Sadece İstanbul ve Türkiye’nin değil, dünyanın önemli gündem maddelerinden biri haline gelen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini AK Parti’nin ‘bilhassa son bir hafta içerisinde yaptığı anlaşılmaz stratejik hatalarla’ CHP-İP-HDP ile bu partilerin dirseğindeki SP’nin adayı Ekrem İmamoğlu ciddi bir farkla kazandı. AK Parti açısından, daha 83 gün önce 13 bin farkla kaybettiği yarışın ‘şaibeler sebebiyle yaşanan tekrarında’ bu defa yüzbinlerle ifade edilen farkın oluşması ‘tek zamanlı değil, geniş zamanlı sorunlar silsilesinin de habercisi’ olmalıdır! İstanbul için olduğu kadar Türkiye için de yeni siyaset senaryolarını beraberinde getirecek 23 Haziran sonuçlarında etkili olan unsurların üzerinde ciddiyetle durmak gerekiyor.

**

AK Parti hem kendisini hem de Türkiye’yi ağır sarsıntıya uğratan FETÖ ye karşı 17-24 Aralık Operasyonlarından itibaren gereken tedbirleri yeteri düzeyde almakta zorlandı. ‘Operasyonların sulandırıldığı, suçludan çok suçsuzun mağdur olduğu algısı’ kamuoyunda ciddi anlamda kabul görür hale geldi. NATO bağlantılı örgüt 15 Temmuz’da ülkede işgal şartlarını oluşturmaya çalıştıktan sonra derin mahfillerde uykuya çekilen kriptolar bir yana; gerçek imam ve ağabeylerin yerine ‘örgütle bağlantısı olan ama sorumluluk ve etkinlikleri bulunmayan sıradan mensupların İmam-ağabey görüntüsüyle’ devlete yem olarak sunuldukları kamuoyunda yaygın bir kanaat haline gelmişken buna çözüm üretilemedi.

2011’de ‘Bütün cemaatleri tek çatı altında toplama planı’ adı altında Amerika’ya davet edilen bilumum zevatın o sürecin devamında aldığı pozisyonlar gereğince incelenip, tahlil edilebilmiş olsaydı, ‘FETÖ’nün yeni yüzleri keşfedilebilecekken’ bu husus uzun zamana yayılınca hem mahfiller güç kazandı, hem de halkın mücadeleye olan inancında zafiyetler oluştu. Bazı 15 Temmuz şehit yakınlarının yükselen hükümet karşıtı söylemleri de bunun bir işareti olarak değerlendirilebilir.

**

İstanbul bütün bölgeleri koynunda barındıran yapısıyla Türkiye’nin adeta bir özetidir. Şehir en çok göçü bölgesel şartların zorluğu sebebiyle Karadeniz ve ekonomik sıkıntılar ve terör belası sebebiyle doğu-güneydoğu bölgesinden almaktadır. Bir vakitler HDP’li bir yönetici, “Biz bir şehrin hangi sokağında kimin bize oy vereceğini, hangi sandıktan bize kaç oy çıkacağını biliriz” diyerek bu konudaki etkinliklerini ifade etmişti. İstanbul’daki Güneydoğu seçmeni HDP’nin işaret ettiği adaya o verdiği ve vereceği biliniyordu.

AK Parti’nin 2004’den bu yana İstanbul’daki en önemli avantajlarından biri adayı Kadir Topbaş’ın şehirdeki Karadenizli nüfusun ruhuna yakın durmasıydı.  Fakat bu seçimde AK Parti Karadenizli seçmeni önemli oranda İmamoğlu’na kaptırdı. Güneydoğulu seçmen oylarından emin olan İmamoğlu, adını ‘bayram ziyareti’ koyduğu Karadeniz gezisinde genel seçim kıvamında mitingler yaparken AK Parti karşı hamle olarak Güneydoğulu seçmenleri kazanmak üzere bölgeye ziyaret planladı. Ancak Yıldırım’ın Diyarbakır gezisi bu hedefin gerçekleşmesi bir yana, bölge insanına hitap ederken kullandığı lisan ve ‘Kürdistan gibi ifadeleri’ ittifak ortağı MHP’nin olduğu kadar kendi tabanında da ciddi rahatsızlıklar uyandırdı.

Neticede Güneydoğulu seçmen 31 Mart’ta olduğu gibi yine CHP adayını desteklerken, ‘ilçelerdeki oy kayması gösteriyor ki’ Karadenizli seçmenin önemli bir bölümü de ‘kendi toprağının insanına’ teveccüh etmiş. 

**

Adayların ortak televizyon programında formatın doğru stratejilerle belirlenememesi Yıldırım’dan ziyade İmamoğlu’na puan kazandırdı. AK Parti döneminde İstanbul’a kazandırılan hizmetlerin zikredilmesi bir yana, adayların hizmet planlarının dahi konuşulamaması Ak Parti adına önemli bir eksiklikti. İmamoğlu’nun ‘Sayıştay’ın İstanbul Belediyesi yolsuzluk raporu’ diyerek kamuoyuna sunduğu ‘kalın ciltli rapor’ içeriği bilinmese de seçmen üzerinde etkili oldu. Oysa ilgili iddiaya canlı yayın esnasında gerekli argümanlarla cevap verilebilmeliydi. Sayıştay’ın sonradan ‘Bizim raporumuzda yolsuzluk yapıldı’ ifadesi yok açıklaması seçmen nazarında itibar görmedi.

Yolsuzluk iddiaları gibi, Belediyede savurganlık olduğu yönündeki iddiaları da çürütecek açıklamalar seçmenin zihin bulanıklığını önleyecek uygun zaman diliminde yapılamadı. Araç envanteri detaylı görev ve hizmet tablosuyla sunulup bu konuda kamuoyu aydınlatılmalıydı.

**

Seçime günler kala HDP’nin hapishanedeki eski Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın Güneydoğulu seçmenleri İmamoğlu’na yönlendiren açıklamalarına karşı PKK’nın İmralı hapishanesindeki elebaşı Abdullah Öcalan’ın Kürt seçmeni ‘tarafsızlığa çağıran mektubu seçimin tuzu biberi oldu. Sadece MHP seçmen kitlesinde değil, AK Parti tabanında da Öcalan’ın mektubu önemli tepki gördü. Kardeşi Öcalan’ın devlet televizyonuna röportaj veren görüntüleri de cabası!

**

Sosyal platform son yılların en etkin sahnesidir. Devletin Resmi Gazetesini bile dijitalleştirilirken AK Parti dijital dünyada etkin olamadı. CHP, İyi Parti, HDP, hatta gösterdiği aday ‘göstermelik düzeyde olsa da’ SP’li profiller medya olarak anılan platformlarda enformasyon oluşturup, aleyhlerinde gördükleri paylaşımları yorum yağmuruna tutup geçersiz kılma gayreti gösterirken AK Parti bu alanı iyi enforme edemedi, lehinde olan paylaşımların yaygınlaşmasını mümkün kılamadığı gibi aleyhinde üretilen bilgi kirliliğinin önüne geçemedi.

**

2015 seçimlerine gidilirken, muhalefetin ‘yandaş medya’ olarak lanse ettiği bazı kurumlarda, ‘Evveli AK Parti’nin filizlendiği iklimle asla bağdaşmayan’ kimi yorumcuların ‘Ak Partililik sergilediği görüntüler’ hafızalardadır. Bunlardan kimileri daha o seçim bile yapılmadan, kimileri de seçimin ertesinde gerçek mecralarına dönerken ortada soru işaretlerinden başka bir şey kalmamıştı. AK Parti öz kadrolarıyla değil, adeta ‘emanet usulü’ insanlarla yürümenin zararına uğradığını fark etmemekte anlamsız bir direnç gösteriyor.

**

Parti içinde başlatılan muhalefet hareketlerinin de yüzde 50’lik oy diliminin yüzde 45’e gerilemesine katkı verdiği inkâr edilemez. Abdullah Gül ve Ahmet Davutoğlu’nun önemli bir seçmen profiline sahip olduğunu söylemek mümkündür. Gül Köşkten indiğinden bu yana, Davutoğlu ise Anayasa referandumundan bu yana muhalif duruşunu göstermekten kaçınmıyor. Davutoğlu’nun ramazan ayı içerisindeki hareketliliği ve mesajları seçmen üzerinde etkili olmuştur. Parti Teşkilatı oluşumlarının yanı sıra, genel merkezin aday tercihleri, hatta bürokratik tercihlerinde ‘sorunlu isimler’ olduğunu söylemek de mümkündür. 

**

Bir de kamuoyunu giderek yorgun düşüren ‘sorunlu Suriyeliler meselesi’ var. Evet, bölgede yaşanan savaş nedeniyle insani vazifemizi yapmamız, sığınmacılara yerimizi yurdumuzu açmamız her şeyden önce İslami ve insani bir sorumluluğumuz olmasına karşılık, kimi Suriye uyrukluların yerleştikleri muhitlerde halkı ciddi anlamda rahatsız eden hal ve davranışlarının olduğunu tespit etmek çok da zor bir mesele değildir. Suriyelilerin arasında bulunan arsız grupların oluşturduğu kötü imaja bir de Suriyeli karşıtlarının ‘asparagas usulüyle’ sosyal platformlarda halkı yanlış enforme eden spekülatif haberleri eklenince bir seçmen tepkisinin oluşması kaçınılmaz hal aldı.

**

Seçme ve seçilme imtiyazı tanınan 18 yaşındaki gençlere dün ve yarın hakkında yeterli siyasi bilgi donanımı sağlayamamış olmak da önemli bir zafiyettir. Keza hanımlara yönelik karar ve uygulamaların toplumun bir kesimini ‘potansiyel suçlu’ haline getirdiği yönündeki serzenişlerin de duyulması gerekiyordu. 25 kuruşluk poşet fiyatı için kopan fırtınadan sonra, bir önceki bedelli askerlikle bir sonraki arasındaki ekonomik farkın da seçim devresinde sorun teşkil edeceğini öngörmek zor olmamalıydı. Ülkemize yönelik uluslararası ekonomik baskıların esnaf ve iş âleminde oluşturduğu sıkıntılara yönelik tedbirlerin de gözden geçirilmesi, güçlendirilmesi toplumu moralize edebilirdi. Sonuçta İstanbul halkı denizin altına yapılan ktüp geçitten ve denizin üstüne yapılan üçüncü köprüden geçerek, dünyanın en büyük havaalanını seyrederek, Sakarya’nın Melen Çayından getirilen suyu içerek ve daha pek çok AK Parti hizmetini kullanarak, önüne konulan seçim sandığına gitti ve yapılan hizmetleri düşünmeden, muhtemelen yukarıda saydığımız gerekçelerin çekiminde bir karar verdi. Hayırlı olsun.