Düşünsenize!.. Yarınımız bugünden belli olsaydı, süprizlere hiç yer olmasaydı, yarının ve hatta yaşamın ne zevki kalırdı… 

Her zaman “yarın” bizler için bir sihir dünyası olmuştur. Ne olacağını bilmeden ama heyecanla olacakları beklemek ve yaşamak… Belki de hayatlarımızın en olağanüstü zevki budur. 

Eskilerin dediği gibi “geceler gebedir”… Sabahın ne getireceğini bilemezsin… Çocuk kızda olabilir, erkekte… Yarınını öngöremediğin bu sihir, insan hayatına renk, heyecan katar. 

Bazen yarına acı gelir, bazen tatlı, bazen tuzlu, az kimyonlu, biraz tarçınlı… Ve bizler ölümle tanışana kadar bu bilinmezliğin heyecanını yaşarız.

Çok okusan da, hatta dahi bile olsan bilemezsin yarından nasıl süprizlerin seni beklediğini…

Ama mesela bol bol ve anlayarak okursan sağlık kitaplarını; bir hastanın iyileşip iyileşemeyeceğini az-çok anlarsın… Mühendisliği okursan ve derinleşirsen makine sektörünün yarın hangi aşamaya geleceğini tahmin edebilirsin… Hatta gelişe gelişe o kadar öngörün artar ki mucit bile olabilirsin… 

Yani cüzi irademiz ile yapabildiklerimizin yarınını az-çok görebilirsin…

Mesela borçlanınca, hele birde kredi ödemelerimiz oluşmuşsa, evimizin rutin harcamaları için ne kadar sıkışacağımızı rahatlıkla öngörebilirsin… Borçluyken üzerine bir borç daha alırsak, ikinci kredi riski sebebiyle faiz maliyetinin artacağını öngörebilirsin… 

Maaşına ve gelirine oranla fazlaca kredi öderken evimizin rutin ödemelerini, olmazsa olmaz harcamalarımızı, mesela elektrik faturamızın veya diğerlerini ödeyemeyeceğini görebilirsin… Yani herkes kendi evinin enflasyon oranını yaklaşık ölçer… 

Sadece tabana yayılabilen gelir-kazanç, ülkenin refahını, medeniyetini arttırabilir.  Bu durumda kişinin kendisi, toplumun aynasıdır… Haliyle ev enflasyonundan, yakın gelecekteki piyasa faiz oranını bile az çok tahmin edebilir.

İşte bu sebepledir İslam’da kaderciliğin olmayışı... Kadere inanılır, iman edilir. Lâkin bu ifadeler benzer görünse de farklı şeylerdir ve islamda kadercilik yoktur… 

Hele hele yaratılmışlara tevekkül edenler vardır ki!.. Zannımca en ağır kadercilik günahlarındandır… “Falanca kişi hayatta olduğu sürece bana-bize bir şey olmaz” der… Kendisi gibi, bir ölümlüye yaslanır… Ve eş koşar… 

Günahı, gazabı da üzerine çeker… Belki de bundandır ölümüne yaradılmışa yaslanması… Çünkü bir faniyi, yarının güvencesi görüpte, telef olan çok fazla kavim var. Bu da onların günahının bedeli olabilir. 

Aynı zamanda bu kişiler tarihte “şekilci” olarak adlandırılır. Onlara göre; yarının güvencesi hem görülmeli, hem de dokunulabilmelidir… 

Bu kişiler göremediğinin, dokunamadığının manasına varamaz, anlayamaz… Birçok peygamber gönderilmesine rağmen tekrar tekrar putlara tapanların çıkması da bundandır… 

Halbuki yaradan, kendi kaderini belirlemeni ister. Yani yarın mevcut maaşınla geçinip geçinemeyeceğini ölçebilmeni ister… İbadetlerini yerine getirip getirmeme kararını vermeni ister… Bu yetkinliği sana vermiştir. Hepimizin imtihanı da budur…

Ve en nihayetinde bir başkası, “ibadet edeceksin” demesiyle, baskıyla sağlıklı ibadet olmamıştır. Öncelikle ibadetin, mananın ne demek olduğu anlamalıyız.

Ve yine “faizi düşüreceksin, enflasyonu düşüreceksin” baskısıyla sağlıklı piyasa oluşmaz… Öncelikle piyasaların nasıl işlediği anlamalıyız. Herşey ve herşey anlayarak gelişir…

Bu hafta merkez bankası güncel faiz oranını açıkladı. Öncesinde ise telaşlı bir bekleyiş vardı. Televizyonlarda saatlerce “Ne olacak?” sorusunun cevabı aranmıştı.

Halbuki mutfak alışverişin, sana ne olması gerektiğini çoktan anlatmıştı. Alışveriş maliyetlerin, yani yükün artmıştı… Haliyle piyasa da bas bas bağırıyordu “faiz yükselmeli”diyordu… 

Piyasa; insan gibidir, yaşar ve nefes alır. Ama öncesinde onu dinlemesini, anlamasını bilmek gerekir…

Piyasanın ihtiyacına rağmen öngöremezsen, isteği, talebi karşılamazsan, sabit tutarsan faiz oranını… İşte bu haftada ki gibi döviz on dakika içinde %5 yükselir, 4,91 TL’ye çıkar da şaşar kalırsın… 

Unutmayalım ki! Faiz; paranın bedelidir… Bir ülkede para değerliyse faiz her zaman yükselme trendi gösterir… Aynı ülkede insan değerliyse, aynı faiz düşme trendi gösterir…

Ve en nihayetinde aldığı karar ile; Merkez Bankamız faizleri değiştirmedi. Bir hafta vadeli repo ihale faizi 17,75 olarak kaldı. Ve hızla döviz yükseldi. Döviz ile birlikte şimdi enflasyon da yükselecek… 

Ve ardından mecburen faiz artırılacak… Hem de misliyle…