Karabağ’ın Ermeniler tarafından 30 yıl önce işgal edilmesi Türkiye’yi kuşatma harekâtının birinci adımıydı. Zira dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal 1991’in Ocak ayında başlayan Birinci Körfez Savaşı öncesinde “Kerkük ve Musul yeniden bizim olmalıdır, buralar Misakı Mili sınırlarımıza dâhildir” diyerek Mustafa Kemal Atatürk ve Adnan Menderes gibi; ‘batı için tehlikeli’ hayal, hatta planlar peşinde olduğunu ifşa etmişti.

Necmettin Erbakan siyasi hayatı boyunca “Türk ve İslam Birliğini” haykırmış, 1990’lı yılların ortalarında da bir yılı bulmayan Başbakanlığı döneminde D-8 Zirvesini kurarak hayallerini gerçekleştirmek üzere ciddi bir hamle yapmıştı. İktidarda durması batı için tehlike demekti; yerli işbirlikçileri evreye alı hükümeti indirdiler.

Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakanlığı dönemine gelelim… 2000’li yılların ortasında İstanbul’da yapılan İslam Ülkeleri Ekonomik Kalkınma Toplantısı tarihin seyrini değiştirdi. Üst düzey devlet adamlarını katıldığı toplantıda Cezayir Devlet Bakanı “Türkiye yeniden Osmanlı’nın rollerini üstlenirse ben ülkem adına Türkiye’ye tabi olmaya söz veriyorum” demiş ve dakikalarca ayakta alkışlanmıştı. Üstelik başka Ortadoğu ülkeleri de aynı sözü vermişti. Toplantının üzerinden çok geçmeden Arap Baharı harekâtları başlatıldı, Ortadoğu kan çanağına döndürüldü. Arap baharı kalkışmaları gibi günümüzde bazı Arap ülkelerinin İsrail’in yörüngesine oturtulması da Türkiye’ye karşı bir hamledir.

Suriye iç savaşı devam ederken Amerika PYD’yi destekleme bahanesiyle bölgeye katar katar yüksek kapasiteli silahlar sevk etmişti. Bölgede bu denli silahlanmanın “Türkiye’yi güneyden kuşatmaktan başka bir amacı yoktur.

Balkanlarda Amerikan ve NATO Ordularının son yıllarda Bulgaristan merkezli yoğun silah yığınağı yaptığına dair görüntüler günlerce gündem olmuş, bu silahlanma hareketi için yalanlama yapılamadığı gibi ikna edici açıklamada getirilmemişti. Balkanlardaki silahlanma da Türkiye’yi kuşatma girişimim bir parçasıdır. Hatta Ukrayna’nın iç savaşa sürüklenmesi ve NATO’nun Karadeniz’in öte yakasındaki ülkeye yerleşme girişimi de Türkiye’yi hedef alan bir plandır.

Yıllardır sürüncemede bırakılan Kıbrıs sorununun daima canlı tutulmasının sebebi Türkiye’yi Akdeniz’den kuşatmaktır. Rum yönetimi, kendilerini adada konumlandıranların verdiği görevi icra etmektedir.

Ekonomik olarak büyük çöküntü yaşayan ve batıdan aldığı maddi desteklerle ayakta duran Yunanistan, öz varlıklarına ve askeri gücüne güvendiği için değil, kendisine ‘Türkiye’yi tahrik ve taciz etme görevi’ verenlerin teminatları üzerine, adaları bahane ederek Anadolu’yu egede kuşatma altına almaya çabalamaktadır.

Azerbaycan’ın Karabağ bölgesini 30 yıldır haksız ve hukuksuz bir şekilde işgal eden Ermenilerin, Türkiye’nin Akdeniz’de Yunanlılarla cedelleştiği günlerde Azerbaycan’ın sivil yerleşim bölgelerine taciz ateşleri açarak savaşın fitilini ateşlemesi ve ateşkes anlaşmalarını daha imzalar kurumadan ihlal etmesi yiğitliğinden değil, kendisine verilen ‘Türkiye’yi taciz ve tahrik etme görevinden’ ileri gelmektedir.

**

ERKEN SEÇİMİ GÜNDEME ALMAK

Türkiye’nin dört bir yanındaki kuşatma eylemlerini yok saymak akıl kârı değildir. Karşılıklı hamlelerin saat başı değiştiği şu günlerde erken seçim talebinde bulunmanın ise izahı yoktur. Küresel salgının dahi günü gelmiş seçimi bile tehir etmek için en geçerli gerekçe olduğunu düşünmeden hareket etmek; hele de ‘Amerika seçim yapıyor’ bahanesini öne sürmek de akıl harcı değildir. Tatmin edici argüman üretemeyen muhalefetin şu kritik süreçte temcit pilavı gibi seçim istemesi, ülkenin uluslararası sahada elini zayıflatmaya yönelik -bilinçli ya da bilinçsiz- ciddi hatadır.

**

PKK MI ERMENİ, ERMENİ Mİ PKK?

Ermenistan’ın terörist ruhlu askeri birlikleri ilan edilen geçici ateşkes kararına rağmen insanlık suçu işleyerek sivil yerleşim bölgelerini bombalarken Suriye’deki PKK’lı militanlar da Ermenilerin yardımına koşmuştu. Avrupa’daki PKK’lılar da hafta sonunda Ermeni Örgütleri Koordinasyon Konseyi (CCAF) tarafından Paris’te ‘Azerbaycan’ın Ermenistan'ın saldırılarına karşı meşru müdafaa hakkını kullanmasını protesto etmek üzere’ organize edilen protestoya destek verdi.

Son gelişmeler flu kimlikleri netleştirdi. Halen PKK’nın bir Kürt hareketi olduğunu savunacak/söyleyecek kim kaldı acaba? 

** 

 ERMENİ-PKK KARDEŞLİĞİ AÇIĞA DÜŞTÜ

Azerbaycan ordusu karşısında büyük çöküş yaşayan Ermenistan cephelerine PKK’lı teröristlerin yardıma koştuğunu ibretle gördük. Ermenilerin hafta sonunda Paris'te düzenlediği ‘Ermenistan’a destek gösterilerine’ terör örgütü PKK'nın da katılması aralarındaki ilintiyi ifade eden önemli bir gösterge oldu. Göstericilerin elinde Avrupa Birliği (AB), Fransa, Ermenistan ve Yunanistan bayraklarının yanı sıra PKK paçavrasının da olması Avrupa ülkelerinin teröristlerde işbirliğinin vesikası olarak değerlendirilmelidir. 

**

ÜLKESİNİN KEŞFETTİĞİ DOĞALGAZA ÜZÜLENLER VAR MI?

Türkiye, devletin teknik imkânsızlıkları sebebiyle yıllarca güneydoğudaki petrol arama sahalarını yabancı şirketlere açarak medet umdu. Sınır komşumuz Suriye, Irak ve İran topraklarından harıl harıl petrol çıkarıp dünyaya satan batılılar, bizim topraklarımda açılan kuyuların hepsine ‘petrol yok’ raporu tutarak üzerine tonlarca beton döküp gitti.

Son yıllarda sismik araştırma gemileri sayesinde hem Akdeniz hem de Karadeniz’de ciddi araştırma faaliyetleri yürüten Türkiye geçen hafta Karadeniz’de ikinci önemli doğalgaz yatağını keşfetti. Anlaşılan o ki zaman ilerledikçe ve araştırmalar derinleştikçe daha büyük rezervlere ulaşmak da mümkün.

Ülke ekonomisine önemli katkılar sağlayacağı öngörülen doğalgaz kaynaklarının bazı partiler tarafından hafife alınıp eleştirel yaklaşımlar gösterilmesinin milli duygularla izahı yoktur.

Ülkemizin muhtelif bölgelerinde keşfedilen maden yataklarının işletmeye alınmasını engellemek için ‘çevreci görünümlü dernekler kurdurup’ propaganda yürüten batılıların bu sahadaki çalışmalarının da ifşa edilmesiyle Türkiye’yi ekonomik anlamda zirveye taşıyacak dönemin başlatılması mümkün olacaktır.

**

KARABAĞLILAR ERMENİ ZULMÜNDEN KAÇMADI

Azerbaycan-Ermenistan savaşı gündeme oturunca ‘Türkiye’deki Karabağ isimli köylerin 30 yıl önceki Ermeni zulmünden kaçtığına dair’ çıkan yalan-yanlış bazı haberler ve yazılar üzüntüye sebep oldu. Konya’nın Cihanbeyli ilçesine bağlı Karabağ Köyü de bunlardan biridir. 

Uzman Sanat Tarihçisi Sâriye Uçar, Azerbaycan’ın Karabağ bölgesinden yüzyıllar önce göç eden Azerbaycan Türklerinin Anadolu’nun dört bir yanında iskân edildiğini belirterek, Konya’ya bağlı Cihanbeyli ilçesine ve Afyonkarahisar’a bağlı Bolvadin ilçesine yerleştirilen Karabağlılar da bunlardandır. Köklerini unutturmamak için de Konya’ya yerleştirilen Azerbaycanlılar köylerine Karabağ, Afyon’a yerleştirilenler de Büyükkarabağ ismini vermiştir. Türkiye’deki Karabağ köylerinin geçmişi çok eskidir ve 30 yıl önceki Ermenistan saldırılarından kaçmış olmaları söz konusu değildir” dedi.

Safevilerin 17.yüzyılda Karabağlıları göçe zorladığını, Karabağ aşiretinin Karaman’a, Konya’nın Akşehir, Ilgın bölgesine, Aydın Saruhan havalisi ile Tavulga, Alikan ve Göl Karabağ yani Büyükkarabağ köylerine yerleştirildiklerini anlatan Uçar; Aydın, Muğla Mersin, Kars ver Iğdır gibi birçok yerdeki Azerbaycan Karabağlılarının da 1700’lü yıllarda Anadolu’ya göç ettiğini ifade etti.