Kitap Dünyası 

Hodbin 

Tuğçe Yanardağ’ın Hodbin adlı kitabı çıktı. Yanardağ’ın yedinci ve son kitabı Hodbin , eski Türkçe de bencil çıkarcı, sadece kendini düşünen insan demek Kitapta; annesi, kadın cinayetine maruz kalan Ahsen’in arkadaşları ile birlikte hodbinlerin elinden kurtularak kendi kaderini yazmaya çalışması anlatılıyor. Polisiye-Aşk Romanı.

Yazar Tuğçe Yanardağ Kimdir ? 

1991 yılında İstanbul’da doğdu. 2009 yılında İstek Vakfından mezun oldu. Üniversite eğitimini Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Uluslararası ilişkiler bölümü ile tamamladı. Okumanın hiçbir zaman yaşı olmadığını düşünen Yanardağ ikinci üniversite olarak Medya ve İletişim okudu. Aynı zamanda oyunculuk, yazarlık, tiyatro, müzik ve dans gibi alanlarda çeşitli eğitimler aldı. Bu alanlarda birçok kişiye aktif olarak eğitim vermeye devam etmektedir. Gençle genç, yaşlıyla yaşlı, kendi şahsına münhasır, rüya çobanı olduğunu düşünen yazar ilkokul yıllarından bu zamana yazarlık sanatına gönül vermiş ve kendini her geçen gün dahada geliştirmeye çalışmıştır. Yazarlık mesleğinin yanı sıra oyunculukta yapmaktadır. Bir çok proje de oyuncu olarak yer almıştır.

Kitapları sırasıyla; 

Ela’nın Maceraları- Büyük Göl Canavarı

Ajan Çaylak- 32. Kod

Ajan Çaylak2- Yasak Bölge

Hoş’Çakal Aşk

Ben Afra

Zehir

Barış Durmaz’dan  ilk roman : “Zor” 

İnşaat teknikeri olan ve aynı zamanda felsefe-psikolojiye ilgi duyan Barış Durmaz, ilk kitabını beğeniye sundu. 31 yaşındaki Durmaz’ın ilk romanı “Zor” İkinci Adam Yayınevi tarafından yayımlandı. Yeraltı edebiyatına katkıda bulunan kitap, babası tarafından sürekli olarak fiziksel ve psikolojik şiddet gören ve sağlıklı olmayan bir aile içinde yetişen İrina isimli Moldovalı genç bir kızın, annesini ve kendisini kurtarmak adına şiddete karşı açtığı savaşı konu ediniyor. Eseriyle ilgili Durmaz, “Kitabı yazmaya başlamadan önce; yazacağım kitabın Türkiye’de henüz sınırları tam olarak belli olmayan ve bünyesinde yeteri kadar eser barındırmadığını düşündüğüm yeraltı edebiyatına küçük de olsa bir katkı sağlaması amacı güttüm. Kitabı bu yüzden karamsar duygular eşliğinde yazdım” diyor.

Romanın konusu

İrina, Moldova’da yaşayan ve aile içi şiddete maruz kalmış on altı yaşına girmek üzere olan bir kızdır. Babası Dimitri, yıllardır İrina ve karısı Dina’ya hem psikolojik hem de fiziksel olarak şiddet uygulamaktadır. Bunun sonucu olarak İrina’da bazı psikolojik uyumsuzluklar ortaya çıkmaya başlamış; evde yaşanan bir kavga sonrasında, kendi ruhundaki uyumsuzlukları ve şiddetin doğasını sorgulamaya başlamıştır. Çok sevdiği annesinin daha fazla zarar görmemesi için, onu kocasından boşanmaya ikna etmeye çalıştıysa da başarılı olamayacağını anlamış ve olayları kendi kontrolü altına almak için kendi deneyimleri ve fikirleri ışığında çözümler üretmeye başlamıştır. Her ne kadar şiddeti şiddetle çözmek istemese de, gerek babasının ilişki içinde bulunduğu tehlikeli sosyal yapı, gerek kendi karakterindeki hırs, şiddet ve huzurlu bir yaşama duyduğu özlem onu bu yola sürüklemiştir. Araştırma süreci içinde İrina, bir taraftan kendi benliğinin çatlaklarından sızan iç sesleriyle mücadele ederken, diğer taraftan da şiddete karşı tek başına verdiği mücadele içinde korkunç gerçeklerle yüzleşmek zorunda kalmıştır.Romanı İnna isminde bir kadına ithaf etmiştir.

Barış Durmaz kimdir?

Barış Durmaz, 15 Ekim 1989 tarihinde Üsküdar, Türkiye’de doğmuştur. İlköğrenimini İstanbul Tuzla’daki, Tuzla Atatürk İlköğretim Okulu’nda bitirdi. Lise öğrenimini 2006 yılında Tuzla Lisesi’nde tamamladıktan sonra, 2008 yılında Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi İnşaat bölümünü kazanarak Çanakkale şehrine yerleşti. Üniversite eğimini tamamladıktan sonra İstanbul’a döndü ve 2014 yılının ocak ayına kadar alanı dışındaki geçici işlerde çalışmaya başladı. Daha sonra inşaat alanında çalışmaya karar vererek yurtdışına çıktı. Libya, Kazakistan ve Rusya ülkelerinde Teknik Ofis Uzmanı olarak çalıştı. Bu sırada ikinci üniversite öğrenimini yapmak istedi ve Uludağ Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Dramatik Yazarlık bölümünü kazandı. Felsefe ve psikolojiye büyük bir ilgi duyan yazar, Hakan Günday hayranı olup, günümüzde Rusya’nın Moskova şehrinde hayatını sürdürmektedir.

Kim Kimdir ?  

Tuna Tonya 

2 Aralık’ta İstanbul’da doğdu. İlköğrenimini FMV Özel Ayazağa Işık İlköğretim Okulu’nda Liseyi FMV Özel Nişantaşı Işık Lisesi’nde tamamladı. Büyük ilgi duyduğu ve çok sevdiği mimari olanına yöneldi.Bu alanda Yıldız Teknik Üniversitesi / Proje Yönetimi ve Bahçeşehir Üniversitesi / Mimarlık ve Tasarım Fakültesi bölümlerini başarıyla tamamladı. Marka Yönetimi,  Kurumsal İletişim , Liderlik , Satış ve Pazarlama , İş Güvenliği ve İşçi Sağlığı , Etkili Sunum Teknikleri , SWOT Analizi , Zaman ve Stres Yönetimi alanında eğitimlerle başarı sertifkaları aldı.  2017 Yılında  En iyi Kadın Mimar ödülünü kazandı. TMMOB Mimarlar odasına kayıtlı olan Tuna Tonya Mimari Turizmi alanında dünyanın pek çok yerinde araştırma ve çalışmalar yaptı. Hem endüstriyel yapılar hem konut ve farklı proje türlerinde bugüne kadar pek çok proje üreten Tuna Tonya çalışmalarını çok yönlü olarak sürdürmektedir. Tuna Tonya Pera Güzel Sanatlarda Piyano eğitimi de almıştır. Tuna Tonya bu mesleğe dair yeteneği , birikimi , kendine özgü mimari projeleri , özgün çalışma tekniği gibi özelliklerinin yanında pozitif enerjisi , ışıltısı ve güzelliğiyle de dikkat çekmektedir. Tuna Tonya tüm bu nitelikleriyle gelecekte de adını sıkça duyacağımız çok önemli bir isimdir. Tuna Tonya’nın Mimariye dair düşünceleri ise şöyle : “Mimarlık, hem teknik bilgi ve altyapı hem de tasarım yeteneği gerektirmesi ile diğer mesleklerden ayrılmaktadır. Mimarlık eğitimimi tamamladıktan sonra, Proje Yönetimi üzerine eğitimime devam ettim. Mimarlık, hayat boyu öğrenmek üzerine kurulu. Örneğin: bir mağazayı ya da restoranı tasarlayabilmek için; o işletmenin işleyişini, depolamasını, ürün giriş çıkışlarını, operasyonel düzenini incelemeniz ve buna göre bir mekan kurgulamanız gerekmektedir. Aynı şekilde, bir fabrika tasarlar iken, o kuruluşun fabrikadaki üretim ve yönetim bölümlerinin işleyişini, üretim aşamalarını dikkat ile gözlemleyip, buna göre ihtiyaçlarını tam olarak karşılayabilecek bir tasarım yapılır. Bu da zaman ile herkesin – her sektörün- ne iş yaptığını öğrenmenizi sağlamaktadır.  Nihayetinde her işletmenin ve üretimin bir binaya dolayısıyla bir mimara ihtiyacı olmaktadır. 

En başta bahsettiğim gibi, teknik bilgi ve altyapı şart. Temelden çatıya, yalıtımdan iç mekana kadar yapının genelinde sağlamlık ve kullanışlılık en önce göz önünde bulundurulması gereken şey olmak ile birlikte, devamında kullanıcı talepleri göz önünde bulundurmalıdır. Özellikle de ticari yapılarda, bir hotel nasıl işler, bir hastane nasıl işler… gibi konular mimari tasarımda öncelikli olarak bilinmesi ve gözlemlenmesi gereken şeyler olduğundan, mimarlık bir çok meslek grubunun da yaptığı işe hakim olmanızı ve iyi bir gözlemci olmanızı gerektirmektedir.

Tasarım, sanatsal yetenek gerektirdiği gibi, bu yetenek gerekli gözlem, doğru teknik bilgi ve altyapı ile desteklenmelidir. 

Bir konut tasarlar iken, bir çatal bıçağın ölçüsünü bilmeden mutfak çekmecesi, mutfak çekmecesinin ölçüsünü bilmeden mutfak, mutfağın ölçülerini bilmeden binayı tasarlamanız göz konusu olamaz. Dolayısıyla ana kütleyi –yapıyı- oluştururken, detaycılık gerekmektedir. Sonrası zaten işin en keyifli kısmı: tasarım… Hayalinizde oluşturduğunuz kurguladığınız tasarımın hayata geçmesi, kağıt üzerinde çizdiğinizin inşa edilip üç boyutlu hale gelmesi ve insanların bu yapıyı ve mekanları kullanıyor olması, bu mesleğin en keyifli ve heyecan verici yanı.”

Cüneyt ÖZNALÇIN

Solist, Müzisyen, Besteci

5 Aralık 1982 tarihinde İstanbul’da doğdu. İlkokul çağlarında, babasının hediye ettiği bir klasik gitar ile başlayan müzik hayatı, ortaokul ve lise dönemlerinde arkadaşlarıyla kurduğu müzik grupları ile devam etti. Bu dönemlerde, Türkçe-rock, alternatif-rock türlerinde beste icra eden Entegre, İçli Kahve ve Retrica gruplarında gitar/vokal görevlerini üstlendi.

Müzikal kariyerinde ilerlemek adına, akademik bir adım atarak, Modern Müzik Akademisi, Şan Eğitimi ve Ses Teknisyenliği bölümünde eğitimine başladı. Yine bu dönemde aralarında, bu kez yalnızca ana vokal olarak tekrar çalışmalara başladığı Entegre’nin de bulunduğu, çeşitli müzisyen ve müzik grupları ile çalışmalarını sürdürdü. Bu süreçte lise/üniversite şenlikleri, festivaller ve çeşitli sahnelerde konserler ve programlar icra etti.

2014 yılında Şart müzik grubundan gelen teklif ile ekibe dâhil olarak, Türkçe pop-rock, alternatif-rock repertuarıyla, başta İstanbul olmak üzere, Türkiye’nin birçok ilinde, çeşitli organizasyon ve festivallerde sahne aldı.

2018 yılı itibariyle hayata geçirdiği, kendi isim ve solo projesi olan Cüneyt Öznalçın; pop, rock, pop-rock, alternatif-rock kategorisinde, geçmişten günümüze seçkin eserlerden ve kendi bestelerinden oluşan repertuarıyla, çeşitli mekan ve organizasyonlarda seyircisi ile buluşmaya devam etmekte ve kendi bestelerinin bulunduğu albümü için stüdyo çalışmalarına ağırlık vermektedir.

Esma Kudar 

Babası M. Selim Kudar’ın araştırma kitabı Muazmayinşatürta isimli kitabıyla birlikte semboller üzerine resimlerini yapmaya başlayan Esma Kudar, şimdiye kadar birçok sergi ve sanat etkinliğinde hem katılımcı olarak hem de organizasyonunda görev aldı. Sembol Kültürü sergileriyle sadece resim değil unutulmaya yüz tutan sembolleri de günümüze taşımayı amaçlıyor. Çocuklara hem eğitmen olarak hem de sosyal sorumluluk projelerinde sanatçı Bedri Baykam gibi isimlerle projelerde yer aldı. UNESCO Ressamlar Akademisi Asil Üyesi, Devlet Sanatçısı, Yeditepe Üniversitesi Prof.Dr. Refik Aziz’in destekleriyle 2017 yılında Alibey Kudar Özel Etnografya Galerisi bünyesinde düzenlediği uluslararası sanat etkinlikleriyle Selim Turan Sanat Galerisi’ne Uluslararası Dede Korkut Milli Vakfı’nın Büyük Altın Sanat Ödülü’nü kazandırdı. Bu yıl içinde eğitmenlik yapmakta olduğu Özel Kıvanç Dağ Anadolu Lisesi öğrencileriyle;

- Ekim 2019 Uluslararası 1. Dünya Çocuk Resim Sergisi

Yeditepe Üniversitesi/İstanbul

Bakü/Azerbaycan 

11 öğrenci katılım, sergileme

- Haziran 2020 Uluslararası Dünya Resim Yarışması 

Bakü/ Azerbaycan

1 öğrenci Dünya 3.sü, 1 öğrenci Dünya 4.sü, 9 öğrenci sergileme alarak başarılar elde eden sanatçı kendi atölyesinde de 3.kez açacağı Maya, Şaman ve Viking Sembollerinin ağırlıkta olacağı sembol kültürü solo sergisi için hazırlıklarına devam ediyor. Esma Kudar 2017’den beri Uluslararası Azerbaycan Ressamlar Birliğinin Türkiye/Balıkesir koordinatörlüğünü yapmaktadır.

Müzik Dünyası 

DERYA BEDAVACI’DAN  “Unuttun mu Beni" 

‘Deme’ ‘Naz Değil’ ve ‘Ama Geçecek’ adlı şarkıları ile milyonların kalbini titreten Derya Bedavacı’dan bu kez bir “cover” şarkı… Buğulu sesi, sahnedeki güçlü performansı ve kendine ait şarkıları ile adından sıkça söz ettiren müzik dünyasının parlayan yıldızı Derya Bedavacı, bu kez bir SEZEN AKSU klasiğini kendine özgü tarzıyla yorumladı. Sözü ve müziği Sezen Aksu’ya ait olan ’Unuttun mu Beni’ şarkısını akustik olarak hazırlayan sanatçı, yaz günlere yakışan bir video kliple şarkıyı taçlandırdı.  Akustik olarak hazırlanan ‘Unuttun mu Beni’ şarkısı Youtube “Derya Bedavacı Tv” sayfasında yayında! Link: 

Söz/Müzik: Sezen Aksu Yönetmen: Tuba Yüzener  Ud: Burak Pekuyar  Klarnet: Burakhan Nur 

Klavye: Gökçe Gök  Elektro Gitar: Ozan Kaplan  Bas Gitar: Burak Subaşı  Davul: Murat Bedavacı 

Miks/ Mastering: MiBemol Müzik  Video Montaj: MiBemol Müzik