Alkışlanmak ya da alkışlamak beğenmenin bir dışa vurum hali olmadığı gibi, alkışlamama hali de beğenmedim manası taşımaz. İnsan her eylemi öncesinde, pozitif ya da negatif, tüm durumları beyin süzgecinden geçirir ve çıktısını sonra ortaya koyar, eyleme girişir. Bu ortak insani özelliğimiz iki insan türünde işlerlik içine giremez, çocuklar ve delil.
 
“Şili diktatörü Pinochet, bir gün kılık değiştirip sinemaya gitmiş. salonda yerine oturmuş, kimse onu tanımamış. Derken ışıklar sönmüş, film başlamış. Filmin bir sahnesinde Pinochet'nin görüntüsü gelmiş perdeye. Sinemada ki bütün seyirciler, ayağa kalkıp alkışlamaya ve Pinochet lehinde tezahürata başlamış.
Pinochet, durumdan gayet memnun yayıldıkça yayılmış. keyfi yerinde, gururla perdeye bakıyormuş.
Yan tarafındaki adam eğilerek Pinochet'nin kulağına şunları söylemiş:
- Arkadaşım, salon sivil polislerle dolu,kalk ayağa, sen de alkışla. Bu pez…. için kendini astırmaya değmez.”
 
Meseleyi sadece politik olarak alıp, algılamayın, düşünme açınızı çok geniş tutmaya gayret edin. Öyle anlar yaşarız ki, içimizden, ailemizden birini dahi alkışlamayız, beğenmediğimizden, sevgi ve övgülere mahzar bırakmak istemediğimizden değil, daha iyi, daha başarılı, daha güzellerini yapabileceğini görüp, bildiğimiz için, tepkisiz kalmayı tercih ederiz.
 
Kimsenin kimi övüp, kime alkış tutacağına dair bir önerme yapmıyorum. Alkış ve tezahüratların öncesi ve sonrasına dair bağlantı kurabilme yetisine sahip olmamız gerekliliğini vurguluyorum. Ezberler ve çoğunluğa tabi olma hali genel mana da sıkıntısız görünse de, kişiliğimiz, kendimize ait doğrularımıza ve düşünme yetimize ihanet değil mi ? Bir tas çorbayı dahi kaşıklayıp direkt ağzımıza götürmez, kaşık ucundan azcık tadar, sıcaklık, tad, lezzet, tuz kontrollerini yaparız. Hayatımızın tüm alanlarına etkili ve etken olacak durumları bir tas çorba kadar önemli bulmuyor muyuz ?
Halk olarak sinema salonunda ki samimi uyarı yapan, gerçekleri yanında ki kişi ile paylaşan, kişi ve kişilere sahip olmakta, toplumun sevgi bağlarının kopmadığına ilişkin güzel bir örnek. Millet olarak iyi, en iyisini istemiş olmakla birlikte, aramızda ki sevgi bağını hiç zayıflatmadan devamına gayret, açık ara çabamız olmalı diye düşünmekteyim, ne dersiniz ?