Kaburgalarını kırıp, çıkmak isteyen yüreğinin haykırışlarına kulaklarını tıkadıysan, kendine mahkûmsun demektir. Ve insanoğluna verilebilecek en büyük ceza insanın kendisine mahkûmiyetidir

Hepimiz aynıyız aslında, ayrı bedenlerdeyiz sadece. Ayrı bedenlerin içindeki sancılı birlikteliklere hasret. Tek bir beden olmanın hasretiyle yanan…

Hepimiz yalnızız aslında, kalabalıktayız sadece. Kalabalık görünen hüzünlü şehirlerin buruk yalnızlığı, kader arkadaşımız…

Hepimiz mutluyuz aslında, farkında değiliz sadece. Sevebilecek ve de sonuna kadar sevecek bir yüreğimiz olduğunu, elimizi yüreğimizin üzerine koyacak minik bir hamle sonucunda anlayacağız.

Hepimiz şairiz aslında, farkında değiliz sadece. Aşkımız için şiirler yazabilecek, besteler yapabilecek, yüzünü gördüğümüzde türlü şarkıları dile dolayabilecek. Elimize kalemi aldığımızda her şey değişecek. Hepimiz ressamız aslında, farkında değiliz. Yanan yüreği çizeriz, ağlayan bir çift gözü. Yar’in siluetini tek hamlede tasavvur edebiliriz. Hayal etmekle başlar her şey…

Hepimiz yaşıyoruz aslında, farkında değiliz. Nefes almaktan çok öte bir şey olduğunu çok önceden öğrendik. Yaşamanın öğretilerden çok öte bir şey olduğunu yaşayarak öğrendik ve de öğreniyoruz, öğrenmeye de devam edeceğiz. Azimle, sindire sindire, hissederek, dokunarak yaşamak.

Aşka dokunacağız, sevgiye, güzelliklere… Tüm kötülüklere teğet geçeceğiz. Bize dokunan tüm kötülükleri yüreğimizin üzerinden aldığımız elimizin tersiyle silkeleyip tekrar yerine koyacağız. Bıkmadan usanmadan silkeleyip tekrar yerine koyacağız. Koydukça güçlenecek, büyüyecek, yüceleceğiz. 

Sindirmeye çalıştığımız hayatın içinde sindirilmeden yaşayabilmek dileğiyle

Sevda kaçsın çayınıza…