Dün akşam söylediklerin
Bilmem niye?
Eski salon koltuklarını düşürdü fikrime
Hani kadifeden, Göz nuru muhteşem oymaları olan..  Hani ne kadar tokmaklayarak vursa da sahibi; Her seferinde kendine bitmeyecek toz zerreleri saklayan.. O canım anıları inatla koruyan..
Sonra! Sonra yıllar sonra yanına konuveren  yeni bir dekorasyon objesini düşündüm
Utancı düşündüm.. Yan yana duruşlarındaki kimliksizliği..
Ustasının içine ruhunu damıtarak o tek kerelik duygularla oyma oyma işlediği, artık eşya değil, bir ömür olanın yanındaki
O zavallı, parlak,suni kokusunu saklayamayan, anısı dükkanda sergilendiği üç gün kadar aciz..
Değeri üzerine yapıştırılmış fiyat etiketi kadar olan endüstri ürünü.. kokusuz.. dokusuz.. Bir dekorasyon objesinin gizlediği nafile utancı…
Acı!! Acıyı düşündüm.. Acı türlerini..
Dekorasyon objesinin varoluş çabasındaki acı.. Bilinçsiz acı ne kadar mümkün?
İşte şimdi..
Ömrün sonu… Dindi fırtına… Bitti savaş… Geçti gitti..
Nerede bizi koruyan o çelik zırhlar.. Saldırı topuzları.. Nerede düşman..
Kazanan kim!!!  Nerede zafer çığlıkları atan…
Dönüp bakıyoruz şimdi enkazlara
Özenle sakladıklarımız.. paramparça ortada..
Her bir yan ölü kokusu da.. Ölüm de kokar mı??? sorarım sana..
Şimdi mevsim… HEP SONBAHAR…