Uzun süre ülkemizde görülmeyen “COVID-19” Corona virüsü, ülkemizde görülen ilk vakadan itibaren hızlı bir yükselişe geçti. Umreden dönen binlerce kişi hızlı şekilde karantinaya alındı. Sağlık bakanlığı düzenli olarak halkı bilgilendirmeye başladı derken süreç hızlandı bir anda.

Öncelikle Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın hakkını teslim edelim. Ülkemize geç girdiyse bu virüs “Fahrettin Koca” sayesinde. Buraya kadar eksiğiyle fazlasıyla olması gerekenler yapıldı. Diğer yandan virüsle ilgili bazı konularda bakanlığın kestiremediği durumlar olmuş. Mesela Umre’den dönen kalabalığın karantinaya alınması. Yani toplulukların karantinaya alınması düşünülememiş. Bundan sonrada binlerce kişinin hasta olacağı ve toplu şekilde karantinaya alınmak zorunda kalınacağı düşünülerek hazırlıklar yapılmalı.

Ülkemizde virüs salgının başlangıcıyla, İtalya’daki virüs salgını başlangıcı oransal olarak hemen hemen aynı. Bu konuda İtalya’nın yaptığı yanlışları iyi araştırmak gerek. İtalya’nın başta yaptığı hatalar var. Virüs yayıldıktan bir süre sonra bile insanlar sokaktaydı. Toplu taşımalar dolu ve İtalya’da okullar tatil edildiğinde aileler tatile çıkmıştı. Sonuç olarak virüs bu gibi bazı sebeplerden dolayı yayıldı orada. Bu süreçten sonra İtalya önlem almaya başladı ama baya geç kaldı. 

Türkiye olarak kırılma noktasındayız. Süreci en iyi şekilde atlatabilmek için virüs konusunda tecrübelenen ülkelerden destek almak gerekli. 

Türkiye’de yapılması gereken basit bazı şeylerden bir kaçını söylemek gerek. 

Öncelikle emekli sağlıkçıları hazırda bekletmek gerek. 

İl sınırlarını kapatmamız gerek. Çünkü virüs bulaşmamış illeri korumamız gerek. İlleri koruduktan sonra ilçeleri de ayırmak gerek. İlçe sınırlarını da kapatmak gerek. Farklı ilçelerde çalışan insanlar var ama mesele farklı ilçelere yayılmasını engellemek zaten. En azından ilçede bulunan vaka sayıları bilinir, kontrol altında olur. 

Mantık olarak anlamadığım bir konu var. Sosyal mesafe kuralı. İnsanlar çalıştığı için metrolar, metrobüsler, İETT ve dolmuşlar ağzına kadar dolu. Bu virüsün en büyük özelliği hızla yayılması. Böyle bir özellik karşısında toplu taşımaların dolu olması büyük risk demek. Sosyal mesafe kuralına uyan biri toplu taşımalarda virüse maruz kalacak. Ailesini de tehlikeye atmış olacak. Bu durumu da ciddiye alıp çözmemiz gerekli.

Bazı bilim insanları bu salgın için “ önümüzdeki ay biter, şu gün biter” gibi sözler söylüyorlar. Virüs konusu gelişen dünyada vazgeçilmez bir olgu. Doğal afetler için biter demiyorsak bu konu için de biter demek yerine toplumu buna adapte etmek gerek. Bununla yaşamayı topluma öğretmek gerek. 

Şunu unutmamak gerek, Corona virüsünün ülkelerde yarattığı ekonomik krizler azımsanacak boyutta değil. Türkiye olarak ekonomide en kötü senaryoya göre acil plan eylemi oluşturmak gerek. Açıklanan paket güzel ama yeterli değil. En kötü senaryoya göre hazırlanmış bir paket değil. Virüsün gidişatı, ekonominizi en kötü senaryoya hazırlayın diyor zaten.