Günler ayları,aylar yılları peşi sıra kovalayıp gidiyor hem de hiç arkasına bile bakmadan bir an olsun duraksamadan.Kimi zaman gözyaşlarımızı, feryatlarımızı kimi zaman kahkahalarımızı,mutluluklarımızı heybesine basıp götürüyor yanısıra.

Bizler ise zamanın su misali akıp gittiğini biliyoruz bilmesine de sanırım çoğumuz "zamanımızın" kıymetini bilmeyenlerdeniz. Dilimize doladıkça dolamışız sonraları, hele bir dursunları,  bakarızları... kararlarımızı,yapmamız gerekenleri yarınlara öteleyip duruyoruz değil mi? Peki, yarına çok geç kalmış olma ihtimallerimizi yahut yarına kavuşamama ihtimallerimizi hep göz ardı ederek yaşadığımızın farkında mıyız?

İşin en acı tarafı da ne biliyor musunuz? Çoğumuz bilinçsizce veya kendimizi bir şeylere mecbur hissetmemizden dolayı; kendi isteklerimize, hayallerimize, umutlarımıza karşı kör ve saĝır olarak yaşayıp gidiyoruz tabi bu yaşamak ise.. Esasen benliĝimizi usul usul yaşarken öldürüyoruz.

Zannedersem, karakteri zayıf insanlara; çareler aramak yerine bahaneler aramak, çözümler bulmak yerine "kader" deyip geçmek daha kolay geliyor.Güçlü,gelişmiş karakterlere sahip insanlar ise; kendilerine hayran bırakarak farklarıyla kendilerini hemen belli ediveriyorlar zaten.

Ben geçte olsa;mutlu olduĝumuz sürece başkalarını mutlu edebileceĝimizi, huzurlu olur isek başkalarına huzur verebileceĝimizi öĝrendim.Hayatımızda kendi duygularımız, hissettiklerimiz

isteklerimiz,hedeflerimiz ne kadar söz sahibi olur ise aslında biz o kadar "biz" oluyoruz değil mi? Ben doğrularımla-yanlışlarımla, kahkahalarımla-gözyaşlarımla, hüzünlerimle-mutluluğumla; ben"ben" olmaya çalışıyorum,ya siz? Sevgi ve saygılarımı sunar esenlikler dilerim.