Hırvatistan'ın Zadar şehrindeki üç gün boyunca üç ayrı oturumda gerçekleştirilen Uluslararası Pedagoji ve Bilgi Toplumu Sempozyumu'na Balkan Ülkeleri bilim insanlarından ilgi büyüktü. Yüzden fazla akademisyen tebliğ sundu. Sunulan tebliğler iki kitapta toplandı. Bu tür sempozyumların en önemli yanı aynı alanda çalışan bilim insanlarının bir araya gelerek kollektif aklı harekete geçirmesidir. Bilim insanları ülkelerindeki meselelere kafa yormaları ve karşılıklı olarak sorunlara çözüm bulmaları bilim dünyası için iyi bir nimettir. Hırvatistan'da bizi Zagrep Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof.Dr.Vladimir Simovic çok sıcak karşıladı. Simovic'in göstermiş olduğu misafirperverlik kongre boyunca devam etti. İkinci Uluslararası Pedagoji ve Bilgi Toplumu Sempozyumu katılımcıların Split şehir turunun ardından bir akşam yemeği ile sona erdi. Akşam yemeğinde Adriyatik'in bütün balık çeşitlerini tattık desek mübalağa etmiş olmayız. Çok hoş ve güzel bir yemekti. Hırvatistan'da Bilim Sempozyumu!.. Karadağ'dan sonra beşinci durağımız Hırvatistan. Hırvatistan'da ilk olarak Dubrovnik'i gezip gördükten sonra yola devam ettik. Akademik heyet olarak Hırvatistan'ın Zadar şehrinde 13-15 Kasım 2008 tarihlerinde düzenlenen "İkinci Uluslararası Pedagoji ve Bilgi Toplumu Sempozyumu"na iştirak için bütün bu yolları katettik. 17 kişilik heyetimizin içinde Trakya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyeleri ağırlıkta. Prof. Dr. Hilmi İbar ve eşi, Yrd. Doç. Dr. Sabri Can Sannav ve eşi, Yrd. Doç. Dr. Emin Akkan ve eşi, Yrd. Doç. Dr. Zerrin Balkaç, Yrd. Doç.Dr.Nuran Ekici, Araştırma Görevlisi Tonguç Başaran, Araşırma Görevlisi Aylin Gürbüz, Menekşe Eskici, Melike Kaynak. Fatih Üniversitesi'nden Yrd.Doç.Dr.Süleyman Doğan, Adıyaman Üniversitesi'nden Yrd.Doç.Dr.Yasin Doğan, Gazi Üniversitesi'nden Yrd. Doç. Dr. Salih Şahin. Ayrıca heyetimizin içinde Edirne'den iştirak eden Dr.Tülin Hanım ve hobi olarak fotoğraf çeken cumhuriyet savcısı Mehmeh Bey, genç turizmci Alptekin, iki şoförümüz ve 8 günlük seyahat boyunca Hilmi Bey ve Bedia hanımın Şila isimli köpeği seyahatimize ayrı bir renk kattı. Hırvatistan'ın Zadar şehrindeki üç gün boyunca üç ayrı oturumda gerçekleştirilen Uluslararası Pedagoji ve Bilgi Toplumu Sempozyumu'na Balkan Ülkeleri bilim insanlarından ilgi büyüktü. Yüzden fazla akademisyen tebliğ sundu. Sunulan tebliğler iki kitapta toplandı. Bu tür sempozyumların en önemli yanı aynı alanda çalışan bilim insanlarının bir araya gelerek kollektif aklı harekete geçirmesidir. Bilim insanları ülkelerindeki meselelere kafa yormaları ve karşılıklı olarak sorunlara çözüm bulmaları bilim dünyası için iyi bir nimettir. Hırvatistan'da bizi Zagrep Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof.Dr.Vladimir Simovic çok sıcak karşıladı. Simovic'in göstermiş olduğu misafirperverlik kongre boyunca devam etti. İkinci Uluslararası Pedagoji ve Bilgi Toplumu Sempozyumu katılımcıların Split şehir turunun ardından bir akşam yemeği ile sona erdi. Akşam yemeğinde Adriyatik'in bütün balık çeşitlerini tattık desek mübalağa etmiş olmayız. Çok hoş ve güzel bir yemekti. Dubrovnik Hırvatistan'ın görülmeye değer önemli bir turizm şehri Dubrovnik. Burası Unesco'nun dünya kültür miras listesinde olan dünyanın her yerinden turist çeken bir kale şehir. Deniz içinde etrafı tamamen surlarla çevrili olan kale ada şeklindeki Dubrovnik'in üst surlarını arkadaşım Yasin ile birlikte iki saatte ancak gezebildik. Bir ara dört arkadaş bu antik şehirden dışarı çıkmak için bir hayli gezindik ve hatta kaybolduk. Bu sur içindeki bir tost beş dolar. Yani diğer yerlere göre iki-üç kat daha pahalı bir yer. Adriyatik sahilindeki turistik, ticari ve stratejik bu şehrinde Rönesans döneminden kalma saraylar, barok üslubunda katedral, kilise ve çeşme gibi ünlü mimari eserler bulunmaktadır. Şehir Yugoslavya'nın 1991 yılında dağılması sırasında, Sırp saldılarından önemli ölçüde etkilenmiş ve eserlerden bazıları tahrip edilmiştir. İlginç olanı ise şehrin her tarafı tarihi eser özelliğinde korunuyor olmasına rağmen şehrin içindeki bütün tarihi binalarda insanlar günlük yaşantılarını olağan şekilde sürdürüyorlar. Bosna-Hersek Bosna-Hersek Yugoslavya'nın dağılma sürecinde ağır bedel ödeyerek bağımsızlığını kazandı. 1992-1995 yılları arasında süren Sırp, Hırvat ve Boşnak savaşları sırasında 300 binden fazla Müslüman katledildi. Hem de Avrupa'nın göbeğinde ve hür dünyanın gözleri önünde. Avrupa, Müslüman Boşnaklara yapılan katliamları seyretti ve hatta içten içe destekledi. Gözü dönmüş Sırp canavarları Müslümanlara karşı acımasız bir katliam başlattılar. Kadın-kız, çocuk-yaşlı demeden öldürdüler. Bugün yaralar hala sarılmış değil. Ülke tam bir kabristana dönüşmüş durumda. Balkanlarda son yüzyıldır milyonlarca Müslüman katledildi ve sürüldü. Belli aralıklarla ve planlı bir şekilde yapılan bu zulümleri Avrupa devletleri seyretti ve destekledi. Çünkü Balkanlardan ve Avrupa'dan Müslüman unsuru ya öldürülmeli ya da buradan çıkartılmalıydı. Yani nüfus en aza indirilmeliydi. Bugünkü Bosna-Hersek haritası,1995 yılında Dayton Anlaşması ile belirlenen yeni statüye göre, ülke topraklarının yüzde 49'u Sırplara terk edilerek, üzerinde "Sırp Cumhuriyet" kuruldu. Kalan yüzde 51'lik bölümde Boşnak ve Hırvatların oluşturduğu "Bosna-Hersek"e bırakıldı. Kendi içinde bir takım kantonlara ayrılan bu iki yapılanmanın üst birliği olarak da, "Bosna Hersek Federasyonu" oluşturuldu. Ülkede üst birlik "Üçlü Başkanlık Konseyi" tarafından yürütülmektedir. Bağımsızlık sonrasında kendi ordusu olmadığı için Sırplar karşısında zor günler geçiren Bosna-Hersek, ordusunun kuruluş çalışmalarını Türkiye'nin de yardımıyla 1998'de tamamlandı. Uzayıp giden Adriyatik sahillerinin Bosna Hersekle tek bir bağlantısı var. Yani Bosna Hersek'in denize çıkışı 23 km.lik bir koydan ibaret. Bu bölge Türkiye'nin de baskısıyla Hırvatistan'dan satın alınmış veya kiralanmış. Bu şekilde Bosna Hersek sadece bir kara devleti olmaktan kurtulmuş durumda şu an için. Yarın: Sarayova ya da Saraybosna: Bir Mezar Şehri