HERKES MUTSUZ…!

Abone Ol
Kapıyı açar açmaz karşınızda komşularınız, aynı asansördesiniz. Sabah sabah negatif enerjinin ilkini o asık suratlardan alıyorsunuz zaten. Bir an önce aşağıya insek de bu daracık bir metrekare yerden boğulmadan diye.
Apartmanın tam kapısından çıkacaksınız, kapıcınız karşınızda, sanki dünyanın tapusu elindeymiş gibi bir kasıntı ile yüzünüze bile bakmıyor. Günaydın kelimesi havada ayrışıyor, birden yere çakılıyor.
Arabanıza binip iş yoluna doğru koyuluyorsunuz. Bir müzik açıyor, sabah sabah toparlayamadığınız pozitif enerjiyi yakalama çalışıyorsunuz. Yüzünüz de hemen belirdi tatlı bir tebessüm. Bu seferde çığlık atan korna sesleriyle irkiliyorsunuz. Sağa sola bakıyorsunuz, trafik kurallarında uyumlu bir sürücüsünüz; peki neden bu insanlar kornayla bağırıp çağırıyorlar; çözemiyorsunuz.
Aman Allah’ım..!
Trafik ışıklarında durdunuz. Sağınıza, solunuza bakmayın. Hadi baktınız; içerde dinlediğiniz müziğin bile etkisini kaybettirecek kocaman yüz ve düşmanca gözlerle bakıyor. Neredeyse, arabasından inip, dövecek gibi sizi… Diğer tarafa çeviriyorsunuz yüzünüzü bu defa; adamın biri elinde telefon karşı arabanın resmini çekerken; “ben şimdi sana gösteririm, bir seni şikayet edeyim de gör...”
Bir an önce bu trafikten kurtulmak işinize gitmek istiyorsunuz. Basıyorsunuz gaza. Kimselerin o sevimsiz suratını görmek istemiyorsunuz. Bir umutla güneş aydınlığı ile uyandığınız sevgi dolu yüksek enerjinizin olumluluğunu belki iş arkadaşlarınızla görebilirsiniz.
Koşa koşa giriyorsunuz iş yerinize... Bayan arkadaşlarınız rengarenk şık giysili bol makyajlarıyla çiçek gibiler, erkekler de olabildiğine şık ve temiz.. Bir başınızı kaldırıp yüzlerine baktığınızı gördünüz;
“Senin Güne aydın demenden bana ne” der gibiler...
Anlaşılan bugün canınız bayağı sıkılacak. Bir an önce işinizi tamamlayıp evinize kaçmak o yalnızlığınıza sarılmak istiyorsunuz. Belki de evinizde, kendinize daha çok gülümsüyorsunuz, daha çok olumlu davranışlarınızla karşılaşıyorsunuzdur.
İşte bu tür iletişim bozuklukları yüzünden herkes yalnız herkes mutsuz, huzursuz... Ve, yalnızlık kaçınılmaz olmak üzere...
Neden insanların yüzü gülmüyor?
Neden mutsuz bu insanlar…?
Neden, insanları kendi huzurluklarını karşıdakine yansıtmaya çalışıyorlar..?
Karşılarındakinin neden hep açığı aranıyor ve bizi ilgilendirmeyen başkalarının hatalarını veya yaşam biçimlerini bir çocuk gibi şikayet etmekten keyif alıyoruz..?
Niçin kendi hatalarımızın aynısını karşıdakine yansıtalım, öç alalım diye çabalıyoruz..?
Ne yazık ki; neden ve niçinlere yanıt bulamadığımız ortada görünen sorun “iletişim eksikliği, huzursuzluk sendromları…!” Ama kimseler kabullenip bir psikoloğa gitmiyor veya kendisini düzeltmek istemiyor. Sonra da toplum suçlanıyor, toplum yani dolaylı yönden toplumun biz mutsuz bireyleri;
Yüzleşelim mi; hepimiz, kendimizle, ne dersiniz…?