Hollanda Kraliçe'si Beatrix geçtiğimiz hafta Türkiye'yi ziyaret etti. Bu ziyaret iki ülke arasındaki ilişkileri hiç şüphesiz güçlendirdi. Gerek Hollanda'da yaşayan Türkler açısından gerekse ikili ticari ilişkiler açısından... Kraliçe Beatrix, Türkiye'de bulunmaktan mutlu olduğunu ve Türkiye ile Hollanda arasında 400 yıllık dostane ilişkilerin bulunduğu söyledi. Konuyla ilgili olarak Hollanda'da 40 yıldan beri yaşayan gazeteci-yazar İlhan Karaçay'ın Kraliçe'ye yazdığı mektuba bu makalemde yer vermek istiyorum. Bu vesileyle Hollanda'daki Türklerin durumu ve ilişkiler gündeme gelirken mektup aynı zamanda genel bir durum değerlendirmesine yer vermektedir. Bu mektup aynı zamanda Avrupa'daki Türklerin mevcut durumunu gözler önüne sermektedir. O bakımdandan mektup oldukça manidardır. 'Avrupa Dünya' gazetesinde neşredilen İlhan Karaçay'ın mektubunu kısaltarak siz aziz okurlarıma takdim ediyorum: "Kraliçem, 40 Yıldır yaşadığım ve tabiyetinize geçtiğim ülkenizde, Kraliyet makamına ikinci kez mektup yazıyorum. İlk mektubum, anneniz Kraliçe Juliana'ya 1970'li yıllarda yazılmıştı. O zaman eğitim görmekte olan çocuklarımız için bazı kısıtlamalar getirilmişti. Durumdan hoşnut olmayan Türk toplumunun üzüntülerini bildirmek için yazmıştım o mektubu. O mektup, Hollanda medyasında çok büyük bir yankı bulmuştu. Kraliçe adına hükümetten yanıt geldiği gibi, sorunun çözümü da sağlanmıştı. O zaman yabancılara karşı biraz daha duyarlıydı Hollanda yönetimi ve medyası. Şimdi ise durum tamamen değişti. Ne yöneticiler ve ne de medya, özellikle Türk'e ve Türkiye'ye karşı duyarlı değil. Bırakın duyarlılığı, Türk'e ve Türkiye'ye karşı düşmanca bir tutum ve tavır var. Hem de size rağmen! 'Size rağmen" diyorum. Çünkü siz, veliahtınız ile birlikte gittğiniz Türkiye'den çok sıcak ve çok olumlu mesajlar verdiniz. Türkiye'yi tanımayan ve tanımak istemeyen çevrelere, gördüğünüz, yaşadığınız ve saptadığınız Türkiye geceğini anlattınız. "Türkiye bize çok yakınmış" derken, Türkiye'yi geri kalmış bir Arap ülkesi gibi tanıyanlara, "Bakın, Türkiye sizin bildiğiniz gibi geri kalmış bir ülke değil. Belki devlet tarafından değil, halk arasındaki sosyal ilişkilerde önde giden, kültürel yönden dünya ile yarışan, Ekonomisi, endüstrisi ile kalkınmış zirvede olan bir ülkedir. Bu ülkeyi Avrupa'nın dışında görmek çok yanlıştır" mesajını verdiğiniz halde, orada sizi takip etmekte olan medya mensuplarının çoğu, sizin söylediklerinizi yalanlama gayreti içine girip hep kötü imajları öne sürerek Türkiye'yi ve Türkler'i karartmaya çalıştılar. Siz, Atatürk'ün huzurunda 'Türkiye medeniyeti'nden söz ederken, sizin medya mensuplarınız, gündemde hiç de olmayan ve olmaması gereken sözde Ermeni soykırımını gündeme getirmenizi istediler. Siz, Türkiye'nin sosyal ve kültürel zenginliğinden söz ederken, sizin medya mensuplarınız, insan haklarından, Hıristiyanlar'a yapılan sözde zulümlerden söz ettiler. Türkiye'deki medyanın hemen hemen tamamı sizin ziyaretinize çok geniş yer ayırırken, Hollanda'daki medya, size ayırdığı yerlerde, güzelliklerden değil, olumsuz bir tavır içinde, güzel olmayan şeylerden söz ettiler. İşte, sizin medyanız böyle Kraliçem. Hollanda medyasının tamamı değilse de büyük bir çoğunluğu Türkiye ve Türk düşmanlığı yapmaktadır. Nasıl ki, Rita Verdonk ve Geert Wilders gibi politikacılar Türk ve Türkiye düşmanlığı yaparak oy avcılığı yapıyorlarsa, Hollanda medyası da aynı düşmanlıkla tiraj ve reyting peşinde koşuyor. Çirkin politikacılar ve çirkin medyacıların amaçları aynı. Kralıçem, sadece medyanız ve politikacılarınız değil, adalet dağıtan hukukçularınız da maalesef Türk'e ve Türkiye'ye karşı tarafsız değiller. Bunun için verebileceğim örnekler çok. Ama sizin yargıçlarınız, Utrechts Nieuwsblad gazetesinin başyazarının uyarısına rağmen, ajansın yazdığı başlığa itibar edip beni 6 bin euro para cezasına mahkum etti. Birinci temyiz ve ikinci temyizin yargıçları savunmalarıma kulak tıkayarak mahkumiyetimi onayladılar.Avukatım, basın özgürlüğü ve Avrupa Bırliği yasalarından örnekler ile bir savunma yaptı ama fayda etmedi. Tabii, yargıladıkları kişi bir Türktü ve mahkum olmalıydı. Kralıçem, haksızlık yapmak istemiyorum. Sizin Türkiye gezinizi burada olumlu bir şekilde yayılayan televizyonlar da oldu. Bir programda size tam 1,5 saat yer verildi. Stüdyoda da bir grup Türk vardı. Stüdyodaki Türkler arada bir, İstanbul'dan yayına canlı katılan muhabir ile birlikte aynı görüşte birleşiyorlardı: Türkiye moderndi ve Türk insanı uygardı... Veliaht oğlunuz ve eşi Prenses Maxima, Türkiye'ye daha önce de gitmiş oldukları için, artık ülkemizi çok iyi tanıyorlardı. Bu nedenle de Türkiye'nin konuşulduğu her yerde olumlu görüşlerini açıklıyorlar. Ama maalesef medyanız bu olumlulukları hep çarpıtıyor. Kraliçem, biz sizin ülkenizde 40 yılı aşkın bir zamandan bu yana yaşayan 500 bin kişiyi aşan bir toplumuz. Resmi kayıtlara göre 275 bini 'tebaa'nız olmuşuz. Hollanda'yı çok sevdik. 400 yılı aşkın bir sure once bizden aldığınız ve tüm dünyaya sevdirdiğiniz lâleniz ile biz de sevindik. Yel değirnemlerinizi, takunyalarınızı, futbolunuzu çok sevdik. Buraya temizlik işçisi olarak gelen Ahmetler'in, Mehmetler'in çocukları, ülkenize o kadar uyum sağladılar ki, kimi milletvekili oldu, kimi de belediye meslis üyesi... Bunlardan Nebahat Albayrak 'staatssecretaris' (Bakan gibi) oldu. İsterseniz ülkenize uyum sağlamış olan Türkleri sayı ile belirteyim Kraliçem. Bu güne kadar 300'ü aşkın Belediye Meclis Üyesi çıkardık. 7 milletvekili, 15 İl Genel Meclisi Üyesi ve 7 wethouder (Belediye Başkan Yardımcısı) kazandırdık Hollanda'ya. 15 bini aşkın girişimcimiz var. Bunların çoğu esnaf ama, milyonlarca euroluk cirosu olan çok sayıda büyük işadamımız da var. İşte, Hollanda'ya böylesine bağlı, sevdalı ve de yararlı Türkler, maalesef bunun karşılığını göremiyorlar. Horlana horlana bıkkınlık krizleri geçirmeye başlayan bu Türkler'i kaybetmeyin Kraliçem. Zira, burada yüksek eğitim gören ve kaliteli işler yapan pek çok Türk ülkenizi terk etmeye başladı bile... Halbuki, yaşlanan Hollanda'nın bu gençlere ne kadar ihtiyacı var. Kraliçem, Hollandalılar sizi ve ailenizi çok seviyorlar. Özellikle yabancı düşmanlığı yapan çirkin politikacılara inanan ve rağbet eden kesimde daha çok seveniniz var. Hollanda'nın geleceği için sizden rica ediyorum: Türkiye ve Türkler hakkındaki görüş ve düşücelerinizi bu kesime sık sık anlatın. Anlatın ki, çirkin politikacılar tarafından aldatıldıklarını anlasınlar. Tabii ki biz de, içimizde var olan ve varsayılan bazı yanlışlıkları düzeltmekle mükellefiz. Bize sahip çıkılmadığı halde, biz bu mükellefiyeti mutlaka yerine getireceğiz. Kraliçem, benim şahsen yüzlerce halis Hollandalı akrabam var Kraliçem. Hollanda'da doğmuş çocuklarım ve torunlarım var. Benim çocuklarım, beni çok sevdiğim Mersin'de değil, Hollanda'da gömecekler Kraliçem. Böylesi Türkler'in Hollanda'dan soğutulmasına ve kaçmasına izin vermeyin. İtmesinler bu Türkleri, kucaklasınlar!!! Kalın sağlıcakla Kraliçem!"