Bir insan bizi, bizim izin verdiğimizden daha fazla üzemez, incitemez ve istismar edemez.
Kirpilerin ısınmak için birbirlerine sokulduğunda birbirini yaralayıp kanattıkları gibi insan da kırmızı çizgileri olmadığı zaman, ya incitir ya da incinir.
Kurban rolü oynamayı bırakın. İnsan insanın hem yurdu, hem de kurdudur.
Yanında durduğun kişisin. Sepetinizdeki çürük elmalardan kurtulun, sizi de çürütürler.
Unutmayın, az sayıda ama kaliteli dostluklar her zaman daha sağlıklıdır.
“Herkes benim farkıma varsın, beğensin ve sevsin” çabası ise en azından kendimize haksızlık ve güvensizliktir.
Dün ve yarın arasında sıkışıp kalma.
Dün döndü, yaşandı ve bitti; alınacak dersi al ve ait olduğu mezara göm. Yarın ise henüz gelmedi. Elbette planını yap, tedbiri al ama kafanı yarın kaygısıyla doldurma. Olası ama belki de hiç gerçekleşmeyecek kaygılar ile bu gününü mahvetme. Eli öpülecek biri varsa şimdi, ilk fırsatta öp; boynuna sarılacağın biri varsa şimdi sarıl ve "seni seviyorum" diyeceğin biri varsa hemen söyle. Bazı şeylerin yarını olmayabilir, unutma.
Otomobili ile giderken ağaca çarptığı zaman ağacı suçlayanlardan olma. Unutma mazeret ve bahanelere sığınmak güçsüz insanların işidir ve seni hiçbir yere götürmez. Başına gelenlerden ve bugün bulunduğun yerden sen sorumlusun. Ve hayatının sorumluluğunu üstlenmediğin sürece gelişemeyecek, yerinde saymaya devam edeceksin.
Başına gelen kötü şeylerle ilgili, "neden ben" takıntısından kurtul. Unutma dünyaya gelirken hiçbirimiz yaşayacaklarımızla ilgili Allah ile sözleşme yapmadık. Üstelik iyi şeyler olduğunda "neden ben" sorusu aklımıza gelmiyor. Ayrıca içinde bulunduğun sıkıntı ve olumsuzlukları yaşayan sadece sen değilsin, etrafına dikkatlice bak göreceksin.
"Negatif Seçici" olma, hayatında yolunda giden ve sahip olduğun pek çok güzellik de var.
Ve son söz: Kendisine ve yaptığı işe saygısı olmayan asla mutlu olamaz. Bir işin iyisi kötüsü yoktur; bir işi iyi ya da kötü yapan insan vardır.
Ve işimiz para kazanmaktan çok daha önemlidir. Bizi hayata bağlayan en önemli bağ ve kendimizi ifade edebileceğimiz en keyifli uğraştır. "Sevdiğim işi yapıyorum, üstelik para kazanıyorum" diyebilmek çok güzel. Hayatın sana verilmiş bir hediye olduğunun bilinciyle, o eşsiz hediyenin kıymetini bilerek yaşa.
Mutluluk, Her Zaman Cehaletten Gelmez
Arkadaşımın bürosuna davetliydim. Hukuk bürosu. Çay söyledi. Dışarıdan elinde tepsiyle çay dağıtan kişi son derece mutlu görünüyordu ve bir türkü tutturmuştu, farkında bile değildi etrafın. Dikkatimi çekti. "Bugün işler iyi olmalı" dedim. Çaycı, "benim işler hep iyi" derken bana bakmadı bile. İşte aklıma bir söz geldi o an
“ignorance is bliss” anlamı ise, “cehalet mutluluktur”
Amerikalılar, “Bir şey hakkında bilgi sahibi değilsen, onun için endişelenmezsin, o yüzden de mutlu, mesut yaşarsın.” anlamında kullanırlar.
Çay dağıtan belki de çok bilge biriydi, tüm farkındalığına rağmen, mutlu olmayı seçmiş de olabilir diye de düşündüm
Ancak bir de şu var ki ruhsal sorunlu insanları, terapistler ana odaklamayı önemserler. O çay servisi yapanda zaten işine odaklanmış çay dağıtımını büyük bir neşeyle yapıyordu.
Ve bir de batılıların “yardımseverlik mutluluğu” diye tanımladığı insan başkaları için yararlı oldukça mutlu olabildiğidir. Yani çay dağıtanın işine ne anlam yüklediği, onun ruhsal durumunun ne olacağı üzerinde etkili olabiliyordu.
Kendilerine Kör İnsanlar
İnsanlar cahil olduklarından cahilliklerinin farkına varmaları zorlaşır bu birinci konu. İkinci olarak da insanlar kendileri gibi düşünen arkadaşları seçerler; düşüncelerini destekleyen gazeteler, kitaplar ve haberlerden oluşan bir yankı odasına kapanırlar.
Pekişen bakış açıları sorgulamayı yok ederken, hayatı tek taraflı ve pekiştirilmiş ezber düşüncelerden ibaret olmaya başlar. Kurdukları kısır döngü onları kendilerinin fanatiği yapar.
Onlar kendi önyargılarını yeniden düzenlemeyi “derin düşüncelere dalmak” olarak görebilirler.
Ve akla 2400 yıl önce yaşamış Sokrates’in “sorgulanmamış hayat yaşamaya değmez” sözü gelir.
Seçilen Özdeyişler
"İnsanların çoğu, en iyi arkadaşını alçalmış görmekten mutlu olur. Genellikle arkadaşlıkların bu temele inşa edildiğini de söylemek abartı olmaz. Bütün düşünen insanlar, bu eski gerçeği bilir." Dostoyevski’
"İnsanlar ve olaylar aslında bizi üzmüyor. Biz aslında onların bizi üzebileceğine inandığımız için üzülüyoruz." A. Ellis
"Daha iyi olanı değil, sana kendini daha iyi hissettireni seçmelisin." Erich Fromm
"Olayların anlamı yoktur, onlara biz anlam veririz. Olgun insan, olaylara kendisinin anlam verdiğini bilir ve verdiği anlamdan sorumluluk alır.” Doğan Cüceloğlu
"Yukarıda olmayı isteyenler, aslında birilerini aşağıda bırakmak isteyenlerdir." Karen Horney
"Kişinin kendiyle ilgili yanlış inançlarını düzeltebilirsek, bu inançların meydana getirdiği abartılı tepkileri azaltabiliriz." Aaron Beck
“İsteseniz yanlış düşünün, ama her durumda kendi kafanızla düşünün.” Doris Lessing
“Mutlu bir hayat olanaksızdır; insanın başarabileceği en iyi şey kahramanca bir hayattır.” A. Schopenhauer
“Doğuştan gelen tek bir yanılgı vardır, o da mutlu olmak için burada olduğumuzu sanmaktır” .” A. Schopenhauer
“Gerçekten ihtiyaç duyulan temel şey, yaşama yönelik tutumumuzdaki temel bir değişmeydi. Yaşamdan ne beklediğimizin gerçekten önemli olmadığını, asıl önemli olan şeyin yaşamın bizden ne beklediği olduğunu öğrenmemiz ve dahası mutsuz insanlara öğretmemiz gerekiyordu. Yaşamın anlamı hakkında sorular sormayı bırakmamız, bunun yerine kendimizi yaşam tarafından her gün her saat sorgulanan birileri olarak düşünmemiz gerekirdi. Yanıtımızın konuşma yada meditasyondan değil doğru eylem ve doğru yaşam biçiminden geçmesi gerekiyordu.” Viktor E.Frankl
Sonuç olarak insan dünyaya mutluluk arayışı için gelmez. Ve mutluluk arayışına endekslenmiş hayatlarda mutsuz olma garantisi vardır. Doğasına uygun yaşayan insan çabasının karşılığını aldıkça mutlu olur; bu doğal mutluluktur. İnsan “başarılı, mutlu ve güçlü olmalıyım” felsefesi içerisindeyse kendisi için vardır ve doğal değildir. Kendisinden özgürleşemeyen ve hırslı olan insanın sakin, rahat ve dingin olması zordur. Hakkı Güleç