Hiç elbisen yok

Abone Ol

Sevgi yönelimli insan gelecekten korkmayan insandır. Sonuçlardan ve olası bedellerden korkmaz, şimdi ve burada yaşar. Sonuçları kafana takma; bu, korku yönelimli zihinlere ait bir şeydir. Sonunda neler olacağını düşünme. Burada ol ve tüm benliğinle davran. Hesapçı olma. Korku yönelimli insan sürekli hesap yapar, planlar, düzenler ve koruma duvarları oluşturur. Bu şekilde tüm hayatını heba eder.
Korkunun geride bırakılması gerekir. İşin garip tarafı da bu; kaybedecek hiçbir şeyin olmamasına rağmen bu kadar korkuyor olman. Oysa çıplaksın, hiç elbisen yok ama sürekli elbiseler için endişeleniyorsun.
Kaybedecek neyin var? Hiçbir şey. Ölüm bu bedenini elinden alacak; ölüm onu almadan önce, onu sevgiye ver. Her şeyin elinden alınacak; alınmadan önce neden onları paylaşmıyorsun? Ona sahip olmanın tek yolu bu. Eğer paylaşıp verebiliyorsan, efendi sensin. Zaten elinden alınacak; hiçbir şeyi sonsuza dek elinde tutamazsın. Ölüm her şeyi sonunda yok edecektir.
Eğer beni doğru anladıysan mücadelenin ölümle sevgi arasında olduğunu anlarsın. Eğer verebiliyorsan bir ölüm olmayacak. Senden bir şey alınmadan önce sen onu çoktan vermiş, onu hediye etmiş olacaksın. O zaman ölüm olamaz.
Neden korkuyorsun? Neden bu kadar korkuyorsun? Hakkındaki her şey biliniyor olsa bile, açık bir kitap olsan bile neden korkuyorsun? Sana nasıl zarar verebilirler? Bunlar sahte kavramlardır, toplumun neden olduğu şartlandırmalardır. Toplum her şeyi gizlemen gerektiğini, kendini korumak zorunda olduğunu, sürekli mücadele içinde olman gerektiğini, herkesin düşmanın olduğunu ve herkesin sana karşı olduğunu söyleyip durur.
Hiç kimse sana karşı değil! Birinin sana karşı olduğunu hissetsen bile, o bile, sana karşı değildir. Çünkü herkes kendisiyle ilgilenmektedir, seninle değil. Korkacak bir şey yok...