Değerli okuyucular,

Bir kaç günden beridir İstanbul'da bulunan Boğaziçi üniversitesinde görev yapan dekânların ve okulda okumakta olan öğrencilerin yaptığı "dersleri boykot çağrısı" altında bir protesto ve eylemler yapılmaktadır. 

Neymiş; YÖK tarafından seçilip atanan bir rektörün olması, ve bu rektörün doktorasını, ABD veya İngiltere'de değilde Türkiye'de yapması imiş. Evet Boğaziçi üniversitesine daha yeni atılan Prof. Dr. Melih Bulu ne yapmıştı da Boğaziçi üniversitesi ayağa kalktı. Önce biraz Boğaziçi üniversitesinde bahsetmek istiyorum.

Eski ismi Robert koleji olan ve 16 Eylül 1863' de Amerikalı Cyrus Hamlin ve Christopher Robert tarafında kurulmuş bir okul Boğaziçi. Ve daha sonra 1960 yılında Amerikan kız kolejinin ve Robert kolejinin birleştirilmesi ile karma eğitim veren bir okul haline gelmiştir. Ve daha sonralar da 10 Eylül 1971 yılında  Güney kampüsü olan alanın tümü Türkiye hükümetine devredildi. Türkiye' ye devredildikten sonra, Boğaziçi Üniversitesi adını aldı.

MELİH BULU NEDEN İSTENMİYOR?

Prof. Dr. Melih Bulu yüksek lisansını ve doktorasını Boğaziçi' nde yapmış, ayrıca dünyaca ünlü Harvard profesörü Michael Porter ile birlikte çalışmış bir kişi. Özelliklerine bakıldığında adamın Boğaziçi üniversitesinde rektörlük yapabileceği görünüyor. Göründüğü halde o zaman bu protestolar neden? 

Melih Bulu, bundan önce ki yıllarda Liberal Demokrat Parti' nın gençlik kollarında daha sonra SHP' de yer almış, ve daha sonra 2011 yılında AKP' de milletvekili adayı olması.Yani adamın bir idari, yönetici kimliğinden dolayı hep arayışlar içinde bulunması olmuş. 

 Bunlar protesto edilmesi için birer etken mi? Tabiki olmaması gerekir. Çünkü yeni atanmış bir rektör ve daha görevine yeni başlayan ne yaptığı belli olmayan bir rektör protestoya maruz kalıyor. Bence önce Prof.Dr. Melih Bulu' nın okula ne vereceğine bakılmalı idi. Örneğin; kaç doktora yapılıyor ve ne kadar makale yayınlanmış sayısına bakılmalıydı ve daha sonra protesto edilip edilemeyeceğine karar verilseydi.

Adam geldiği gibi eylem ve protestolarla karşılaştı. Adam, Boğaziçi' nde bulunan dekânlara karşı veya öğrencilere karşı herhangi bir baskı mı uyguladı ki böyle şiddetli protestolara ve eylemlerle karşı karşıya geldi? Tabiki hiçbiri olmamış. Sadece tek nedeni 2011 yılında AKP' de milletvekili adayı olması. Bu eylemleri yapanlar öğrenciler değil, bu eylemlerin arkasında dekânlar vardır. Protestoyu ayarlayıp öğrencileri piyon olarak öne atıyorlar yazık! Burada hemen ikinci "gezi" eylemi akla gelmiyor değil. 

   DIŞ GÜÇLERE ÇALIŞANLAR

Evet, gelelim Boğaziçi üniversitesine yerleşen öğrencilere. Her yıl çok yüksek puanlar alan zeki ve çalışkan kişiler buraya yerleştiriliyor. Ve Türkiye'nin hemen hemen bir kaç iyi üniversitesinden biri olarak yer almaktadır. O halde bu zeki öğrenciler mezun olduktan sonra Türkiye'nin hangi kurumlarında yer alıyorlar? Ve neden bir Boğaziçi mezunlarından biri bir bilim adamı veya genetik uzmanı yada Türkiye'de herhangi bir kurumda yer almıyor. 

Evet bir kaçı siyasette ve iş adamları olarak hayata atılmış, yada sanatçı olarak, fakat her yıl 1850 kabul eden bir üniversite olduğu halde bu mezunlar nerede? Son kırk yıla baktığımızda yani 1980' den 2020' ye kadar gelen süreçte toplam 74,000 bin mezun öğrenci olması gerekirken, 1971 yılından beri yanlız 53,000 bin mezun olduğu söyleniyor. Diğer mezunlar nerede?

Şimdiye kadar bu üniversitede mezun olan öğrenciler, doktorasını ABD ve İngiltere'de yapmaya gittiğinde oranın herhangi bir kurumuna yerleştirilip orada kalmaktadırlar. Çünkü Boğaziçi' de okuyan öğrencilere doktoranızı, "ABD veya İngiltere'de yapmak zorundasınız" şartı konulmuş. Burada bu kanıta varıyorum. Zeki çocuklarımızı elimizden dış güçler aldılar ve almaya devam ediyorlar. Fetö gibi...

Neden milletimize, ülkemize yararlı olmuyoruz? Eğer zeki ve çalışkan öğrenci iseniz, okulunuzu başarıyla bitirdikten sonra ülkenizde devletinize faydalı olmak için çalışın. Neden Boğaziçi'nde mezun olanlar Türkiye'nin herhangi iyi bir üniversitesinde doktorasını yapmasın? Bu OTÜ ve Bilkent içinde geçerli...  

Ne olursa olsun, bir ülkeyi içten yıkmaya çalışanlar rahat durmadıkça her gün bir olayla karşı karşıya 

gelebiliriz. Bir milletin başı dik durdukça o ülke ilerler. Fakat başkalarının taşeronluğunu yaptığımız sürece o ülke bir adım yol alamaz.

Lütfen uyanalım! Güzel bir ülkede yaşıyoruz ve dış güçlerin gözü üzerimizde. Kurt gibi pusuda beklemektedirler. Ortadoğu da parçaladıkları devletler gibi ülkemizide parçalamak istiyorlar. Duyarlı olalım. Sağlam ayaklarla yere basalım.

Allah'a emanet olun.