‘Kurban Bayramı’na sayılı günler kaldı.’ Cümlesini okuduğunuz anda içinizden ‘ah ah nerede o eski bayramlar’ dediğinizi bir an duyar gibi oldum. 
Bu hafta yazımda farklı farklı hanelere gönül gözü ile konuk olarak bayram telaşını sizlere aktarmak istedim.
Bazı evlerde eskisi gibi Bayram telaşı yaşanırken, bazı evlerde ise, tatile çıkma planları çoktan yapıldı.
Umarım yazımı okurken aynı zamanda da gözünüzün önünce canlandırabirim. 
Haydi bakalım bazı evlere konuk olmak için yazımıza başlayalım. 
İlk olarak eski bayram hazırlıklarını yad etmeden geçmeyelim.
Çocukluk yıllarımdan hatırlıyorum. 
Bir gün rahmetli babam koyun alarak eve gelmişti. Günler öncesinden evimizde başlayan telaş olanca hızında devam ederken koyunun tüylerine kına yakılmıştı. 
Sebebini sorduğumuz zaman Hz. İbrahim’in oğlu İsmail’in Allah’a olan teslimiyetini ve bunun karşılığında kurban edilen koyunun hikâyesini babam bize anlatmıştı. 
‘İşte o günden beri, gelin olacak kızlara, askere gidecek erkeklere ve kurban edilecek kurbanlıklara kına yakınır’ demişti. Eski örf ve adetlere göre yakılan kına yıkandıktan sonra koyun, gelin telli ile süslenmişti. 
Annem her bayram olduğu gibi evde her yeri temizliyor ‘ bayramlarda evde kirli bir mendil dahi bırakılmaz, her yer temiz olmalı’ diyordu.
İkram edilmek üzere yapılan tatlı, börek ve yemek kokusu mahallede iştah açarken, misafirler için özenle hazırlandığını hepimiz biliyorduk. 
Sabahın erken saatlerinde başlayan dua sesleri güne düşerken, bizler yeni giysi ve ayakkabılarımızı giyme telaşına düşerdik. Sevgi ve sevinç içinde karşılanan misafirler evimize gelirken getirdikleri bereketle evimiz şenlenirdi.
Yaşı ilerlemiş ev sakinleri ve bayram telaşları,
Evin hanımı, ev temizliğini yeteştirebilmek için büyük bir çaba sarf ederken oldukça yorulmuş, bütün evi nerede ise iğneden-ipliğe yıkamış, ütülemiş, camlar silinmiştir. Büyüklerimizden bilirim ‘Bayram gelince herşey baştan temizlenir, mendil tanesi bile kirli bırakılmaz’ derlerdi. 
Bütün bu işleri hazırlarken tek düşüncesi gelen konuklara ikram edeceği mönüyü kafasında tasarlamak olur. En zoru da bu aşamadır genelde. Onu mu yapsam, bunu mu hazırlasam derken bir türlü karar verilemez. 
Arife gününe kadar temizlik işleri bitirilmiştir. Sırada keyifli sohbet eşliğinde atıştırılmak üzere ikram edilecek yiyecekleri hazırlamaya gelmiştir. Gün boyu mutfaktan çıkmayan büyüklerimiz nerede ise bir orduya yetecek kadar yiyecek hazırlamıştır. Hepsi bittikten sonra da derin bir nefes alarak ‘ acaba bunlar yeter mi, şunu da mı yapsaydım’ düşüncesidir alır evin hanımını. 
Hazırlanan tatlılar fırından çıkınca bilin ki o ev Bayram sabahına hazırdır artık. 
Geriye sadece misafirleri beklemek kalır.
Genç ev sakinleri ve bayram telaşı, 
Günümüz şartlarında çalışan ev sahipleri, genelde iş yerinde olduklarından ve aile bütünlüğünü sağlayabilmek için zaman bulamamaktan şikayetçidirler. Bayram’lar onlar için ailece geçirecekleri güzel günler demektir. Günler öncesinden konuşulmaya başlanan tatil planları dinlenmek ve ailece birlikte olmak için kaçırılmaz bir fırsattır. 
Arife gününe kadar çalışıp, mesai saatleri dolunca derin bir ‘şükür bitti ver elini tatil’ diyerek ellerinde bavulları sevinç içinde yola düşerler. 
Bayram sabahı birkaç büyüğe edilen telefon ile gönülleri almaya çalışırlar. 
Bütün bunların dışında bir de evlerinde hüzün ve yas olan aileler vardır. 
Ne Bayram, ne seyran hiç birini düşünecek durumda olamayan, tek hissettiği içindeki acının kendisini kemirmesidir. 
Bayram gelmiş neyime, yüreğimin tam ortasında bunca cam kırığı sürekli kanatırken kalbimi.
Sevdikleri, bir şekilde yanlarında değildir. Bu hayata veda etmiş, ardında bıraktıkları acı ve hüzün ile aileyi yasa boğmuştur. 
Eminim biri çıkıpta Bayram geldi dese, tek vereceği cevap ‘Bayram gelmiş neyime’derlerdi. 
İşte size farklı farklı evler ve farklı bayram telaşlarını aktarmaya çalıştım.
Zenginin, fakir ile paylaşması, bir lokmanın ikiye bölünmesi, komşuluk ve dayanışmanın en güzel örneklerinden bir tanesidir bayramlarımız. 
Kurban kesmek, maddi gücü yerinde olan, hadislerce ve İslami kaynaklarca belirlenmiş, belirli “refah” düzeyine sahip olan kişilere farz edilmiştir.
Fakirlere yardım etmek, insanlık ve Müslümanlık görevlerini yerine getirmek niyetiyle kurban kesen kişi bunun sevabını kazanmaktadır. 
Görüldüğü gibi Kurban Bayramı yüzyıllardır bir gelenek şeklinde sürdürülmektedir. Müslümanların toplumsal dayanışmalarından biri olarak modern hayata aktarılan duygulardır. Yardımlaşma ve merhamet gibi insani duygular, her bireyde olması gereken değerlerdir.
Hepimiz bir dünya üzerinde yaşarken paylaştığımız coğrafyada asıl olan gerçek insandır
Bir kaç gün sonra kutlanacak Kurban Bayramınızı canı gönülden kutluyor, Ulusumuz için hayırlı Bayramlar diliyorum.
Sevmekten ayrılmayın çünkü bizleri bir arada tutan yegane duygu sevgidir.
Sevgi ile kalın.