akıtılmış olması hiç bir şeyi değiştirmez. Eti haram olduğu gibi, derisi, tüyü tırnakları ve kemikleri de haramdır. Domuz derisi, debagatla (sepicilikle) asla temiz olmaz. Çanta, ayakkabı, kemer, portöy gibi giyecekleri ve üzerimizde taşıdığımız kimi eşya, domuz derisinden mamul veya içerisinde, astarında, sapında bir şekilde domuz derisi varsa kesinlikle haramdır, bu eşya ile namaz kılmış ise üzerinde necis (pis) bir şey varken kılınan namazın iadesi gerekir.  KESİLEN HAYVAN:  Zebih, Tezkiye/zekat-nahr kelimeleriyle ifade edilen kesim işlemi, umumiyetle eti yenen hayvanlar için bahis konu ise de, eti yenmeyen hayvanların kesiminin de kimi fıkhi neticeler doğurabilir. Hanefi'lere göre etinin yenmesi helal olmamakla birlikte canlı iken temiz sayılan hayvanlar boğazlandığı takdirde temiz sayılması hükmü devam eder, tüy, tırnak ve derisinden yararlanılabilir. Boğazlanmadığı takdirde eti yenen ölmüş hayvan gibi derisi ancak tabaklandığında temiz olur.  Eti yenen hayvanları, filen (Usulüne uygun olarak keskin bir bıçakla boğazının kesilmesi) veya hükmen (kuyuya düşüp boğulmak üzere olan, uçurumdan yuvarlanıp parçalanmak üzere olan) halinde etlerinin yenmesi helal olur. Ancak, suda yaşayan balık türleriyle kara hayvanlarından çekirgenin boğazlanması gerekmez.  Hazret-i Peygamber salla'llâhu aleyhi ve sellem Efendimiz bir Hadisinde "Denizin suyu temiz, ölüsü helaldir" (Ebu Davud, "Taharet", 41) buyurmuştur. Bir başka Hadis-i Şerifte "boğazlanmaksızın ölen (meyte) hayvanlardan ikisinin, balık ve çekirgenin İslam Ümmetine helal kılındığı bildirilmiştir." (Müsned 11, 97).  Hayvanın kesim sırasında canlı olması ve ölümünün de bu kesim işlemi neticesi olması gerekir. Hayvanın kendiliğinden ölmüş olması (meyte) halinde eti kesin olarak haram olacağından kesim esnasında hayvanın canlı olması şartı üzerinde titizlikle durulmuştur. Ancak, canlılık mevzuunda fakihler ayrı ayrı ölçüler benimsemişlerdir:  Sözgelimi fakihlerin çoğunluğu kesim sırasında hayvanın hareket etmesi ve kanının akması gerektiğini söyler. Ebu Hanife'ye göre hayvanın yaşadığının bilinmesi, Ahmet b. Hanbel'e göre kanın akması yeterlidir. Hayvanın ölümünün bu kesim işlemi sonucu meydana gelmiş olması şartı da yukarıda zikredilen canlılık şartını tamamlar.  Hayvanın kesiminde asolan, hayvana eziyet etmeden, acı çektirmeden, haram olan ve hayvanın damarlarında dolaşan "necis" kanın bütünüyle et'den ayrılmasıdır. Bu da ancka keskin bir alet kullanılarak mümkün olur.  Fakihlere göre kesimde kullanılacak aletin gerekli yerleri kesecek ve kan akıtılacak ölçüde kesici olması yeterlidir. Kesim de kullanılan aletin demir, ağaç, taş vb. olması önem taşımaz. Yeterki hayvana eziyet çektirecek küt-kör bir aletle yapılmasın!...  Günümüz şartlarında teknolojik gelişmelerle çok keskin çelik bıçakların kullanılması daha uygun olur.  Peygamberimiz bir Hadis-i Şeriflerinde "Şüphesiz Cenab-ı Hak yer yüzünde her şeyin üzerine ihsanı yazdı. Her hangi bir canlıyı katletmek mecburiyyetinde kalırsanız, onu en güzel binr şekilde yerine getiriniz, bir hayvanı kesiyorsanız, güzel bir şekilde kesiniz, sizden birisi, bıçağını bilesin hayvana eziyet etmeden güzelce boğazlasın."  Bilindiği gibi eti yenilen hayvanların kesildiği bölgede yemek borusu, nefes borusu, atardamar, toplardamar olmak üzere dört damar bulunmaktadır. Kanın iyice boşalması ve etin helal olabilmesi için bu dört damardan enaz üçünün kesilmesi şarttır.  Hayvanın canı tamamen çıkmadan (seyrime) halinde iken derisinin yüzülmesi herhangi bir uzvunun kesilmesi, çıkarılması doğru değildir.  Günümüzde mezbaha'larda ve seri kesim yapılan Kümes Hayvanları kesim yerlerinde bu hususlara dikkat edilmediği bilinmektedir. Hususiyle çok sayıda kümes hayvanının otomatik makinelerle kesildiği yerlerde hiç bekletilmeden tüylerinin kolay yolunabilmesi için kesilir, kesilmez ölmesini ve haycanın soğumasını beklemeden harareti yüksek suya atılmakta içi daha önce boşaltılmadığından içinde bulunan bütün pislikler etin tamamına sirayet etmektedir. İşin temizlik, hijyenik tarafı her ne kadar Sağlık Teşkilatını, Belediye'leri ve Hıfzu'ssıhha'yı alakadar etse de ete doğrudan doğruya necaset sirayet ettiği için, pisliktir, pislik de dinimizce haramdır. Müslümanların, diğer şüpheli hususlarda olduğu gibi, kümes hayvanları eti hususunda dikkatli olmalarında fayda vardır. Günümüzde dünyanın çeşitli yerlerinde kullanılan elektrik şoku, tabanca, karbondioksit gazı verme, başına çekiç veya tokmakla vurma, omuriliğine şiş sokmak gibi şekillerle ve henüz canlı iken boğazlanmadan Nadie Suresinin üçüncü ayetinde yenmelerinin haram olduğu bildirilen gruba girer.  Çünkü hayvanın kesim işlemi esnasında canlı olması, ölümünün de bu kesim işlemi sonucu meydana gelmesi gerekir.  Hayvana asla eziyet vermeyen ve hayvanın ölümüne yol açmayacak, sadece sekinleşmesini ve bayılmasını te'min edecek bir şekilde hafif Elektro şok verilerek daha sonra canlı olarak ve usulüne uygun kesilmesi halinde eti yenilir. Bununla birlikte yapılan bu kabil işlemler neticesinde hayvanın sinir sistemi harap olmakta, hareket kabiliyyetini iyice azaltıp damarlarındaki kanın tam olarak akmasını engellediğinden helal olsa ibel necis olan kan tam olarak etten ayrılmadığı için, et lezzetini ve dayanıklılığını kaybeder.  Elektrik şokunun maksadı hayvanın eziyet çekmesini önlemek ise, şok anında kesilmesi gerekir, bu da hayvanın şok neticesinde mi ya da kesim işlemi sonucu mu öldüğünün tam olarak bilinmemesi dolaysiyle mahzurludur. En güzeli ve hikmete yakın olanı, usulüne uygun, ehil bir kimse tarafından keskin bir bıçakla boğazlanmasıdır.  TESMİYE:  Eti yenilen hayvanlar kesilirken Besmele çekilmesi;  "Allah size anca ölüyü(leşi), kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesileni haram kıldı. Her kim bunlardan yeme mecburiyyetinde kalırsa, başkasının hakkına saldırmadan ve hadid aşmadan bir miktar yemesinde günah yoktur. Şüphe yok ki Allah çokça bağışlayan çokça esirgeyendir." (Bakara 2/1736) "İslamda zorluk yotru. Zaruritler mahzurları ortadan kaldırır. Bir kimse elinden olmayan sebeblerle haram olan bir şeyi yemek veya bir işi işlemek zorunda kalırsa haddi aşmamak şartıyla zaruret miktarı yiyebilir. Bu durumda dinen günah işlemiş sayılmaz."  "Leş, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına boğazlanan." (Maide 5/3)  "De ki; Bana vahyolunanda, leş veya akıtılmış kan yahut domuz eti - ki pisliğin kendisidir - ya da günah işlenerek Allah'tan başkası adına kesilmiş bir hayvandan başka yiyecek kimseye haram kılınmış bir şey bulamıyorum. Başkasına zarar vermemek ve sınırı aşmamak üzere kim (bunlardan) yemek zorunda kalırsa bilsin ki Rabbin bağışlayan ve esirgeyendir." (EN'AM 6/145) "Üzerine Allah'ın adı anılmadan kesilen hayvanlardan yemeyin. Şüphesiz bu büyük günahtır. Gerçekten şeytanlar dostlarına, sizinle mücadele etmeleri için telkinde bulunurlar. Eğer onlara uyarsanız şüphesiz siz de Allah'a eş (ortak) koşanlar olursunuz." (En'Am 6/121)  (Aslında helal olan her hangi bir hayvan, kasden Allah'ın adı anılmadan "Besmele çekilmeden" kesilirse o hayvanın etinin yenmesi haram olur.) "(Allah) size, saedce ölü hayvanı, kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesilen hayvanı haram kıldı. Ancak kim mecbur kalırsa (başkalarının hakkına) saldırmaksıztın, sınırı da aşmadan (bunlardan yiyebilir). Çünkü Allah çok bağışlayan pek esirgeyendir." (Nahl 16/115)  Meallerini yukarıya aldığımız Ayet-i Kerimelerden çıkarılabilecek ortak hükümlerden birisi de şudur:  (İnsanlar çaresiz kalıp açlıktan ölüm tehlikesi gibi bir tehlike ile karşı karşıya kaldıklarında haram olan şeylerden az miktarda (ölmeyecek kadar) bir ölçüde yiyebilirler.)  Yüce İslam dininin özünü, Hazret-i Adem'den itibaren devam eden tevhid akidesi teşkil ettiğniden, bunun tabii bir gereği olarak şirkin her türlüsüne karşı amansız bir mücadele verilmiştir. Bu mücadelenin günlük hayatla alakalı bir neticesi de hayvanların kesimi esnasında Allah'tan başkasının isminin anılmasını veya hayvanın Allah'tan başkası adına kurban olarak kesilmesinin ve bu şekilde kesilen hayvanın etinin yenmesinin yasaklanmış olmasıdır.  Genellikle ayetlerde ilk planda putlar adına kesilen ve putlara kurban edilen hayvanlar kasdedilmekte, Allah'tan başka varlık ve güçlere kutsallık atfedilmesine ve boyun eğilmesine karşı çıkılarak tek ve yegane Halık'ın Allah olduğu ve yalnız O'na ibadet edileceği fikri hakim kılınmak istenmiştir. Hayvanın Allah'tan başkası adına kesilmesi yasağının da, İslam'ın tevhid inancını korumada ve şirki önlemedeki bu titizlik çerçevesinde anlamak gerekir.  Müslümanların eti yenilen hayvanları keserken Allah'ın adını anmalarının (Besmele çekme) şart olup olmadığı veya hangi ölçüde şart olduğu İslam Fakihleri arasında tartışmalıdır. "Eğer Allah"ın ayetlerine inanıyorsanız, üzerine O'nun adı anılarak kesilenlerden yiyin" (En'am 6/118) "Üzerine Allah'ın adı anılmadan kesilen hayvanlardan yemeyin." (EN'am 6/121) Bu ayetlerden kasdedilen hususun Allah'tan başkası adına kesilenin yenilmesini yasaklama ve müslümanın hayvanı Allah adına kesmesi ilkesi mi yoksa hayvan kesilirken Allah adının yani besmelenin telaffuz edilmesi mi olduğu tartışmalıdır.  Ayet-i Kerimelerin zahirleriyle hükmeden fakihler her halükarda besmeleyi şart gördüklerinden hayvanı keserken besmeleyi unutan veya kasden terk edenin kestiğinin yenmeyeceği görüşündedirler. Hanefiler ve Malikiler başta olmak üzere fakihlerin ekseriyyeti ise yukarıdaki ayetlerin lafzını da esas alarak hayvanın kesimi esnasında unutulmadığı takdirde besmeleyi şart olarak görür ve besmelenin kasten terk edilmesi halinde o hayvanın etinin yenmeyeceğini ifade ederler. Unutanın hükmen besmeleyi söylemiş sayılması Hazret-i Peygamber'in salla'llâhu aleyhi ve sellem "Ümmetimden yanılma, unutma ve zorla yaptıklarından sorumluluğu kaldırılmıştır (Buhari, "Hudud" 22; Ebu Davud, "Hudud", 17)  Kısaca "Tesmiye"; (Allah'ın adının anılması) Hayvanın kesimi esnasında kesen kimsenin Allah'ın adını anmasıdır. "Bismillahi Allahu ekber" demesi müstehap görülmüştür. Yalnız "Bismillah" demesi veya Allah'ın diğer isimlerinden birini dua maksadıyla olmaması şartıyla anması "Ya Rahman", Ya Rahim" demesi yeterli görülmüştür.  Asrımızın Müceddidi, Süleyman Hilmi Silistrevi (K.S.) Efendi Hazretleri hayatlarında bu hususta çok titizlikle durmuşlar özellikle mezbahalarda toplu kesim yapılan yerlerde besmele çekilmediğini binlerce kümes hayvanının bir çırpıda kesildiğini hatırlatarak "Hiç değilse kesime başlanırken birisinin yüksek sesle besmele çekmesini veya kesim Makinesinin üzerine, bıçağına besleme yazılmasını tavsiye buyurmuşlardı.  Hayvanı kesen kimsenin akıl ve temyiz gücüne sahip, müslüman veya Ehl-i Kitap olması, hac'da ihramda olmaması, hayvanı Allah adına kesmesi gerekir. Kesen'in kadın veya erkek olması farketmediği gibi bâliğ olması da gerekmez. Allah adına kesmeyi kavrayacak ölçüde temyiz gücüne sahip olması genelde yeterli görülür.