Hayvanlar kendi aralarında “en zeki hayvan” yarışması düzenlerler. Her hayvan kendini en zeki olarak görse de, tabii ki bu yarışmanın favorileri tilki ve sansarmış. Bir rekabettir başlamış. Bu iki güçlü adayın yarışma günü yaklaştıkça düşmanlıklar ve karalama kampanyaları artmakta imiş lakin tilki, “Ben birinci olamasam bile sansarda olmasın, kim olursa olsun!” diyormuş. Sansarda aynı şekilde düşünmekteymiş. 
Durum böyle olunca sansar ve tilki birincilik için başka aday aramaya başlarlar. Öyle bir hayvan olsun ki zekâ konusunda kendilerinden aşağıda olsun, aynı zamanda aptal olsun. Akıllarına ilk gelen hayvan öküzdür her ikisininde.
Sansar bir sabah otlamakta olan öküzün yanına yaklaşır ve öküze ne kadar zeki olduğunu, ormanın en akıllı hayvanı olduğunu söyler. Öküz “Ne diyorsun sen, benimle dalga geçmiyorsun ya?” der. Sansar, “Ne haddime en zeki hayvanla dalga geçmek? Hem öyle olsa hemen anlarsın bu zekâyla.” der.
Sansardan sonra öküzün yanına tilki gelir “Ah, öküz kardeş! Gözlerinizden fışkıran zekâyı görebiliyorum” der. Öküz “Ben ne kadar öküz olsam da öküz olduğumun farkındayım" der. Tilki, “İnan öküz kardeş, bu yarışmanın en favorisi sensin” der. Dil döker, inandırmaya çalışır öküzü.
Sansar ve tilki; zürafa, deve kuşu, aslan, ne kadar hayvan varsa ormanda, zekâları sayesinde en zeki hayvanın öküz olduğunu anlatmaya çalışırlar ve başarılı olurlar. Tüm hayvanlar öküzün çok zeki olduğuna inanmaya başlarlar. Artık dağlar, taşlar, dereler hayvanların öküze söyledikleri övgülerle yankılanıyordur.
Hayvanların en zekisi öküzdürrrrrrrrrrrr.
Öküzden daha zekisi yoktur, nidaları dağlarda yankılanıyordu.
Tüm bu olanlar karşısında öküzde tüm hayvanlar yanılamayacağına göre demek ki en zeki hayvanın kendi olduğuna inanmaya başlamış. Yarışma günü gelince tüm hayvanlar öküzün en zeki hayvan olduğu fikrinde anlaşmışlar. Öküzün hayvanlar âlemindeki itibarı yükselmiş, yürüyüşü bile değişmiş kasıla, kasıla yürür olmuş, şişine, şişine böğürüyormuş.
Gel zaman git zaman hayvanlarâleminde çiftesi en sert hayvan seçilecekmiş. Kazanmaya en yakın adaylar at ve katırmış. Eşek de kendine güvense dahi katır ve atın yanında pek şansı yokmuş. Bu iki güçlü aday ya kendilerinin kazanmasını istiyormuş ya da rakibinin kazanmasını asla istemiyorlarmış. Karşı propagandaya başlamışlar hemen.
At her yerde katırı kötüler, “Babası eşek olanın çiftesinden ne olacak? Öküzün çiftesi bile ondan daha güçlü!” dermiş.
Katırda “Atın çifteside neki? Sinek bile ezemez, öküzün çiftesinin yanında onun ki sinek vızıltısı kalır!” Katır su içmekte olan öküzün yanına gider ve derki “Öküz kardeş, sen en zeki hayvan olmanın yanında çiftesi en pek hayvansın” der.
Öküz, “Aman katır kardeş, senin çiftenin yanında benimkinin lafımı olur?”
Katır, “Yo, öyle deme. Sen bir çifteyle atı bile yere devirirsin!”
Katırdan sonra öküzün yanına at gelir. At, “Ey, dünyanın çiftesi en kuvvetli öküzü, saygılarımı sunarım!” der ve çiftesinin kuvvetinden bahseder, inandırmaya çalışır.
Öküz, “Onlar öyle söylediklerine göre demek ki doğru” der. Kendide inanmaya başlar bu duruma. Yoğun propaganda ile tüm hayvanlara öküzün çiftesinin ne kadar güçlü olduğu anlatılır ve sonunda en zeki hayvanda olduğu gibi öküz, çiftesi en güçlü seçilir. Artık öküzün saygınlığı ve düzeyi daha bir artmıştır.
Ormanda zamanla düzenlenen en koruyucu hayvan yarışmasında çoban köpeği ve kurt köpeği yarışmasında hep aynı şansla hayvanlar arasındaki kıskançlık ve çekememezlik dolayısıyla bu yarışmadanda öküz birinci çıkmış.
En büyük hayvan yarışmasında fili ve deveyi,
En sütlü havyan yarışmasında inek ve mandayı eleyerek öküz, girdiği her yarışmadan hep birinci çıkmaktaymış.
En son olarak hayvanlar âlemi başkan seçmeye karar verirler en güçlü aday olarak aslan gözükse de kaplanda adaylığını koymuştu. Aslan kesin gibi görse de “Ya kaplan seçilirse?” telaşına düşmüştü. Kaplansa "Ya o ya da ben,” diyordu ama bir taraftan aslanın seçilmesini istemiyordu. Daha sonra “Ne o seçilsin ne ben”, demeye başladı.
Aslanda korkmaya başlamıştı “Ya seçilirse?” diye. O da aynı kaplan gibi “Ne o ne ben,” demeye başlar bir süre sonra. Öbür taraftan tüm hayvanlar layık olmadıkları halde kendilerinin hayvanların başkanı olmasını istiyorlardı lakin zor olan bu durumda her güçlü ve başarılı kıskanıldığından, hayvanlar ne aslanın ne de kaplanın başkan olmasını istemiyorlardı. Kendilerinin seçilme şansları çok zor olduğundan bu kıskançlıkla öküzü aday olarak gösterdiler. Çünkü hiç biri inanmadan öküzü en zeki hayvan seçmişlerdi dahası, en büyük hayvan, çiftesi en güçlü, enyırtıcı, en iyi koruyan ve en sütlü hayvan seçmişlerdi. Kendi yalanlarına kendileri dahi inanmaya başlamışlardı. “Bu denli meziyetleri tescillenen öküz, neden başkan olmasın?” demeye başlamışlardı.
Ormanların kralı dahi kaplan başkan olacağına öküzün başkanlığına çoktan razı olmuştu. Kendisinden daha layık olduğunu söylüyordu.
Kaplansa “Başkanlık öküzün hakkıdır.” diyordu, başka bir şey demiyordu. Öbür hayvanlar ise kendilerinin başkanlık şansları olmadığını bildiklerinden, “Aslan veya kaplan olacağına öküz olsun daha iyi olur.” diyorlardı. Sonuçta oy birliğiyle öküzü başkan seçerler. Başkan seçilen öküz kendini gerçekten başkan sanarak başkan gibi davranmaya başlar. Hayvanlarda onu başkan olarak kabullenmeye başlarlar.
La fontaine’den.
Masalımız hayvanlar âleminden, kıssadan hisse. Öyle zaman olur ki bazen ortam ve şartlar öküze bile başkanlık hazırlar.
Ne demişler, “At ile eşek tepişir olan eşeğe olur.“