Tiyatro Dünyası
Hayatın İçinde Hayat Var!
Bu oyunun içinde hayat var! 26 Nisan’da organ bağışı sahnede! İzmir İl Sağlık Müdürlüğü, çoğunluğu sağlık çalışanlarından oluşan tiyatro ekibi ile çok önemli bir konuyu, organ bağışı konusunu sahneye taşıyor. İzmir İl Sağlık Müdürlüğü çalışanı Sahne Sanatları Dramatik Yazarlık mezunu Arzu Kaya’nın yazıp yönettiği “Hayatın İçinde Hayat Var” adlı tiyatro oyunu 26 Nisan’da Gençlik Tiyatrosunda ücretsiz olarak sahnelenecek. Organ Bağışı konusundaki toplumsal duyarlılığı artırmak amacı ile hazırlanan oyun “Hayatın İçinde Hayat Var” sloganı odağında, matruşka imgesinden yola çıkılarak, bir ana oyun, epik kanava ve dramatik küçük oyuncuklardan oluşuyor.
Kim Kimdir?
Kim Kimdir?
Pınar Ergüner
Pınar Ergüner İzmit doğumlu. Özel Seymen Lisesi’nin ardından Hacettepe Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı’ndan mezun oldu. Diyalog Anlatım ve İletişim’de Spikerlik eğitimini dönem birincisi olarak bitirdi. Mayıs 2000’den itibaren CNN TÜRK’te haber spikeri olarak görev yaptı.
Spikerliğe ilk olarak 1998’de Süper Kanal’da Serpil Akıllıoğlu ile başladı. 1999-2000 yılları arasında Show TV’de haber spikerliği yaptı.
1999 yılında “Diyalog Anlatım ve İletişim Güzel ve Doğru Türkçe Konuşma” dalında ödül aldı.
Üniversite yıllarında tiyatro oyunculuğu yaptı.
Uzun süre Cnn Türk ekranlarında Güne Merhaba kuşağının sunumunu üstlenen Ergüner yine Cnn Türk’te yaptığı hafta sonu programıyla öne çıktı. Son olarak Ntv’de program yapmaya başlayan Pınar Ergüner izleyenlerin karşısına NTV Hafta Sonu ile çıkmaya devam ediyor. Son dönemde benimgibi.com adlı internet sitesinde aşka dair yazılarını da takip ettiğimiz Pınar Ergüner ekranlardaki kendine özgü pozitif enerjisi, yüksek sunuculuk performansı ve ekran deneyiminin yanında ışıltısı ve güzelliğiyle de dikkat çekiyor. KırmızıTürk & Evo’s Angels grubunun birlikte düzenlediği Digital Dünya’nın En iyileri’nde izleyicilerin oylarıyla geçtiğimiz yılın en iyi hafta sonu program sunucusu seçilen Pınar Ergüner tüm bu nitelikleriyle gelecekte de adını sıkça duyacağımız çok önemli bir isimdir.
Haftanın KitabıYaşamdan Kesitler
Mediha Emin’in ilk kitabı “Yaşamdan Kesitler” adıyla da uyumlu olarak Mediha Emin’in yaşamdan kesitlerinden ibaret.. Kitabın kapağında yine Emin’in kendi çizdiği bir resim var.. Kitapta hikayeler, denemeler ve şiirler yer alıyor. Hikayelerde kah Malatya var kah Trabzon. Malatya’da başlayan sonra Kastamonu’da yatılı sağlık meslek lisesinde devam eden son olarak Trabzon’da akıp giden yazılar. Bazı kitapların giriş bölümünde o kitabın yazarı / şairi hakkında yazılar bulunur. Yazanın kim olduğu hakkında fikir sahibi olmak için. Bu kitapta böylesi bir bölüm yer almamış. Belki bu daha da iyi olmuş. Zaten yaşamdan kesitler doğrudan Mediha Emin’in hayatını yansıtıyor. Kitapta ölümü, acıyı ve sevgiyi her cümlede hissediyorsunuz. Genç yaşta eşini kaybeden Emin’in cümlelerindeki hisli ölüm duygusu insanın içini acıtıyor. Bunca melankoli, ruhsal gidiş gelişlerin arasında yaşamak güzel şey haykırışı son derece naif. Kitabın son bölümü “Ölmeyen Aşka dair Mektuplar” adını taşıyor ve günlük tarzı mektuplarla gün gün eşinin ölümünü tarifsiz acısını aşkını ve sonrasını anlatıyor. Mevlana’nın şu eşsiz sözleriyle başlıyor bölüm: Allah derki; "Kimi benden çok seversen onu senden alırım. “Ve ekler; "Onsuz yaşayamam." deme, seni onsuz da yaşatırım. Ve mevsim geçer, Gölge veren ağaçların dalları kurur, sabır taşar, Canından saydığın yar bile bir gün el olur.. Aklın şaşar! Dostun düşmana dönüşür, düşman kalkar dost olur.. Öyle garip bir dünya.. Olmaz dediğin ne varsa hepsi olur..
"Düşmem!" Dersin düşersin, "Şaşmam!" dersin şaşarsın. En garibi de budur ya, "Öldüm.” der durur, yine de yaşarsın... Mevlana” ve yine kendi dizelerini sıralıyor Mediha Emin:
“Sensizlik çok acı sessiz ve anlamsız
sensiz ben anlamsız
her akşam yatıyorum bir ölüm uykusuna
sabah yeniden doğuyor her şey
yeniden başlıyor her gün
fakat sen yeniden gelmiyorsun
gitmeden suskunlaştın
bir sevdayı terk etmenin mahçupluğu suskunluğu çökmüştü üzerine
bir daha dönmemek üzere gidiyormuşsun
kızsaydın, bağırsaydın sesini bir kez daha duysaydım
gittin ölümün soğuk kucağına bıraktın kendini
beni ise ayrılığın hasretin kucağına
uzun süre akşamları hep bekledik gelirsin diye gelmedin
dayanamıyor yüreğim feryad ediyor içime
seni özlemek artı ölümle özdeşleşmiş
seni özledikçe toprağı daha çok sever oldum.”
İnsan hep kendi derdini en büyüğü zanneder ya bazen bunun böyle olmadığını acı bir şekilde anlar ve ürperir. Ve hayat her zaman yeni acılara tahmin ettiğinden daha yakındır. O an geldiğinde bir kez daha ürperirsin. Bazen bir insanın acılarını okurken bilirsin ki sonrasında da daha büyük acılar vardır. Tıpkı Mediha Emin’in eşini kaybettikten sonra 16 yaşındaki kızını da kaybettiği gerçeği gibi. ve bazen bilmek sadece sıradan bir kelimedir. Onu yaşamanın yanından bile geçmez. Küçük İskender diyordu ya hani “Yarasında dikiş olana acı mı sorulur” Allah sabır versin. Kitap son derece güçlü duygularla yoğrulmuş. Günümüzün kopyala yapıştır dünyasında yeni şeyler yazmak üretmek eserler ortaya koymak ne güzel ne hoş. Hele de yazmak..İlla ki yazmak…Nice eserlere nice kitaplara..Böylesi güzel bir eseri okumak harikaydı.